10 Eylül 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KAHKONEN'İN GÜLÜMSEMESİ VE SİYASİLERİMİZ

Cahit UYANIK 

IMF Türkiye Masası Şefi Juha Kahkonen yaklaşık 1,5 yıldır Ankara'ya gelip gidiyor. Soğuk tavırları, az konuşması, mesafeli duruşu ile baklava ve futbol tiryakisi Carlo Cottarelli'yle taban tabana zıt bir tablo veren Kahkonen, geçen haftaki basın toplantısını müstehzi bir ifade ile tamamladı. 

Kahkonen'in buz gibi suratı AKP ve seçimden sonra Türkiye'ye ne zaman gelecekleri sorulduğunda hafif gerildi. Başlangıçta ters bir cevap bekleyen gazeteciler, Kahkonen'in yüzüne yayılan gülümsemeyi görünce şaşırdılar ama bu durumu pek hayra alamet bulmadılar. Kahkonen'in gülümsemesi psikolojide 'telafi hareketi' olarak tanımlanan davranıştan başka birşey değildi.  Yani Kahkonen, olup bitenlerden rahatsızdı.

Eylül ayı başından bu yana üzerinde çeşitli spekülasyonlar yapılan Dördüncü Gözden Geçirme deyim yerindeyse 'havada' kaldı. Bunun sebebi elbette erken seçimdi. IMF belki de tarihinde ilk defa bir stand by'ı iptal etmeden, seçim ortamı görüyor. Koşullar onlar için de yeni... Türkiye'deki siyasetçiler ise ne yapacaklarını şaşırdılar. Yıllardır IMF'nin istediği yasalar için canhıraş çırpınan siyasetçiler, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda sabahlayan isimler; şimdilerde IMF'yi nereye koyacaklarını bilemiyorlar. Ama minare o kadar büyük ki kılıf dikmek için çok geç.

Bundan bir süre önce yazdığım bir yazıda hemen hemen hiç bir partinin seçim beyannamesinde IMF ile ilişkilerin geleceğine değinilmediğini yazmıştım. Dikkat ederseniz aynı eğilim miting meydanlarında da devam ediyor. En cesur partiler bile IMF'ye değil Kemal Derviş'e sayıp dökmeyi marifet sayıyorlar. Bunun açık anlamı şu: 'IMF ile ilişkileri ben sürdüreceğim, gerisi önemli değil. Zaten başka şansım da yok'.

Kimsenin IMF ile ilişkilerde daha pazarlıkçı ve müzakereci olacağını söylediği yok. Bu konuda yapılan iki girişim de bizzat IMF Masası Şefi tarafından 'akim' bırakıldı. AKP'li Abdullah Gül'ün faiz dışı fazla konusundaki çıkışı, Kahkonen tarafından basın toplantısında sert bir üslupla geri çevrildi. Devlet Bakanı Masum Türker ise mektubu imzaladığını söylerken Kahkonen böyle birşey olmadığını, taslak üzerinde anlaşma sağlanamadığını belirtti. Türker'in 'ulusal duruş' söylemi ise 5-6 yıldır tek Allah'ın günü IMF'siz gün geçirmemiş ekonomi gazetecilerini küçümseyen sözleriyle anlamını yitirdi. 

Anlayacağınız IMF-Türkiye ilişkileri 4 Kasım sabahı ve sonrasında oluşacak tabloya göre belirlenecek. IMF, kendisiyle çalışılmaya devam edileceği konusunda emin ama sinirli bir görünüm veriyor. Türk partileri ve siyasetçileri ise IMF karşısında dağınık ve teslimiyetçi davranıyor. Türk seçmeninin tavrı ise seçimlerde belli olacak.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  21 Ekim 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder