20 Eylül 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ERTESİ GÜN VE EKONOMİ

Cahit UYANIK 

Seçim geceleri siyasi parti genel merkezlerini çok severim. Bizim gibi siyaseti sadece izlemekle yükümlü olanlar için bulunmaz bir laboratuvardır siyasi parti genel merkezleri... Sevinç, üzüntü, hayal kırıklığı, coşku, gerginlik, kırgınlık, pişmanlık gibi tüm insanı duygular bir arada yaşanır o gece... 

Ertesi gün; seçimi kaybettiği ayan beyan olan partilerin bile 'Aslında biz kazandık' türünden açıklamalarını izlemek ise Türk siyasetinin içine düştüğü batağı gözler önüne serer. Çünkü Türkiye'de siyaset artık bir 'geçim kapısı' haline dönüşmüştür. Kimse dükkanını kolay kolay terk etmez. Türk siyaseti dramatik dönekliklere sahne olur ama dramatik terk edişler hemen hemen hiç yaşanmaz. Siyasetin toplum denilen organizmayı ayakta tutan en önemli şey olduğu, bu organizmada zaman zaman yenilenme yaşanması gerektiği nedense göz ardı edilir. Bu seçimde de 19 Nisan sabahının çok farklı yaşanmasını beklemiyorum. 

Ama rutin değerlendirmelerin ardından ilk akla gelecek şey ekonomi olacak. Mayıs ayında kurulacak hükümetin ilk el atması gereken şey 1999 yılı bütçesi olacak. Üstünden seçim geçip kadük olduğu için bütçe sıfırdan başlayarak Meclis'te görüşülecek. Meclis belki 1 ay bile tatil yapmadan 2000 yılı bütçesini görüşmeye başlayacak. Yani 1999 yılına şimdiden 'bütçe yılı' yakıştırmasını yapabiliriz. Tabii bu işlere Meclis Başkanı seçimi, hükümetin kurulması ve ihtisas komisyonlarının oluşturulmasından sonra el atılacağını hatırlatmaya lüzum yok. 

Nasıl yapıda kurulacağı konusunda ufukta en küçük bir siluetin bile görülmediği yeni hükümetin, canavara dönüşen iç borç stokunu 'roll over' etmekle uğraşacağını söylemek hiç de karamsarlık olmaz. Şimdiden katrilyonlarca itfanın yığıldığı '9 Şubat 2000 Sendromu' yazılıp çizilmeye başlandı. Malumunuz Şubat ayı artık kritik süreçlerle birlikte anılır oldu. Yeni hükümetin ekonomi yönetiminin de '9 Şubat Süreci' başlatmaması için,  sıkı bir dış kaynak bulması gerektiğini söylemek için falcı olmaya gerek yok. Ama dış kaynak muslukları açılacağına daha fazla sıkılıyor. Peki 9 Şubat Süreci nedir? Bu sürecin ne anlama gelebileceğini önümüzdeki aylarda bol bol tartışacağımiz için şimdiden kafa karıştırmaya gerek yok. 

Türk milleti olarak süreç olgunlaştırmakta üzerimize yok. Üstelik olgunlaştırırken de bunu ya hissetmiyoruz ya da üç maymun oyunu oynuyoruz. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, geçen hafta ilginç açıklamalar yaptı. İleride siyaset tarihi yazacakların eline çok önemli malzemeler verdi. 28 Şubat Sürecinin aslında bir muhtıra olduğunu, 1997 yaz aylarında Refahyol istifa etmese neler olabileceğini açıkladı. Askerin kışlanın kapısından döndüğü devletin en yüce katından ilk kez telaffuz edildi. Ekonomide birşeylerin olgunlaşmaya başladığını görmek istemeyenlere duyurulur. Siyasetteki muhtıranın karşılığı ekonomide nedir acaba?

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  08 Şubat 1999 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder