8 Eylül 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / TÜRKİYE'DE VERGİ REFORMU YAPILIR MI?

Cahit UYANIK 

Bugün Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanarak hükümetin uzun zamandır üzerinde çalıştığı Vergi Reformu Tasarısı taslağını görüşecek. Bu taslağın eleştirisini işin uzmanlarından okudunuz veya dinlediniz. Benim de burada uzun uzun ahkam kesmeye niyetim yok. Ancak üzerinde önemle durulması gereken konu Türkiye'de bir hayat-memat meselesine dönmüş olan vergi politikasının da kavram kargaşasına kurban gitmiş olmasıdır. Çünkü yapılması planlanan değişiklikler bir vergi reformu değil, devletin faiz giderlerini finanse etmeye yönelik yeni vergi rötuşlarından ibarettir.

Tüm siyasi iktidarların yap-boz tahtasına dönüştürdüğü vergi yasaları karmaşıklaştıkça geniş kitleler Türkiye'de vergi reformu yapıldığı zannına kapılmaktadır. Oysa vergi reformunun ilk önce, bu yasaların sadeleştirilmesi ve dilinin güncelleştirilmesi aşamasından başlatılması gerekmektedir. Vergi reformunun ikinci olmazsa olmaz şartı milli gelir pastasının paylaşımını değiştirmeye yönelik olmasıdır. Bu, tüm dünyada vergi reformunun adeta amentüsüdür. 

Artık herkesin başvurduğu bir bahanecilik veya günah keçisi haline dönüşen kayıt dışı ekonominin, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu vergi reformu çerçevesini ne kadar dolduracağı ise bence tartışmalıdır. Kayıt dışı ekonomi, "Vergi tabanını genişleterek vergi reformu yapacağız" diyen politikacıların sığındığı güvenli bir liman gibidir. Vergi tabanını genişletme sözünün açık tarifi şudur: "Biz, sizinle mevcut olan rant ilişkilerimize dokunmayacağız. Onun yerine üretim yapan kesimlerin üstüne biraz daha büyük bir hışımla gideceğiz". Türkiye'nin yakın tarihi bu politikanın örnekleriyle doludur. 

Hazine'nin iç borçlanma ihalelerinde bankalara teslim olduğu yıllarla, vergilemede 'yaygın ve yoğun denetim' döneminin çakışması acaba bir tesadüf müdür? Yoksa üreten kesimlerden toplanan vergilerin okul, yol, su, baraj olarak onlara dönmesi yerine rantçılara aktarılmasının bir mekanizması mı? 1980'lerin sonunda da vergi tabanını genişletme lafları gündemdeydi, şimdi de gündemde... Oynatılan filmin artistleri değişiyor ama sonuç hep aynı. Acaba rantın vergilendirilmesine ilişkin düzenleme 1993'te yasalaştırılmasına rağmen ertelene ertelene 1998'e sarkmışsa, sistem köklü reformları ne kadar başarabilir?

Türkiye'de köklü ve kalıcı vergi reformu milli gelir pastasını değiştirmeye yönelik olmalıdır. Bugün Türkiye'de toplanan gelir vergisinin yüzde 80 ile 85'i zaten tamamen ücretli kesimden alınmaktadır. Bunun neredeyse yarıya yakını da devletin kendi çalıştırdığı memur ve işçilerden kesilmektedir. Beyanname verenlerin gelir vergisindeki payı ise yüzde 15-20'yi geçmemektedir. 

Reform için ilk adım asgari ücretten hiç vergi almamak veya çok düşük vergi almaktan geçer. Bu konudaki düzenleme ise 1993 yılında zaten yapılmıştır. İkinci adım ise rantın keskin şekilde vergilendirilmesini içermelidir. Üçüncü adım da kayıt dışı ekonomiyi en hızlı kavrayacak yöntem olan servet beyanıdır. 

Bunlar yapılabildiği taktirde Türkiye'de vergi reformu başarılmış demektir. Ancak mevcut ve yakın gelecekteki siyasi iktidarların bunu başarması zor görünmektedir.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  01 Aralık 1997 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder