10 Haziran 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / DENGE TAŞI YERİNDEN OYNARSA...

Cahit UYANIK 

Yaklaşık bir yıldır görev başında bulunan koalisyon hükümeti, tarım alanında önemli bir reform yaptı. Buğday fiyatları, ilk kez dünya fiyatları ile ilişkilendirildi. Bunun anlamı Türk çiftçisinin uluslararası rekabete açılmasıdır. Ama girişilen her reform gibi tarım reformunun da akılcı temellere oturtulması gerekir. Buğday fiyatlarının yüzde 27,5 oranında artırılması, bu reformun yapılması için alınan ilk karar niteliğindedir. Bu kararın acilen çiftçiyi destekleyici önlemlerle yaşama şansının artırılması zorunludur. Aksi taktirde fiyat da reform da ölü doğmuş olacaktır. 

Buğday, Türkiye'deki ekonomik ve sosyal olayların denge taşı gibidir. Köyden kente göçün büyük ve başıboş kalabalıklar değil de yavaş bir trend halinde yaşanmasının en önemli sebeplerinden birisi buğdaydır. Köylerdeki küçük aile işletmelerinin içine hapsettiğimiz gizli işsizleri besleyen unsur da buğdaydır. Geçen hafta sonunda açıklanan buğday fiyatı ortalama bir tarım işletmesinin kendi yağıyla kavrularak ayakta durmasını imkansız kılmaktadır. 102 bin liralık fiyat, önümüzdeki 4-5 ay içinde, 2001 yılında ne hasat edeceğine karar verecek çiftçiler için hiç de cazip bir fiyat değildir. 

Çünkü niyet mektubunda önümüzdeki hasat döneminde dünya borsa fiyatları ile daha fazla entegrasyon sağlanması istenmektedir. Bütün bunlar çiftçilerin buğday ekiminden uzaklaşmasına neden olabilir. Türk çiftçisinin buğday ekmekten vazgeçmesi demek, şehir nüfuslarınin aşırı düzeyde şişmeye başlaması ve işsizliğin yükselmesi anlamına gelir. Bu gelişmenin yaratacağı sosyal patlama tehlikesinden bahsetmeye hiç gerek yok.

Günümüzde bütün dünyada tarım sektörü devletin desteği ile yaşamaktadır. Bunun sebebi şudur: Geçen yüzyılda ileri sürülen Malthus Teorisi tersine dönmüştür. İnsan nüfusu değil tarımsal üretim geometrik diziyle artmıştır. Bu durum tarımsal ürünlerin fiyatlarını çok aşağılara çekmiştir. Eğer devlet desteği sağlanmasa traktör üzerine çıkıp ürün ekecek insan bulmak zorlaşacaktır.

Bugün ABD ve AB gibi iki süper güç bile herşeye rağmen tarım sektörlerini özene bezene korumaktadır. Kimse bu sektörünü rekabete açmak istememektedir. Bunun geri planında ekonomik, sosyal ve stratejik kaygılar vardır. Bu nedenle tarımsal ürün borsa fiyatları gerçek rekabetçi fiyatlar değildir. 

Türkiye'nin bu gerçekleri dikkate alarak tarımsal yapısını yeniden oluşturması zorunludur. Dünya Bankasının önerdiği 'Doğrudan Gelir Desteği Sistemi'nin bizim gibi azgelişmiş ülkelerde uygulama şansı zayıf görünmektedir. Çünkü Türkiye'nin yarısı kayıtsız bir ekonomi ise tarım sektöründe bu oran yüzde 60-70'e fırlamaktadır. Bu nedenle girişilen pilot uygulama çok büyük bir dikkatle izlenmeli eğer sorunlar çıkıyorsa vazgeçilmelidir. Türkiye ekonomisinin dünya ölçeğinde dayandığı göreli rekabet üstünlüğünün kaynağının tarım sektörü olduğu ise hiç akıllardan çıkarılmalıdır.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 12 Haziran 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder