10 Haziran 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KEMAL DERVİŞ'İN DEVLET MODELİ

Cahit UYANIK 

Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleri geçen hafta Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş ve Hazine yetkileri ile yakından temas imkanı buldu. Derviş, EMD üyeleriyle sohbet toplantısında kafasındaki devlet modeline ilişkin bazı açıklamalar yaptı. Ancak bu açıklamalar Temmuz ayı enflasyonu ve 1,5 milyar dolarlık kredi dilimi ile çakıştığı için yeterince tartışılmadı. 

Herşeyden önce Derviş siyasetteki çok parçalı yapının kısa vadede düzeleceğine pek inanmıyor. Hatta bunu "Türkiye'de siyasetin yumuşaması beklenmemeli. Siyasi tartışmalar daha bir süre herkesi meşgul edecek gibi görünüyor" şeklinde dillendiriyor. 

Türkiye'de insanları refaha ulaştırmak için 90'lı yılların ortalama yüzde 3,5'luk büyümesinin yeterli olmadığının altını çizen Derviş, bunun hızla yüzde 7'ye oturtulması gerektiğini anlatıyor. Derviş bu ütopyanın mevcut siyasi sistemle kurulamayacağını iyice algılamış. Bu nedenle Türkiye'nin İtalya tipi bir kalkınma modeli benimseyebileceğini ileri sürüyor. Yani güçlü özel sektör ve güçlü bürokrasinin siyasetteki dalgalanmaların olumsuz etkisini azaltabileceğini belirten Derviş, "Bu şekilde İtalya'nin ortalama büyüme hızı yüzde 5 oldu. Nüfus da hızlı artmayınca refah çabuk çoğaldı" şeklinde konuşuyor. 

Türkiye'de özerk kurulların sayısının artması, Merkez Bankası'na bağımsızlık verilmesi gibi unsurların güçlü bürokrasi ayağını oluşturabileceğini düşünen Derviş, "Ama özel sektörün de iyi işlemesi ve güç kazanması lazım" diyerek bu kanatta da bir reform yaşanması gerektiğini ima ediyor. Sonuçta Derviş siyasetçilerin fazla etkili olmadığı, ekonomi yönetiminin nispeten bağımsız olduğu bir modeli kafasında tasarlıyor.

Derviş'in söyledikleri aslında yeni değil. Türkiye'nin geleceğine kafa yoran bazı kesimlerce İtalya Modeli sık sık dile getiriliyor. Ama Derviş'in arkasındaki uluslararası destek de dikkate alındığında güçlü özel sektör ve bürokrasi modelinin giderek Türkiye'de oturmaya başladığını ve bu eğilimin süreceğini söylemek mümkün. 

Aslında bu model, Türkiye'nin mevcut birikimi ve geleceğine ilişkin planlara da uygun görünüyor. Çünkü Türkiye'de güçlü ve eğitimli bir bürokrasi var. Yeter ki bürokratik atamalarda siyasi etkiler asgariye insin ve devlet yönetiminde şeffaflık sağlansın. Türkiye'de 1950'lerden bu yana hızla güç kazanan bir özel sektör de var. Yeter ki özel sektör devletten nemalanma ve onun imkanlarından yararlanma alışkanlığından vazgeçsin... 

Türkiye, ekonomik büyüme ile birlikte toplumsal değişimi de yürütmek zorunda olduğu için siyasetteki dalgalanmanın sürmesi kaçınılmaz. Derviş'in devlet modeli önümüzdeki aylarda daha çok tartışılacak gibi görünüyor.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 06 Ağustos 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder