5 Haziran 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / SEÇMENİN 'SEÇİM SİSTEMİ' MESAJLARI

Cahit UYANIK 

Geçen haftaki yazımızın sonunda seçim kaybeden 'demokrasi centilmenleri'ni daktilo başına oturup istifa mektubu yazmaya davet etmiştik. Herşeyden önce bu çağrıya kulak tıkamayan CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal'a teşekkür etmek istiyoruz. Diğer genel başkanların da çırpınmadan, sinsi siyaset kumpaslarına girmeden, partilerini baraj altına düşürmeden aynı davranışta bulunmalarının Türk demokrasisine büyük katkı yapacağını hatırlatırız.

Bu kısa girişten sonra 18 Nisan seçimlerinin yorumuna geçebiliriz. Seçimler üzerine bir haftadır çok şey yazılıp çizildi. Değerlendirmelerin önemli bir bölümü oy kaymaları, koalisyon formülleri ve Milliyetçi Hareket Partisinin beklenmedik oy patlaması üzerineydi. Ancak 37 milyona yaklaşan seçmen kitlesinin, siyasi eğilimlerin yanı sıra seçim sistemine ilişkin güçlü değişim sinyalleri verdiği gözden kaçtı. Yani seçimden önce konuşulan ama uygulamaya geçirilemeyen iki turlu ve dar bölge seçim sistemini kastediyorum. Bir de gittikçe yılan hikayesine dönüşen Yerel Yönetim Reformunu...

Türkiye belki de çeyrek asır sonra Meclis'e 3 bağımsız milletvekili gönderdi. Bağımsızlar bölgelerinden o kadar çok oy aldılar ki, seçilmelerine yetecek sayının iki hatta 2,5 katına kadar çıkabildiler. Bundan sonraki ilk seçimde yerel dokusu kuvvetli birçok ismin, siyasi parti listelerinde istedikleri yere konulmamaları durumunda, bağımsız aday olmaları bir siyasi geleneğe dönüşecek gibi. Siyasi partileri merkez yoklaması yapmaktan caydırabilecek, delege mafyalaşmasının önüne geçebilecek bu eğilimin yayılması, halkın seçim sistemine ilişkin ilk mesajıdır. 

Seçmenin ikinci mesajı da oy verme işlemleri ne kadar karmaşık ve uzun olursa olsun, tercihini açıkça ortaya koyabilmesidir. Bazı partilerin baraj altına düşmelerine rağmen, büyükşehir ve ilçe belediye başkanlıklarında gösterdiği başarı bu açıdan çok anlamlıdır. Seçmen siyasi partilere "Yerel adaylarınızdan memnunuz ama ülkeyi yönetemeyeceğinize inanıyoruz" mesajını kolaylıkla verebilmiştir. Bu tercih, siyasi partilerin tavandan tabana örgütlenmelerine bir tepki olarak da yorumlanabilir.

Seçmenin yerel seçimlere yönelik verdiği üçüncü mesaj da seçime giren siyasi partilerin bu kadar çok sayıda olduğu ortamda, iki turlu seçime sıcak bakabileceği yönündedir. Söz gelimi; rakibini yüzde 1 veya 2'lik oy oranı ile mağlup edebilen bir belediye başkanı, görev süresi boyunca hiç kimseyi mutlu edememektedir. Bunun en somut örneği son iki seçimde Ankara'da yaşanmaktadır. En fazla oyu alan iki adayın yarışacağı iki turlu yerel seçimlerin daha tatmin edici sonuçlar doğuracağı söylenebilir. Önümüzdeki günlerde çalışmalarına başlayacak Meclis'in bu mesajları dikkatle inceleyerek iki turlu ve dar bölgeye dayanan seçim sistemini yasalaştırması kaçınılmaz görünmektedir. Elbette yerel yönetimleri güçlendirecek bir reformla birlikte...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 26 Nisan 1999 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder