Cahit UYANIK
Hayali ihracat, 1970'ler ve 1980'ler boyunca Türkiye'nin gündemini belirleyen önemli konuların başında geliyordu. Görünen o ki, 1990'lar ise Türkiye'nin hayali ihracat ve hayali ihracatçılarla hesaplaşacağı yıllar olarak tarihe geçecek. Çünkü uzun süredir Meclis'te çalışmalarını devam ettiren Hayali İhracatı Araştırma Komisyonu, hazırladığı raporu Meclis Başkanlığına sundu. Zaman zaman medyaya ve sansasyonel yönleriyle kamuoyuna yansıyan bu raporda yer alan, hayali ihracat hakkındaki bazı teknik bilgi ve sonuçları da size anlatmak istiyorum.
Önce yaptıkları çalışma ve görüşmelerle bu sonuçlara ulaşıp bir rapor haline getiren Araştırma Komisyonunun en önemli isimleri kimlerden oluşuyor, buna bir bakalım. Başkanlığını Aksaray Milletvekili Mahmut Öztürk, Başkan Vekilliğini Tunceli Milletvekili Kamer Genç, sözcülüğünü Denizli Milletvekili Muzaffer Arıcı ve katipliğini Tekirdağ Milletvekili Hasan Peker'in yürüttüğü komisyon, ilk toplantısını 12 Şubat 1992'de yapmış. Toplam 19 aya yakın süren araştırma ve incelemeler sırasında 41 birleşim yapılıp 58 kişinin bilgisine başvurulmuş. Rapora göre hayali ihracat yoluyla devleti soyanlar akla hayale sığmaz yöntemler geliştirmişler. Rapora göre bunları şöyle özetleyebiliriz:
● Değersiz malların değerli mal gibi gösterilip ihraç edilmesi,
● İhraç fiyatının gerçeğin üzerinde gösterilmesi,
● İhraç mal örneğinin gerçeğinden farklı olması,
● Fiilen ihraç edilmemiş malların ihraç edilmiş gibi gösterilmesi,
● İhracat belgelerinin üzerinde tahrifat yapılması,
● Yurt içinde ve dışında, hayali ihracatı gerçekleştirmek amacıyla paravan şirketler kurulması
● Sahte deklare belgeleri ile dövizlerin yurda gelmiş gibi gösterilmesi.
Peki Türkiye'de kaç hayali ihracatçı var? 1984-1990 döneminde incelemeye alınan ve rapor düzenlenen firma sayısı 485... Bu incelemelerde temiz çıkanların sayısı ise sadece ve sadece 16... Hayalici olduğu şüphesiyle incelenen firmalardan 166'sına ise herhangi bir teşvik primi ödemesi yapılmamış. Buna karşılık 303 firma teşvik ödemelerinden yararlanmış. Hayali ihracatın yüzde 53'ünü ise 14 firma gerçekleştirmiş. Yani hayali ihracat konusunda bir 'uzmanlaşma' ortamı oluşmuş. 303 hayalici firmadan 143'ünün 'yaptıkları ihracatın tümünün' hayali olduğu ise gerçekleşen incelemelerde anlaşıldı.
Hayalici firmalara yapılan 326 milyar liralık haksız teşvik ödemesi, 1992 yıl sonu iç borç yıllık ortalama faizi uygulanarak günümüze getirildiğinde ortaya 6 trilyon 337 milyar liralık bir ödeme rakamı çıkıyor. Ancak bunun yanı sıra; hayali ihracat olaylarına karıştığı raporlar ile tespit edilen fakat 'kısıtlayıcı etkenler nedeniyle' gerçekten hayali işlemleri olduğu tespit edilemeyen firmalara yapılan teşvik primi ödemesinin de 2 trilyon 510 milyar lira; günümüz rayici ile 30 trilyon 918 milyar lira olduğu raporda anlatıldı. Bu şüpheli gruptaki firmalara yapılan ödemelerin büyük bölümünün haksız ödeme olduğu düşünülüyor, ancak ispat edilemiyor. Bu arada haksız ödemelerin devletçe geri alınma prosedürü de işliyor fakat bunda pek başarılı olunduğu söylenemez. Çünkü 1993-Nisan ayı itibarıyla geri alınabilen tutar sadece 59 milyar 411 milyon lira.
Raporun sonuç bölümünde ise konuyla ilgili bir Meclis soruşturması açılması isteniyor. Soruşturma sonucunda sorumlu kişiler suçlu bulunursa Yüce Divan'a sevkleri, yargılanmaları ve suçsuzlar ise kamuoyu önünde aklanmaları öneriliyor. İşte size Türkiye'nin 1970'lerden bu yana, neredeyse çeyrek yüzyıldır uğraştığı bir meselenin geldiği son nokta...
TBMM ZİYARETÇİ İŞGALİ ALTINDA...
Belki inanmayacaksınız ama TBMM'ye 1993 yılı içinde 1,3 milyon ziyaretçi geldi. Meclis'in çalışma günlerinin toplamını 200 gün olarak kabul edersek, günlük ziyaretçi sayısı ortalama 6 bin 500 kişi oldu. Ancak 15, 28 ve 25 Ocak tarihlerinde bu rakam 10 bini geçti. Meclis'e en fazla ziyaretçinin geldiği aylar ise Ocak ve Eylül oldu. En az ziyaretçi ise Ağustos'ta geldi.
Bu tabloya bakıldığında birçok milletvekilinin neden iş takibi yaparken ve insanları işe yerleştirmeye uğraşırken kanun teklifi hazırlamadığı, toplumdaki nüfuz ticaretinin hangi boyutlara ulaştığı sanırım açıkça ortaya çıkıyor.
(Bu kulis yazısı haftalık Ekonomik Trend dergisinin 20-26 Şubat 1994 tarihli, Yıl: 2, Sayı: 8'de yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder