18 Haziran 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / DERVİŞ GÜNAH KEÇİSİ OLDU

Cahit UYANIK 

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, hükümetin günah keçisi oldu. Henüz resmi kayıtlara geçmiş siyasi bir kimliği bulunmayan Derviş yüzünden hükümet bozulursa, sanırım Türkiye dünya siyaset tarihine geçer. 

Yıllardır Dünya Bankası Başkan Yardımcılığı görevini yürütürken 'Türkiye'nin yüz akı', 'Uluslararası kuruluşlarda çalışan gurur duyduğumuz Türklerden biri', 'Dünyada yoksulluğu bitirecek adam bir Türk' gibi payelerle onurlandırdığımız Derviş, şimdi neredeyse 'ajan' ilan edilecek. Derviş ne kadar şark tipi siyasi kurnazlık varsa hepsinin içine 'cup' diye düştü. Kapalı kapılar ardında 'canım-cicim' konuşmaları, gazetelere sızdırılan bilgilerde ise riyakarlığın bini bir para...

Hadi Derviş'in yarın açıklanacak olan Niyet Mektubunun tam metnini liderlere veya koalisyonun MHP kanadına göstermediğini kabul edelim. O zaman insana sormazlar mı, IMF'ye daha önce verilen biri ana 4 niyet mektubunun altında kimin imzası vardı? Yine koalisyonu oluşturan 3 partinin liderinin bakanları ve Merkez Bankası başkanının imzaları değil mi? 

1999 Aralık ayındaki ilk niyet mektubu öncesinde 5 bankaya el koymadık mı? El konulacak bankaların isimlerinin IMF'ye verilen gizli belgelerde açıkça bildirildiği kulislerde konuşulmadı mı? O zaman şeffaflık denince aklınız neredeydi? IMF'ye verilen 4 niyet mektubunda da şeffaflık nutukları atılırken, gönderilen ek belgelerde daha başka hangi sözler bulunuyordu, bilmiyoruz. Eğer ortada bir şeffaflık ve bilgi netliği arayışı varsa, o zaman bu arşivleri de tek tek incelemeye açalım.

Biraz basmakalıp bir laf olacak ama durum aynen öyle: Türkiye'de siyaset değişime direniyor. Anayasada angarya yasak olmasına rağmen, bir bakana destek olmak için devlet memurları mesailerinden 1 saat geç ayrılıyorlar. Tık yok. Yolsuzluk iddiaları nedeniyle bir bakan hükümetten istifa ediyor. Tık yok. Devlet, memur sayısındaki fazlalıktan şikayet ederken yeni bir personel sınavı açıyor. Tık yok. Siyaseti nasıl finanse ederiz korkusuyla Devlet İhale Kanununu kendimiz adam gibi düzenleyemediğimiz için, AB Komiserliğinin insafına terk ediyoruz. Tık yok.

Varsa yoksa hamasi Türk Telekom nutukları, 'vatanı sattırmayız' edebiyatı, ceplerindeki paranın hesabını veremeyen siyasetçilerin üç beş kuruş maaşa talim eden muhabirlere attığı gazetecilik palavraları... Türkiye'deki politik sınıfın şunu idrak etmesi gerekiyor. Değişim rüzgarı öylesine bir esmeye başladı ki, eski kavram ve kurallarla önünde durmanız mümkün değil. Bu rüzgar herşeyi şekillendirecek. Siyaseti de, bürokrasiyi de, hukuku da, ekonomiyi de... Bu rüzgar nereden mi çıktı? IMF, Dünya Bankası veya Kemal Derviş'i sebep görmeyin; bu rüzgarı bizzat vatandaş estiriyor.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 14 Mayıs 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder