Cahit UYANIK
Türkiye'de 'buçuklar siyaseti' için düğmeye basıldı. 'Buçuklar siyaseti'nin anlamı şu: Hiç bir zaman yüzde 10'luk barajın yarısını bile aşamayacak ama hasbelkader Türkiye çapında örgütlenmiş partilerin gizli bir seçim ittifakı için arz-ı endam etmeye başlaması... Buçuklar siyasetini küçümsemeyin; geçen seçimlerde bu tip pazarlıklara yanaşmayan koca koca partiler baraj altı kaldı. Bunu 'aşağılık kompleksi' meselesi olarak düşünmeyenlerin siyasi varlıklarıysa sürüyor.
1995 seçimlerinde ANAP'ın aldığı oylar içinde, seçim ittifakı yaptığı Büyük Birlik Partisinin (BBP) buçuklu oy oranı vardı. ANAP o sayede can düşmanı Tansu Çiller ve DYP ile 'Sen kazandın, ben kazandım' polemiğine girebildi. Peki ANAP-BBP İttifakı ne oldu? Seçimden sonra 'Sen sağ, ben selamet' denilip herkes yoluna gitti.
BBP kazandığı 7 milletvekili ile Refahyol Hükümetinin küçük ama en kritik destekçisi oldu. Demokratik yollarla düşürülmeye çalışılan Refahyol Hükümeti, o kritik 7 milletvekilinin verdiği 'hayır' oylarıyla görevde kaldı. Sonuçta 28 Şubat Süreci yaşandı. Yine 1991 seçimlerinde hiç birisi barajı geçemeyen üç parti RP, MHP ve IDP seçim ittifakı yapıp yüzde 15'e yakın oy aldılar. RP, şu anki SP ve AKP'yi yaratmanın, MHP ise mevcut iktidarın ortağı olmanın yolunu böylece açık tuttu.
Merkez sağda bu siyasete şimdilik Demokrat Türkiye Partisi (DTP) ve Mehmet Ali Bayar talip. Bayar, hiçbir seçim anketinde bindelik oylara dahi giremeyen DTP'nin genel başkanlığını neden kabul etti? Bu parti ne yapacak da seçim barajı olan 3 milyon adet oyu alacak? Bayar bunu başarabilirse zaten bir sonraki seçimde partisini tek başına iktidara getirir. Ama hayalci olmaya gerek yok. DTP, yüzde 1,5-2 oy alıp bir başka parti ile seçim ittifakı yaparsa siyasi varlığını Hazine ve TBMM kasasından sürdürecektir.
Solda bu role soyunan bir parti ise Murat Karayalçın'ın önderliğinde önümüzdeki günlerde kurulacak. Amaç DSP'nin bıraktığı boşluktan ve CHP'ye küskün bazı partililerden oy almak. Daha örgütü bile olmayan bir parti, çabalayıp sol seçmenden en fazla yüzde 1-2 oy alabilir. Eh bu oran da 'buçuk siyaseti' yapmaya yeter de artar bile...
Tekrar ediyorum buçuk siyasetini küçümsemeyin; Besim Tibuk'un LDP'sinin son ciddi anketlerde yüzde 7,5 oy aldığı, ÖDP'nin ve HADEP'in yüzde 4-5'lerde dolaştığı bir ortamda bu yöntem özellikle küçük partiler için en genel geçer yol gibi görünüyor. Türkiye'nin aslında marjinal kalmış ve seçim sandığına gömülmüş partilere can suyu veren 'buçuklar siyaseti' sorunundan acilen kurtuluş yolu bulması gerekiyor.
(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 29 Nisan 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder