7 Haziran 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / SUÇLULUK MU? SAMİMİYET Mİ?

Cahit UYANIK 

Devlet Bakanı Recep Önal, geçen hafta bir basın toplantısı düzenleyerek enflasyonla mücadelenin ilk 6 aylık sonuçlarını değerlendirdi. Önal'ın sözleri gösterdi ki hükümet hedeflerin gerisine düşülmesi konusunda 'suçlu' arayışı içinde. Bu basın toplantısında kabak, IMF Türkiye Masası Şefi Cottarelli, Hazine Müsteşarı Demiralp ve Merkez Bankası Başkanı Erçel'in başına patladı. 

Birisinin Türkiye'ye gelmek üzere bavul topladığı, ötekilerinin ise tatilde olduğu sırada yapılan açıklamada 'Kimse vazgeçilmez değildir' sözü zihinlerde birçok soru işareti bıraktı. Çünkü dağıtılan yazılı metinde bu cümlenin sarf edildiği bölümün ara başlığı 'Programın sahibi kim?' ibaresinden oluşuyordu. Önal'ın yazılı metnin birkaç yerinde Başbakan Ecevit'in yanı sıra koalisyonun diğer liderlerine atıfta bulunması, sözlerinin 'blöf' olarak alınmaması gerektiği yönünde bir mesajdı.

Önal'ın açıklamasının zamanlaması da önemliydi. Önal, MHP kanadının öne sürdüğü ithalatı kısıtlayıcı önlemler tartışması ve ekonomi bürokratlarının  (Erçel ve Demiralp) bunu püskürtmek için demeç üzerine demeç verdiği bir dönemden hemen sonra sazı eline almıştı. Oysa devlet, daha 7 ay önce imzaladığı stand by anlaşmasında ithalatı engelleyici önlemler alınmayacağı yönünde tüm dünyaya taahhütte bulunmuştu. Bu söz hatırlanınca, ithalatı tüketim aşamasında frenleme düşüncesi dikte edilmeye başlandı. 

Bunun yanı sıra Demiralp ve Erçel'in Ağustos ayı enflasyonu açıklanmadan iki gün önce devletin ajansıyla desteklenmiş büyük bir medya ve suçlama harekatı başlattığı dönem de sona ermişti. Bu iki açıklamanın özel sektör kanadında büyük rahatsızlıklara yol açtığı, inekli-koyunlu basın toplantısı düzenleyen ATO Başkanı Sinan Aygün'ün sözlerinden belliydi. Hemen ardından TÜSİAD ve İSO gibi kuruluşlar, devletin 1999'un son çeyreğinde yaptığı büyük zamların rahatlığı ile 2000 yılına hazırlıklı girdiğini, özel sektörün ise böyle bir lüksünün bulunmadığını belirten mantıklı açıklamalar yapmaya başladılar. 

Bu iki tablo üst üste gelince hükümet ve dolayısıyla Önal olaylara müdahale etmek zorunda kaldı. Çünkü bu ortam, enflasyonla mücadelede çok önemli olan kamu-özel sektör diyaloğunu zedeliyordu. Üstelik koalisyonun bir kanadı tarafından kullanılan 'karanlıkta kurşun sıkma' taktikleri de programın siyasi kararlılığı konusunda herkesin kafasında soru işaretleri oluşturuyordu. Önal basın toplantısında bütün bu tartışmaları noktalayacak netlikte mesajlar verdi.

Bütün bunlar iyi güzeldi de Önal'ın enflasyon hedeflerinin revize edilmeyeceğine ilişkin sözleri gayri samimi bulundu. TEFE'de sınıra çok yaklaşmışken TÜFE'nin ise bir-iki atımlık barutu kalmışken, Önal enflasyonla mücadelede psikolojik faktörlere büyük bir rol yükledi. Önal, çeyrek yüzyıldır enflasyonla yatıp kalkan bir toplum ve ekonominin psikolojisi ile o ekonominin maliyet ve kar yapısının kolay kolay değişmeyeceğini göz ardı etti. 

Hükümet ve Önal, suçlu ararken samimiyetsiz bir pozisyona düştü.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 14 Temuz 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder