Cahit UYANIK
Seçim geceleri siyasi parti genel merkezlerini çok severim. Bizim gibi siyaseti sadece izlemekle yükümlü olanlar için bulunmaz bir laboratuvardır siyasi parti genel merkezleri... Sevinç, üzüntü, hayal kırıklığı, coşku, gerginlik, kırgınlık, pişmanlık gibi tüm insanı duygular bir arada yaşanır o gece...
Ertesi gün; seçimi kaybettiği ayan beyan olan partilerin bile 'Aslında biz kazandık' türünden açıklamalarını izlemek ise Türk siyasetinin içine düştüğü batağı gözler önüne serer. Çünkü Türkiye'de siyaset artık bir 'geçim kapısı' haline dönüşmüştür. Kimse dükkanını kolay kolay terk etmez. Türk siyaseti dramatik dönekliklere sahne olur ama dramatik terk edişler hemen hemen hiç yaşanmaz. Siyasetin toplum denilen organizmayı ayakta tutan en önemli şey olduğu, bu organizmada zaman zaman yenilenme yaşanması gerektiği nedense göz ardı edilir. Bu seçimde de 19 Nisan sabahının çok farklı yaşanmasını beklemiyorum.
Ama rutin değerlendirmelerin ardından ilk akla gelecek şey ekonomi olacak. Mayıs ayında kurulacak hükümetin ilk el atması gereken şey 1999 yılı bütçesi olacak. Üstünden seçim geçip kadük olduğu için bütçe sıfırdan başlayarak Meclis'te görüşülecek. Meclis belki 1 ay bile tatil yapmadan 2000 yılı bütçesini görüşmeye başlayacak. Yani 1999 yılına şimdiden 'bütçe yılı' yakıştırmasını yapabiliriz. Tabii bu işlere Meclis Başkanı seçimi, hükümetin kurulması ve ihtisas komisyonlarının oluşturulmasından sonra el atılacağını hatırlatmaya lüzum yok.