14 Haziran 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 'ÖZELLEŞTİRME ŞURASI'NIN TAM ZAMANI

Cahit UYANIK 

Çiçeği burnunda Meclis, büyük bir gayret içinde yasalar çıkarıyor, anayasa değiştiriyor. Geçen Cuma günü kritik bir anayasa değişikliği 'mutlu son'la nihayetlendi. 1982 Anayasasına özelleştirme kavramı ilk kez girdi. Uluslararası tahkime olanak tanındı. Anayasal bir kurum olan, Türk Milleti adına karar vererek onun çıkarlarını koruyan Danıştay, kamu hizmetlerinin gördürülmesinden kaynaklanan imtiyaz sözleşmelerinde 'danışman' statüsüne indirgendi. 

Bu üç önemli değişikliğin neler getireceğini ve neler götüreceğini önümüzdeki yıllarda hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Herşeyde olduğu gibi hayat hükmünü koyacak ve tarih önünde 'mahçup' olanlarla 'muzaffer' olanlar belirginleşecek. Atatürk'ün de dediği gibi, olmuşla ölmüşe çare yok. Bundan sonra yapılacak şey beklemek. 

Yapılan anayasa değişikliklerinin, 1980 sonrasında kabullendiğimiz yeni düzen açısından ilginç bir özelliği var. Özelleştirme, 16 yıllık rötardan sonra anayasaya giren gecikmiş bir düzenleme özelliğini taşıyor. Tahkim ise tartışmaların başlamasından birkaç yıl sonra kendisine anayasal bir dayanak bulma şansına kavuştu. Bu noktada özelleştirmenin neden 16 yıl sonra hüsnükabul görüp anayasaya girdiğini tartışmakta fayda var. 

Bana göre özelleştirmenin anayasaya girme nedeni çaresizlik... Daha önce de sıkça dile getirdiğimiz gibi siyasal iktidarlar şimdiye kadar özelleştirmeye sadece 'gelir sağlama' açısından yaklaşıyorlardı. Son dönemlerde bu bakış açısına bir de 'siyasi atama' kulpu takıldı. Hal böyle olunca özelleştirme artık iyice ıstıraba dönüştü.

Özelleştirme yapmak üzere 'geçici' olarak kurulan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) bir  KİT veya personel dairesinden farksızlaştı. Bu duruma çok güçlü itirazlar yönelten iktidarın 2 ortağı DSP ve MHP, artık kendi kendini yok etmeye başlayan bu yapının dışında kalmakla akılcı bir davranış sergilediler. Adına özelleştirme denilen çürüme sürecine bulaşmadılar. Özelleştirmenin içine düştüğü kaos, şimdi anayasaya dahil edilerek çözülmeye çalışılacak. Siyasetçiler, doğrudan kendi güç ve yetkileriyle bağlantılı bu düzenlemeyi, bakalım ne kadar ve nasıl yaşama geçirecekler?

Peki özelleştirmede bundan sonra nereye doğru gidilebilir? Bunu bilmek mümkün değil. Ancak yapılması gereken şey şudur: Acilen bir Özelleştirme Şurası toplanarak anayasadaki değişikliğin -siyasi çıkar değil- ülke çıkarları gözetilerek yorumu yapılmalıdır. Özelleştirme Yasasının bu düzenleme çerçevesinde yeniden yazılarak yasalaştırılması sağlanmalıdır. 

ÖİB, Başbakan Ecevit'in benzetmesiyle 'KİT Deposu' olmaktan çıkarılarak, bu önemli şirketlerin ülke ekonomisine kazandırılması için Türkiye'ye özgü modeller öneren ve uygulayan bir yapıya kavuşturulmalıdır. Eğer özelleştirme dünyadaki ciddi örneklerinde olduğu gibi halkın çıkarları doğrultusunda yürütülmezse,  anayasa değişikliği bir formalite olmanın ötesine geçemez.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 16 Ağustos 1999 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder