6 Haziran 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ANKARA'DAN BAKILINCA İMKB...

Cahit UYANIK 

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) şu günlerde pek keyifsiz. Endeks, 13-14 bin arasında dalgalanıp duruyor. Yılbaşındaki 'füze gibi' çıkışa aldanıp da 26-27, hatta hızını alamayıp 29 bin endeks tahmini yapanlar bile "Yahu niye böyle oldu?" demekten kendilerini alamıyorlar.

Gerçekten borsayla ilgili beklentiler neden altüst oldu? Cevabı basit: Türkiye tüm 'özel sektörleşme' ve 'özelleştirme' çabalarına rağmen, ülke 'devletlu' bir görüntü arz ediyor. Hal böyle olunca borsanın kaderi de çoğu zaman Ankara'da çiziliyor. 

Borsada işlem hacmine hükmeden bazı güçler, aslında hükümetin (Ankara'nın)  Enflasyonla Mücadele Programına başlangıçta inanmamışlardı. Ocak ve Şubat aylarında belirlenen yüksek enflasyon oranları da onların ekmeğine yağ sürdü. Bu güçler "Ekonomik program birkaç ay içinde delinir, biz de endekste 5-6 biner puanlık dalgalanmalarla günümüzü gün ederiz" diyorlardı. 

Ancak hükümetin bu konuda ciddi olduğu, cumhurbaşkanı seçimi gibi zorlu bir süreci bile atlatmasıyla iyice belirginleşti. Yıllardır siyasi istikrarsızlığı risk primi olarak Hazineye ve enflasyon olarak ekonomiye yükleyen politikacılar, yavaş yavaş bundan vazgeçmeye başladılar. 

'Ekonominin barometresi' olarak tanımlanan borsadaki son gelişmeler aslında ekonomik gidişatın olumluya yöneldiğini gösteriyor. Endeksin 1999 yıl sonundaki seviyesinin birazcık üstünde olmasına rağmen, şirketlerde halka açılma eğilimi giderek hız kazanıyor. Üstelik banka kredi faizleri çok aşağılara inmişken... Bu ortamda toplam değeri 20 milyar doları geçen bir firma, halka arz edeceği hissenin iki katı talep toplayıp New York Borsasına kadar açılmayı göze alabiliyor. 

Bu durum borsanın gerçek misyonuna doğru yol almaya başladığının işareti.  Borsa derinleştikce ve genel ekonomideki enflasyoncu eğilimler kırıldıkça, endekste sürprizler yaşanma ihtimali giderek zayıflayacak. Halka açılma 'furya' düzeyinden 'eğilim' düzeyine çıkacak. Yatırımcılar doldur-boşalt oyunlarıyla fiyatların yukarıya doğru manipüle edilmesini beklemek yerine, şirketlere daha fazla temettü dağıtması için baskı yapmayı öğrenecekler.

Bu ortamda İMKB yönetimi ve SPK'ya büyük iş düşüyor. Geçen yaz kabul edilen yeni yasa, küçük yatırımcıları korumak için SPK'ya önemli yetkiler veriyor. Bu yetkilerin çekinilmeden kullanılması gerekli. Ama borsayı küçük yatırımcıları soyup soğana çeviren 'insider' ve 'manipülasyon' odaklarından temizlerken spekülatörleri öldürmemeye dikkat edilmeli.

Ankara'dan bakılınca borsa, şimdilik 'ekonomik demokrasinin kalbi' gibi görünmüyor. Ne gariptir ki İstanbul'dan bakılınca Ankara da 'siyasal demokrasinin mabedi' gibi algılanmıyor. Demek ki siyasal ve ekonomik demokrasiyi oturtmak için bu iki kent birbirine muhtaç. 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 10 Temmuz 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder