1 Haziran 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 'EKONOMİ TIKIRINDA DEĞİL' KOROSU

Cahit UYANIK 

Ekonomi, günümüzde yaşamın kimi alanlarını etkileyen çok önemli bir kavram haline dönüştü. Ünlü ses üstadı ve besteci Timur Selçuk'un 24 Ocak Kararlarından sonra yazdığı 'Ekonomi Tıkırında' adlı şarkısı buna çok güzel bir örnektir. Selçuk bu şarkısında rahmetli Turgut Özal'ı hicveder. Şarkının her halinden Özal'ın ağzından seslendirildiği bellidir. 

Özal "Kriz var, Kriz var" diye sahte çığlıklar atarak ekonominin bunalımda olduğu konusunda herkesi ikna etmeye çalışır. Daha sonra sevinç çığlıkları içinde "Ekonomi tıkırında,  Ekonomi tıkırında" diye seslenir. Bugünlerde ise söz konusu şarkının 'Özel sektör korosu' tarafından seslendirilmiş haline tanık oluyoruz.

Türkiye, Cumhuriyet tarihinde birçok kez ekonomik bunalıma girdi veya kıyısında dolaştı. Bunalımların hepsinin ortak paydası, devlet kaynaklı olmasıydı. Bazen döviz rezervleri bazen de kamu finansmanında yaşanan sorunlar devleti önlem almaya zorluyordu. Özel sektör çoğu zaman bu krizle mücadele paketlerinden daha büyüyerek çıktı. Çünkü devlet özel sektöre yüklenmenin insafsızlık olacağını çok iyi biliyordu.

Türkiye'de 1980 sonrasında özel sektörün sermaye birikimi büyük hız kazandı. Sanayi tekeli İstanbul ve hinterlandındaki bölgelerden çıkıp Anadolu'ya yayıldı. Adana, Gaziantep, Denizli, Ankara, Konya, Çorum, Kahramanmaraş, Malatya gibi kentlerde özel sektör filiz verdi ve büyüdü. Ama daha 1994'ten sonraki ilk önemli kriz belirtisinde özel sektörün çiçeği burnunda patronları 'efendilik' yerine 'efeliğı' tercih ettiler. 

Daha bundan bir yıl öncesine kadar tüm gazete ve sayfaları hiç gereği yokken "Devlet ensemizden çekilsin, sırtımızdan düşsün" feryatlarıyla yankılandı. Fabrikaların devletin kasasından çıkan fon kaynaklı krediler ve envai türlü devlet teşviki ile kurulduğunu unutan bu efeler, daha ilk kriz sinyalinde 'SOS' vermeye başladılar. Şimdilerde "Yandım Allah, devlet beni kurtarsın" diye bağırıyorlar. Daha geçen yıl "Ben Anadolu kaplanıyım" diyenler artık 'sokak kedisi' gibi olduklarından şikayetçiler. Yeni yetme sanayiciler birilerinin gazına geldi ama kimin? Olan oldu, biten bitti. Peki bundan sonra ne yapmalı? 

Madde-1: Her fırsatta devlete küfür etmekten vazgeçilmesi gerek. Ama devleti, devlet ciddiyetine uygun bir şekilde yönetmek ve ekonomik tarafların düşüncelerini bu çerçevede dinlemek de gerek. 

Madde-2: Bugün yaşanan durumun bir kriz olup olmadığını doğru teşhis etmek gerek. Ekonomide bir çalkantı dönemi yaşandığı doğrudur. Buna kriz yaftasını yapıştırıp, yaklaşan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri öncesi bir gözdağı vesilesi gibi kullanmak 'iş adamı ahlakı'na sığmaz.

Madde-3: Türkiye'de özel sektör henüz ergenlik dönemini sürmektedir. Karşılaştığı ilk krizde işçileri kapının önüne koymak 1800'lerin vahşi kapitalistlerinin uyguladığı bir yöntemdi. Uygar dünyaya dahil olmaya aday bir ülke olan Türkiye'de, 200 yıl önceki usullere başvurulmadan 'iş adamı zihniyeti' kökten değişmeli.

Madde-4: Özel sektör, ilk kez kendisinden kaynaklanan bu kriz görünümlü çalkantıda doğru tavır almalı. 'Gemisini kurtaran kaptan' psikolojisinden 'Filoyu nasıl en az hasarla en yakın limana götürebilirim?' diye düşünen bir kaptanlar zirvesine ihtiyaç olduğu kabul edilmeli.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 14 Aralık 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder