5 Haziran 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / MEMLEKETİMDEN BİLDİRGE MANZARALARI-2

Cahit UYANIK 

"Gelişmiş ülkelerde halk iradesinin devlet yönetimine yansıtılmasının en etkili müesseselerinden biri olarak yaygın bir şekilde referanduma başvurulmaktadır. Kitle iletişim araçları ile bilgisayar teknolojisindeki hızlı gelişmenin de yardımıyla önümüzdeki yüzyılda temsili demokrasiden doğrudan demokrasiye hızlı bir geçiş yaşanacaktır. Fazilet Partisi (FP) bu gelişmeyi ilk tespit eden parti olarak referandum müessesesinin yaygın bir biçimde kullanılmasını savunmaktadır."

Bu paragraf da FP'nin 'Günışığında Türkiye' adlı seçim bildirgesinden alındı. Öncelikle seçim bildirgesinin isminin çalıntı veya teknik deyimle 'esinlenme' içerdiğini söylemeliyim. Çünkü Anasol-D Hükümetinin hükümet programında da devlet yönetiminin şeffaflaştırılması projesinin sloganlaştırılmış şekli 'Günışığında Yönetim' idi.

Günışığı kavramı aslında ABD kökenlidir. ABD'de çıkarılan 'Sunshine Act' Yasası ile devletin tüm işlem ve icraatları onlarca yıl önce tamamıyla vatandaşlara açılmıştı. Böylece FP, milletvekillerinin çoğunun orijinini oluşturan Refah Partisinin özgün 'Adil Düzen' kavramından, Batı Kulüp Zihniyeti'nin önemli merhalelerinden birisine terfi etmiş oldu! Erbakan Hoca Balgat'taki evinde bu bildirgeyi okuduğunda eminim çevresindekilere taklitçi zihniyetin FP'ye sirayet ettiği hususunda uzun bir nutuk çekmiştir. 

FP'nin referandum önerisi ise evlere şenlik. Eski Roma'da vatandaşlar doğrudan demokrasiyi Agora Meydanı'nda toplanarak realize ediyorlardı. Doğru dürüst nüfus sayımı yapamayan, ülke topraklarının yarısı kadastro görmemiş, her seçim döneminde birkaç mahallenin daha eklendiği büyükşehirleriyle Türkiye, 'doğrudan demokrasi'ye geçecekmiş. Bakalım FP iktidarında doğrudan demokrasiye geçmek için gerekli telekomünikasyon ve bilgisayar yatırımları için kaç para ayrılabilecek? Açarsın bir kaynak paketi, geçersin FP'nin doğrudan demokrasisine...

"Çok partili rejimlerde ekonomik ve sosyal konularda partilerin değişik politikalarının, seçmenlerin değişik tercihlerinin bulunması doğaldır. Ama bunların içinde öyle bazı temel konular vardır ki, o temel konularda ulusun tümünün veya tümüne yakın çoğunluğunun sağcılık-solculuk ayrımını aşarak uzlaşıp birleşmesi gerekir."

Son alıntımız da Demokratik Sol Partinin (DSP) seçim bildirgesinden... Aynı zamanda bildirgenin girişi olan bu paragraftaki sağcılık-solculuk kavramının aşılması yönündeki telkine dikkatlerinize çekerim. Yani isminde 'sol' geçen bir parti, bazı konularda bundan imtina edilmesini gerektiğini söylüyor. DSP'ye göre hangi konularda sağcılık-solculuk yapmayacakmışız peki? Demokratik rejim, ulusal birlik, inançlara saygılı laiklik, dürüst yönetim, çağdaş eğitim, bilgi toplumu yoluyla çağdaş uygarlığa ulaşmak. Toplam 6 konuda sağcılarla solcular uzlaşmalıymış. 

Bu kavramların hepsi zaten sol düşünceye emek ve gönül vermiş insanların yabancısı olduğu şeyler değil. Ama sağcılar için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Laiklik, çağdaş eğitim, dürüst yönetim ve demokratik rejim konusunda sağ düşünceye sahip partilerin ciddi sabıkaları ortada iken, ortayolcu bir solculukla (bazıları buna tatlısu solculuğu da diyor) sonuca gitmenin imkanı var mı? DSP eğer bu cümleyi birkaç oy toplama pahasına seçim bildirgesinin tepesine yerleştirdiyse, kaybedeceği oyların daha fazla olacağını şimdiden söyleyebilirim. DSP 'solculuk yaparmış gibi yapan sol parti' olarak tarihe geçmeye namzet görünüyor.

İki haftalık yazımızın ulaştığı netice: Allah'tan Türk seçmeni bildirge okuyarak oy atmıyor. Yoksa seçime katılma oranı yüzde 50'nin altına düşebilirdi.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 12 Nisan 1999 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder