16 Haziran 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KARA PARANIN KAĞITTAN İMPARATORLARI

Cahit UYANIK 

Aslında bu çok eski bir hikaye. Türkiye'nin 1970'li yıllarda tanıştığı dövize çevrilebilir mevduat (DÇM), 1980'de halvet olduğu mevduat sertifikası, 1990'larda ise çivisini çıkardığı döviz büfeleri ve iyice azgınlaşan finans sektörü ile özdeşleşen 'kara para sektörü'nden bahsediyorum.

Türkiye ekonomisine her yıl sırf uyuşturucu ticaretinden alınan komisyon nedeniyle enjekte olan kara paranın büyüklüğü 3-4 milyar doları buluyor. Buna silah kaçakçılığı, fuhuş, sahtecilik gibi suçlar nedeniyle sağlanan diğer yasa dışı gelirler de eklendiğinde, rakam 5 milyar doları geçiyor. Yani bugünün dolar kuru ile yaklaşık 1,5 katrilyon liradan bahsediyorum.

Bu çark her yıl birkaç dişli daha artarak büyüyor. Yüksek enflasyonla serseme dönmüş olan bürokrat, siyasetçi, iş adamı, sokaktaki işsiz-güçsüz takımı, köylü, gümrükçü, polis, müfettiş; herkesi ucundan kıyısından bu kirli ticarete bulaştırıyor. Kara para ve onu aklama çabası artık Türkiye'de sektörleşti. Türkiye'nin 1998 GSMH'sı 200 milyar dolar. Kara paranın bu rakama oranı ise yüzde 2,5 ila 3 arasında değişiyor.

Türkiye'deki birçok şey gibi kara para aklama işlemleri de kendine özgü yöntemlerle yapılıyor. Mesela tefeciler kralının biri, kendisine kimbilir kim tarafından teslim edilen parayı iş adamlarına borç para olarak dağıtıp pirüpak hale getiriyor. Bankacılık sektöründen beslenmesi gereken yatırımlarımız, tefecinin kir bulaşmış parasıyla yükseliyor.

Sonra tefecinin gönlü istiyor; banka şubelerini gezmeye başlıyor. Hesap üstüne hesap açıyor. Kimsede 'tık' yok. Öyle ki tefeciler kralının kasasından 180 tane hesap defteri çıkabiliyor. Aralarında kamu menşeli olanların da bulunduğu bankalarımız, bu yüklü nakit girişinin öncesini-sonrasını araştırmayı akıl bile etmiyorlar. Bu paraları alıp Hazine ihalesine giriyorlar; sağladıkları yüksek faizlerle bilanço süslüyorlar. Türkiye'de daha böyle çok tefeci olduğunu herkes biliyor. 

Bir başka kara para aklayıcısı, şeytana bile pabucunu ters giydirecek bir akılla Milli Savunma Bakanlığının yatak ihalesine girerek 'peygamber ocağı'nı bile işine alet etmek istiyor. Kaç kamu ihalesinin daha böyle kara para aklama işlerinde kullanıldığı bilinmiyor. 

Bu ortamda kara paranın 'kağıttan kaplanlar' yaratması çok normal. Işıl ışıl parlayan gözler, güçlü tırnaklı pençeler, yumuşacık ve pırıl pırıl bir post; tıpkı gerçek kaplan gibi... Ama bir kasetin çıkardığı düşük desibelli sese dayanamayacak kadar güçsüz ve korkak...

Kara paranın kağıt kaplanlarını ayakta tutan en büyük payandanın ucu kamuda ve kamunun finans krizinde yatıyor. Türkiye'de kamu finans krizinin çözülmesiyle kara para mücadelesi doğru orantılı olarak başarıya ulaşacaktır. Türkiye'ye Kolombiya muamelesini reva gören yabancı dostlarımızın dikkatine sunulur.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 02 Kasım 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder