16 Eylül 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / YOLSUZLUK VE EKONOMİK DENGELER

Cahit UYANIK 

Türkiye geçen hafta, yolsuzluklar ve ekonomik denge arasındaki ilişkiler açısından ilginç gelişmeler yaşadı. Bunlardan şüphesiz en önemlisi Neşter Davasının başlamasıydı. Tutuklu sanığın kalmadığı, 100 bin dolar kefaleti bastıranın özgürlüğünü satın aldığı Neşter Davası ile aynı gün eski milletvekili Sedat Bucak Susurluk Davasından beraat etti. Oysa Neşter Davası iddianamesi, değme dedektiflik romanlarına taş çıkartan, ciddi ve önemli delillerle desteklenmiş, sırf SSK alımları değil sağlık sistemindeki tüm küçüklü büyüklü yolsuzluk yöntemlerini deşifre eden yasal bir dokümandı.

Yine aynı günlerde hükümet SSK ve Bağ-Kur'un yeniden yapılandırılmasını öngören yasa tasarısını yetiştiremeyeceğini belirterek IMF Heyetini Türkiye'ye davet etti. Bu haberlerin belki birkaç sütun ilerisinde de başta SSK olmak üzere sosyal güvenlik kurumlarının Kamu İhale Kanunu kapsamından çıkarılma hazırlıkları dikkati çekiyordu. Haftanın başında da IMF Türkiye Temsilcisi Odd Per Brekk'in kamu finansmanında yaşanan krizden yolsuzlukları sorumlu tutan açıklamasını okuduk. Hükümetin kara parayla mücadele için kurulan ama bir türlü randıman alınamayan Mali Suçları Araştırma Kurulu ile ilgili yeni yasa taslağı da gazetelerde boy boy yer aldı.

Bütün bu kısa özetten çıkan sonuç şu: Türkiye'de ekonomik krize sebep olabilecek boyutlarda yolsuzluk yapılıyor. Bu yolsuzluklarla mücadelede yönetsel ile yargısal birimler yetersiz ve yetkisiz kalıyor.

Bu yetmezmiş gibi yolsuzlukla mücadele konusundaki isteksizliğimiz el alemin ağzına sakız olmuş durumda. Yolsuzluğu gelecekte köklü şekilde engelleyebilecek modern kurumsal yapılanmalar oluşturmakta da ulusal irade düzeyinde nazlanıyoruz. Bu fena tablo içinde önümüzdeki hafta sonunda TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonunun açıklayacağı rapor ve ortaya koyacağı öneriler büyük önem taşıyor. Bu rapor, çoğu zaman gönüllü gönülsüz, yarım yamalak, eften püften sürdürülen yolsuzlukla mücadelede ciddi bir dönüm noktası olabilir.

Yolsuzluk kanallarının kapatılması, yolsuzlukla sağlanmış mal mülk ve paraların yeniden ülkeye ve devlet kasasına sokulması vatandaşın en büyük dileği. Seçimlerden önce yolsuzluk ve yoksullukla mücadele konusunda iri iri laflar eden AKP'nin elini biraz daha çabuk tutmasını beklemeliyiz. Yapılmış yolsuzluklarla polisiye mücadelenin yanı sıra, bir daha sistemli yolsuzluklara zemin yaratmayacak kurumsal yapılanmaları da hemen oluşturmalıyız. Yoksa ileride suçsuz günahsız toplum kesimlerini de kapsayan daha sert ekonomik tedbirler almamız gerekebilir.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 30 Haziran 2003 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder