10 Eylül 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / PETKİM'E NİYE DÜŞÜK TEKLİF GELDİ?

Cahit UYANIK 

Geçen Cuma günü yapılan Petkim ihalesi, yaşadığı iki önemli ekonomik krizin ardından Türkiye'nin henüz büyük çaplı özelleştirmeler yapmaya hazır olmadığını gösterdi. Sermaye sahiplerinin ellerinde tuttukları paraya atfetttiği kıymet ile devletin içinde bulunduğu kaynak arayışları çerçevesindeki para beklentisi arasındaki 'trade-off' noktası kesişmiyor. Niye mi?

Petkim gibi her açıdan 'çöpsüz üzüm' bir kamu şirketine talip olan iki büyük özel sektör kuruluşu Sanko ve Zorlu, güç birliğine gitmelerine rağmen bu özelleştirmeye 600 milyon doların altında kıymet biçebildi. Dikkat edilirse bu iki şirket 2000 ve 2001 krizlerinden pek etkilenmiş değiller. Zorlu daha çok dış pazarlara yönelik üretim yapıyor. Sanko ise geçmişten bu yana güçlü özsermayesi ile göze çarpıyor ve iplik pazarının yüzde 75-80'ini kontrol ediyor. Döviz ve nakite bu kadar yatkın iki kuruluşun 600 milyon dolarlık, üstelik sadece yüzde 40'ı peşin istenen bir özelleştirmeden çekilmeleri dikkatle araştırılmalı.

Abdülkadir Konukoğlu'nun ihaleden çekilmeden önce ettiği iki çift laf ise Türkiye'nin özelleştirme politikalarına ýöneltilmiş çok ağır ancak yerinde eleştiriler olarak tarihteki yerini aldı. Abdülkadir Ağa, özelleştirmenin sadece para olarak değerlendirilmemesi ve özelleştirme sonrası yapılacak yatırımlarla ilişkilendirilmesi gerektiğini anlattı. Bu eleştiriyi biz gazeteciler olarak yıllardır söylüyorduk ama dinleyen olmuyordu. Fakat özelleştirmeye talip olan iki büyük grubun temsilcisinin de aynı noktaya gelmiş olması, siyasetçilerin dikkatle değerlendirmesi gereken bir gelişmeydi. 

Gerçekten de sırf gelire endeksli politikalar ve buna bağlı olarak dizayn edilmiş Özelleştirme Kanunu artık değişmeli. Satılacak işletmelerin geleceğini sağlama alma yönündeki bir anlayışla yeniden ele alınmalı. Özelleştirmeyi sadece para olarak gören IMF'ye de gelinen olumsuz nokta anlatılmalı. Maceracı özelleştirme taliplileri ile gerçekçi ve yüzü yatırıma dönük yatırımcılar birbirinden ayrılmalı. Çünkü önümüzde Tüpraş, Tekel ve Şeker Fabrikaları gibi daha birçok kritik özelleştirme bulunuyor.

Aslında Petkim ihalesi, bu iki özelleştirme anlayışının yarıştığı bir arena gibiydi.  Nihayetinde ihaleyi 'teknik olarak' parayı bastıran kazandı. Üstelik kazananlar, işletmenin geleceğiyle ilgili - özellikle işçi haklarıyla bağlantılı olarak - hiç de hoş karşılanmayacak sözler sarf etti. Petkim ihalesi son 20 yılda aksak topal ilerleyen, sadece devlete gelir sağlamaya yönelik yapılan, bu çerçevede çoğunluğu maceracı kişilerin eline geçmiş özelleştirmeler tarihinin son yaprağı olarak yaşandı ve bitti. 

Bakalım AKP Hükümeti yavaş yavaş en büyük siyasi rakibi haline dönüşmeye başlayan partinin kontrolündeki şirkete Petkim gibi bir devi hediye edecek mi? 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  09 Haziran 2003 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder