3 Haziran 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / BAYRAM GELENEĞİMİZ VE DEĞİŞEN ZAMANLAR

Cahit UYANIK 

Bir bayram sabahında neler okumak istersiniz? Siyaset, iş dünyası, vergi, iç borçlar, faiz oranları, alt yapı yetersizlikleri, özelleştirme, Ecevit, Çiller, Baykal, Clinton, IMF, Dünya Bankası mı? Yoksa nostalji rüzgarı ile tütsülenmiş eski bayramların ihtişamı mı? 

Türkiye'de bayramlar acaba neden gittikçe turizm sektörünün cep harçlığı haline geliyor dersiniz? İnsanlar, dostlarıyla beraber geçireceği birkaç günü, neden soğuk otel odalarına tercih ediyor? Bu sorular uzayıp gidebilir. Cevapların her birisi de başlı başına bir sosyolojik araştırmaya konu olabilir. Ama bütün araştırmaların ve derin analizlerin ulaşacağı ilk sonuç, 'Toplum çok hızlı değiştiği için, bayram geleneğimizin buna ayak uydurmakta zorlandığı' olacaktır.

Toplum yaşamımızın en müstesna günlerinden olması gereken bayramları, ruhuna ihanet etmeden nasıl değişime dahil edebiliriz dersiniz? Aslında bununla ilgili bazı belirtiler ortada yok değil. Bayram sabahları kilitlenen telefon santralleri, toplumsal değişimin en önemli sonuçlarından göç olgusunun ulaştığı boyutları gösteriyor. Telefon, birbirine ulaşması çok zor olan aile bireylerinin bir çift kelamını birbirine ulaştırıyor. Türkiye'nin ekonomik alt yapıyı geliştirmek için kurduğu haberleşme sistemi, toplumsal sonuçlara da vesile oluyor.

Türkiye'de bayramların ulviyetine gölge düşüren en önemli unsur, trafik kazaları. Ulaşım kazalarının neredeyse tamamı karayollarında yaşanıyor. İnsanlar birkaç günlüğüne doğdukları memleketlere ulaşmak isterken canlarından oluyorlar. Acaba denizyolu, demiryolu ve havayollarını ıslah etmeyi düşünmez miyiz?

Türkiye'de artık neredeyse her kente havaalanları inşa edildi. Havaalanı yoksa bile, en fazla iki saat uzaklıktaki bir kente uçakla ulaşmak mümkün. Bayram günlerinde uçak bileti fiyatlarında bazı indirimler yapılamaz mı? Yurt dışından kiralanacak uçaklarla filomuzun açığını kolayca kapatabiliriz. Üç tarafı suyla kaplı olmasıyla övündüğümüz Türkiye'de yolcu gemisi işletmeciliğine de üç beş kuruş teşvik verilse kıyamet mi kopar? Acaba ulaştırma teşviki denilince akla neden koca koca TIR'lar gelir?

Bayram tatillerinin uzun tutulması da bir başka tartışma konusu. Olayın üretim boyutu kadar tasarruf boyutu da var. Türkiye gibi bütçe açıkları katrilyonları çoktan geçmiş bir ülkede uzun bayram tatili bir nimettir. Daha az elektrik, daha az kalorifer yakıtı, daha az kağıt, daha az su tüketen devlet oluşumları, bütçe açığına küçük bir pansuman etkisi yaratabilir.

Ayrıca Türkiye'de gündem çok hızlı değişiyor. Bir önceki bayramdan beri yaşadıklarımızı düşünün. Apo'nun yakalanışı, burnumuzun dibinde patlayan bombalar, teröre kurban verilen 17-18 can, Küskünler'in yarattığı gerginlik, Kosova'ya müdahale... Bir yandan iç, bir yandan dış gelişmelerle bombardımana uğrayan beyinlerin birkaç günlüğüne rahatlamasında ne sakınca olabilir? 

Üzerinde dikkatlice düşünüldüğünde bayramların günümüzün hızlı değişimine ayak uydurması için birçok şey yapıldığını veya yapılmadığını görüyoruz. Yapılmayanlar arttıkça, insanların kafasındaki bayram duygusu daha zayıflayabilir. İyi bayramlar.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 29 Mart 1999 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder