11 Haziran 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / REFORMLARIN REFORME EDİLME SÜRECİ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de 5 yıllık kalkınma planı ve yıllık ekonomik programın kıymet-i harbiyesi kalmadı. Önümüzdeki günlerde Türkiye'de neler olup biteceğini merak edenlerin Avrupa Birliğinin (AB) Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB) ile Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasına (DB) sunduğu mektuplara bakması gerekiyor.

Türkiye'nin AB'nin KOB'una karşılık kabul ettiği Ulusal Program mı? Onu boş verin gitsin. İhale Yasası Meclis'ten geçip Cumhurbaşkanının onayında olduğu günlerde bile, eşik değerlerin bir defa daha değiştirilmesi için AB yetkilileri bürokraside ve ilgili bakanlar nezdinde kulis yapabildiler. Üstelik de arkalarına  DB ve IMF'nin desteğini alarak...

Merak etmeyin Türkiye, en geç Mart ayı sonuna kadar Ulusal Programını revize etmek zorunda. Yeni Ulusal Programımız büyük ihtimalle AB'nin istekleri doğrultusunda şekillenecek. 2002'nin takvimi, bir ay daha dişinizi sıkarsanız iyice netleşecek demektir. 

Türkiye'de olup biteceklerin gün gün sayıldığı bir başka doküman ise yeni stand by karşılığı IMF'ye sunduğumuz Niyet Mektubu... Mektup o kadar detaylı ki masanızdaki ajandanızı açıp tek tek tarihleri ve yapılacakları not etme hissi uyandırıyor. Bunu yapmazsanız sanki çok önemli gelişmeleri kaçıracaksınız da büyük kayıplara uğrayacakmış gibi oluyorsunuz. Kredi portföyünün üçte birini Türkiye'ye kullandırdığını her açıklamasında dikte ettiren IMF'nin, bundan sonra kendisine başvuracak ülkelere bu dokümanları 'Model mektup' olarak sunması beklenebilir.

IMF 1997 ve 1998'deki ekonomik krizler sonrasında 'Şartlılık ilkesi'ni kabul etmişti. Yani ülkelerle yürüttüğü programlarda nezaket kurallarının ötesine geçip 'Önce uygulama, sonra para' demeye başlamıştı. Türkiye'nin imzaladığı son Niyet Mektubu bu şartlılık ilkesinin biraz abartılmış versiyonu olarak karşımızda duruyor.

Ne yazık ki Kemal Derviş'in yıllarca hizmet verdiği DB de benzeri tavırlar göstermeye başladı. Türkiye'ye Kasım ayında vermesi gereken 1,3 milyar doları erteleyen DB, ikinci ertelemeyi yaparak Mart ayını hedef gösterdi. Üstelik bu paranın 3 parçaya bölünüp kullandırılması gündemde imiş. DB bazı yasaların çıkmasının yeterli olmadığını, uygulamaya geçilmesini talep ediyormuş.

Bu olup bitenlerden çıkarılacak sonuç ne olmalı? Türkiye neden böyle 'kuzu kuzu' tavırlar sergiliyor? Politikacılar yıllardır "Biz Batılı standartları onlar istediği için değil, halkımız istediği için ülkemize getiriyoruz" söylemini mi hayata geçiriyorlar? Yoksa önü arkası fazla araştırılıp soruşturulmadan dalınan bu süreci toparlamak için, önümüzdeki yıllarda 'Reformların reforme edilme süreci'ne mi gireceğiz? Bu soruların cevabını önümüzdeki aylar ve yıllar gösterecek gibi geliyor. Hayırlısı olsun...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 11 Nisan 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder