17 Eylül 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / İMAR BANKASI, IMF VE BEKAR BANKALAR

Cahit UYANIK 

Geçen hafta ortasında İmar Bankasında girişilen operasyon uzun zamandır bekleniyordu. Tıpkı geçen yaz Pamukbank konusunda olduğu gibi, güçlü ve girift ilişkilere sahip bir grubun bankasına ancak siyasetçilerin desteği ile el konulabildi. Bu iki operasyon da gösterdi ki Türkiye'de özerk kurullar ile siyasetçiler arasındaki ilişkiler her zaman sıcak tutulmalı. 

Siyasetçiler özerk kurulları arpalık veya siyasi yandaşlarına istihdam kapısı gibi düşünmemeli. Aksine ülkeyi daha kolay ve sorunsuz yönetmek için özerk kurullar giderek rafine hale getirilmeli. Özerk kurulları bir şekilde ele geçiren bürokratlar da oligarşik yapılanma için elinden geleni yapmamalı, Aksine özerk kurullar devlete parlak beyinlerin giriş kapısı gibi değerlendirilmeli. 

İmar Bankası olayı ile bir başka gerçek daha ortaya çıktı. Kemal Derviş zamanında IMF ile imzalanan ana niyet mektubunda bankaların konsolidasyonuna açıkça değinilmişti. AKP Hükümeti IMF ile ilişkilerini halen bu ana niyet mektubu üzerinden devam ettiriyor. O mektupta bir grubun iki veya daha fazla banka sahibi olması eleştirilerek, bunların bir an önce birleştirilmesi gereği dile getirilmişti. BDDK'nın bundan sonra 'tek gruba tek banka' politikası izleyeceği açıkça ifade edilmişti. 

Mektubun o maddesinin ardından bankacılık sektöründe aynı gruba ait bankalardan birkaçı birleştirildi. Bunlardan hemen akla gelen Şahenk Grubunun Körfezbank ve Osmanlı Bankasını Garanti Bankası çatısı altına almasıydı. Birleştirme yapmamakta direnen Karamehmet Grubu iki bankasından da oldu. Bu grup Yapı Kredi'deki hisselerini 3 yıl içinde yüzde 10'un altına düşürmek zorunda. Yine birleştirme yapmamakta direnen Uzan Grubu da iki bankasından oldu veya olmak üzere. Uzanlar'ın Adabank'taki geleceği önümüzdeki günlerde netleşecek. 

Bilebildiğimiz kadarıyla artık bankacılık sektöründe aynı gruba ait 2 banka kalmadı. Bundan 2 yıl önce çıkartılan yeni Bankacılık Kanununda farklı bankaların birbirleriyle birleşmeleri için çok ayrıntılı teşvikler de sağlanmıştı. Ancak bu teşvikler şimdiye kadar bir işe yaramadı. Yani Türk bankaları birleşmemekte ısrar ediyorlar.

Bunun elbette en önemli sebebi Türkiye'de reel anlamda bankacılık yapılmaması... Vatandaştan toplanan mevduatlar, doğrudan Hazine kağıtlarına yatırılıyor. Ayrıca bankalar, mevduat hesaplarından çok yatırım hesabı açar hale geldiler. Aslında tüm banka şubeleri Hazine'nin birer 'borçlanma büfesi'ne dönüşmüş görünüm veriyor. Bu ortamda bir başkasıyla birleşerek tatlı Hazine karını paylaşmak kimsenin işine gelmiyor. Yani bankalar için bekar yaşamak daha karlı. Evlenip de başlarını niye belaya soksunlar ki...?

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  07 Temmuz 2003 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder