30 Eylül 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KOALİSYON LİDERLERİ ADAY OLURSA...

Cahit UYANIK 

Türkiye bu haftaya cumhurbaşkanlığı sorununu tartışarak başlıyor. Salı günü yapılacak olan Liderler Zirvesinden çıkacak sonuç çok önemli. Liderler, bu Meclis'in önünde sonunda bir cumhurbaşkanı seçeceğini çok iyi biliyorlar. Anayasadaki cumhurbaşkanı seçim yöntemi de buna iyi bir zemin hazırlıyor. 

Liderlerin Salı günkü zirvede arayacağı şey ise uyumlu çalışabilecekleri bir isim. Peki neden böyle bir arayış var? Çünkü seçim, partiler üstü bir sorunmuş gibi algılanmaya çalışılıyor. Neden bu konudaki inisiyatif belirleyici tartışmalar, 1 haftalık aradan sonra başlatılıyor?  İlk bakışta cumhurbaşkanlığı seçimleri basit ve formel bir işlemmiş gibi görünüyor. Ancak bazı isimlerin adaylığını belli etmesi ve seçimde başarılı olup  Köşk'e çıkması ile Türkiye yeni bir siyasi bunalıma sürüklenebilir. MHP Lideri Devlet Bahçeli ve ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ın cumhurbaşkanı olmak istemeleri böylesi gelişmelere kapı aralayabilir. Bunun her iki lider açısından da çeşitli sebepleri var. 

MHP Lideri Bahçeli partisinden huzur ve sükunu seçim başarısı ile sağlayabildi. Cumhurbaşkanı olup siyasetler ve partiler üstü bir rol üstlenmesi sonrasında MHP'deki iç gerilim had safhaya ulaşabilir. Genel başkan arayışları sırasında; koalisyon hükümeti kurulurken az kalsın köprülerin atılmasına neden olan eski defterleri karıştıracaklar mutlaka çıkacaktır. Bu durumun koalisyon dengesini bozması işten bile değildir. 

ANAP Lideri Mesut Yılmaz için de benzeri analizler yapılabilir. Yılmaz, ANAP'ı kitleler önünde bir türlü istediği eksene ve oy oranına oturtamayan Genel Başkan görünümündedir. Yılmaz'ın adaylığı, parti içindeki bazı muhalifleri tarafından sevinçle karşılanacaktır. 

Yılmaz aday olup seçilirse yeni  ANAP Genel Başkanının koalisyonu sürdürüp sürdürmeyeceği belli değildir. ANAP'ın ayrılacağı koalisyon ortaklığının DYP ile telafi edileceği söylenebilir. Ancak burada da Demirel'in siyasi hayata devam edip etmeyeceği ile bağlantılı problemler ortaya çıkabilir. Yani her halükarda koalisyon liderlerinden birisinin aday olması çok önem verilen siyasi istikrarı bozucu senaryoları çağrıştırmaktadır.

İşte Salı günkü Liderler Zirvesi bu açıdan çok önemlidir. Türkiye'nin üstlendiği 3 yıllık ekonomik programda, mevcut siyasi istikrarın yürütülmesi zorunluluğu vardır. Siyasi istikrarın şu anki en güçlü formülü de mevcut hükümettir. Anayasa Mahkemesinin FP'yi kapatıp 25'ten fazla milletvekilinin görevine son vermesi ise ikinci büyük tehlikedir. Gözlerden uzak bu tehlike, ancak uyumlu bir Köşk-Hükümet çalışması ile yumuşatılabilir.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  10 Nisan 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder