13 Haziran 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KÜÇÜK BİR ÖNERİ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de yoksulluğun boyutları artık iyice büyüdü. Devletin resmi rakamlarına göre 25 milyonu aşkın kişi günlük yiyecek ihtiyacını bile karşılayabilecek gelir düzeyine sahip değil. Son yılların en ağır kış koşulları acı gerçekleri suratımıza şamar gibi indirdi. Merdiven altları, kapı girişleri, dükkan depoları, kömürlükler, kuytu köprü altlarına sığınarak eksi 15-20 derece soğukla mücadele etmeye çabalayan insanların ölüleri, önce çapalı sonra dalgalı kura geçişin zayiat defterine yazıldı.

Türkiye'de deprem, yangın, su baskını gibi afetler sonrası halkın yerleştirildiği spor salonları, ilk kez evsiz-barksız insanlara açıldı. İçişleri Bakanı bile genelge yayınlayarak başını sokacak bir çatı altı bulamayan insanlara polisin sahip çıkmasını istedi. Anlaşıldı ki ekonomideki kötü yönetimin sonuçları önce toplumsallaşmış, şimdi de polisiye hale dönüşmüştü. 

İstanbul'daki Alibeyköy Kapalı Spor Salonu, Türkiye'nin Arjantin olmadıysa bile onun kıyısında dolaştığının canlı bir fotoğrafı olarak karşımızda duruyor. Devletin 'bir yatak-bir battaniye' vererek çatı altına topladığı evsiz-barksızlar nedense televoleci medyanın ilgisini fazla çekmedi. Alibeyköy'den birkaç kilometre uzaklıktaki süper lüks eğlence mekanlarındaki çıtır mankenlerin aşk oyunları daha önemli idi çünkü...

Bütün bu olup bitenleri tesadüf, Allah'ın takdiri veya ağır kış koşullarına bağlayanlar olabilir. Oysa her şey kendi mecrasında akıp gidiyor. Bir yılda kişi başına 864 dolar fakirleşmenin bedeli önümüze bu manzaralarla çıkıyor. Yolsuzluğun, adam kayırmanın,  rüşvetin, verimsiz üretimin, akılsız yatırımların, içi boş eğitim ve sağlık politikalarının faturasını başka nasıl ödeyeceğiz sanıyorduk ki? 

Peki bundan sonra neler olabilir? Türkiye sokaklardan serçe ölüsü gibi insan ölüleri toplamak istemiyorsa neler yapmalı? Köklü çözümün spor salonlarını geçici ikamete açarak çözülemeyeceği kesin. Size biraz garip gelebilir ama benim bir önerim var. Başbakan Bülent Ecevit'in yaklaşık bir hafta sonra başlayacak ABD ziyareti buna çözüm olabilir. Yanlış anlamayın ABD'nin uçak dolusu dolar verip bunun halka dağıtılmasından bahsetmiyorum. Zaten böylesi çözümler halk için değil, bankalar için düşünülüyor. 

Dünyanın patronu ABD'nin de 9 yıl önce durumu pek iç açıcı değildi. Baba Bush, tüm dünyaya kafa tutuyor, bazen de kafa atıyordu ama kendi ülkesindeki işsizliğe ve açlığa çözüm yaratamıyordu. Caddeler 'Karın tokluğuna çalışırım' diye notlar taşıyan beyaz yakalıdan geçilmiyordu. Belki Sayın Ecevit belki Sayın Derviş, 1992 yılında ABD seçimlerini kazanan Bill Clinton ile buluşabilir. Clinton onlara birkaç yılda o düşkünleşmeye başlayan ekonomiyi nasıl güçlendirdiğini anlatabilir.

Clinton'ın anlatacaklarını kısaca şöyle özetleyebiliriz: Ekonomiyi canlandırıcı politikalar izleyin, işsizlik kendiliğinden çözülür. Herşeye rağmen iş bulamayanlar için özel programlar geliştirebilirsiniz. Vergi oranlarını düşük tutun ama kimsenin vergi kaçırmasına göz yummayın. Devleti de insan odaklı olarak reforme edin, yeter.

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 07 Ocak 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder