9 Eylül 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / MECLİS'İN SON SORUMLULUĞU

Cahit UYANIK 

Türkiye, AB yolunda önemli bir adım attı. MHP dahil tüm siyasi partiler tebrik edilmeli. Herkes rolünü gerektiği gibi ve gerektiği kadar oynadı. Kimse ne eksik ne fazla rol kesti. MHP muhalefeti abartmadı, diğer partiler de AB taraftarlığını... Meclis'te yapılan tartışmalar 18'inci Yüzyılın sonunda başlayan yenileşme hareketlerinin mirası üzerinde, vakarla bitirildi.

Meclis, uluslararası bir münafık yüzünden 70 milyon kişinin kaderi ile oynama basiretsizliğini göstermedi. TBMM 23 Nisan 1920'de ne idiyse 1-2 Ağustos 2002'de oydu. Aslında Türkiye bu manzaraları daha önce de görmüştü. 1997 yılında 8 Yıllık Temel Eğitim Kanunu yasalaşırken, 2001 yılı Nisan ayında yapısal reformlarla ilgili bir dizi kanun görüşülürken de Meclis halkın iyiliği ve çıkarları için önemli adımlar atmıştı. 

Türkiye artık bundan sonrasına bakmalı. 1996 yılından bu yana düşe kalka sürdürülen reform sürecinin meyveleri toplanmaya başlanmalı. Ancak bunun için yapılması gereken çok önemli birkaç şey var. Herşeyden önce 3 Kasım 2002 günü yapılacak seçimlere bu halde gidilmemeli. Türkiye mevcut seçim sistemiyle sandıkta çok değişik olaylarla karşılaşabilir. Yüzde 25 oy alıp 300 milletvekili çıkaran bir parti tek başına iktidara gelebilir. İktidara gelecek parti, yerinde sayma ve yoksullaşma pahasına son 6-7 yıldır yapılan reformları göz ardı edebilir. 

O zaman yol yakınken bu gidişatın önüne geçilmeli. Seçim ve Siyasi Partiler Kanununda bazı değişiklikler yapılarak 4 Kasım günü şimdiden planlanmalı. 4 Kasım çok önemli, çünkü yeni gelecek iktidar son 7 yılda yapılanları uygulayacak olan iktidardır. Türkiye'nin dostları ve düşmanları artık olgunlaştırılan yasal alt yapının yaşama geçirilmesini bekliyor.

Şu anda siyasi partilerden DYP ve ANAP hariç hiç birisi bu konularda değişiklik yapmaya yanaşmıyor. Bunun çeşitli sebepleri olabilir. Ancak mevcut sistemle seçime gitmek, AB'ye Uyum Paketi görüşmelerinde en tutarsız tavrı gösteren bir siyasi partinin işine gelecektir. Bu partinin adı AKP'dir. AKP her fırsatta AB taraftarı olduğunu söylese de yapılan anketlerde tabanının MHP'den daha keskin şekilde AB karşıtı olduğu görülmektedir. Şu anda çeşitli tutarsızlıklar ve bulanık suda balık avlamak şeklinde politikalar olarak ortaya çıkan bu karşıtlığın, ileride parti politikalarına yansıması da kaçınılmazdır.

Türkiye'nin mevcut sistemle gitmekte olduğu nokta ile gitmesi gereken yer arasında ciddi bir farklılık ortaya çıkmak üzeredir. Büyük bir sorumluluk içinde AB'ye Uyum Paketini yasalaştıran Meclis, Türkiye'nin geleceğini sağlama alma yolunda bir adım daha atmalıdır. Tarihe "AB'ye hazırlık döneminin Meclis'i' olarak geçen bu parlamentonun, bu tarihi sorumluluktan kaçmaması gerekir.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  05 Ağustos 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder