22 Mayıs 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / YENİ LİRA VE ESKİ SORUNLAR

Cahit UYANIK 

Ekonomiden sorumlu iki bakanımızdan biri olan Güneş Taner, geçen hafta ortasından bu yana fiskos halinde ortalığa yayılmaya çalışılan '1 yeni lira eşittir 1 dolar' formülünü Hong Kong yollarında açıklayıverdi. Bunu duyunca aklıma hemen Erbakan Hoca ve ortağı Tansu Hanım'ın meş'um iktidarlarının ilk aylarında yaptıkları benzer açıklamalar geldi. Ama o zaman birlik ve beraberlik ruhu içinde bu öneriye hep bir ağızdan 'hayır' diye bağırarak karşı çıkmıştık. Şimdi bakıyorum da cılız birkaç ses dışında aynı öneriye karşı duran kimse yok gibi...

Yeni lirayı siyasi kumpasların ötesinde değerlendirdiğimizde ortaya çıkan sonuç oldukça vahim. Türkiye, 1994 Ekonomik Krizinden bu yana paradan üç sıfır atmak veya lirayı sağlam bir yabancı paraya endekslemek konusunda fikir jimnastiği yapıp duruyor. Ekonomik sorunların çözümü için uyku hapı kullanmaya benzeyen bu çözüm önerileri, her seferinde üretim sorunsalına gelip dayanıyor. Enflasyonla mücadelede acilen alınması gereken ilk önlemin toplam talebi kısmak olduğunu artık herkes kabul ediyor. Ama bu acı ilacın hemen ardından ekonominin rahatlaması ve enflasyonun kalıcı bir şekilde düşmesi için üretimi kamçılamak da zorunlu. İşte bu aşamada paradan üç sıfır atmak veya 'anahtar para' kullanımı gündeme gelebilir. 

Ekonomideki toplam talebi absorbe edecek üretim artışının insanların kafasında ve ceplerinde bir değer ifade edebilmesi için paradan üç sıfır atılabilir. Tanesi 100 bin liraya satılan ekmek yerine 100 liraya satılan ekmek, ücreti reel olarak artan işçiyi, karını repo ve hazine bonosundan değil ciro artışından sağlayan sanayiciyi psikolojik olarak rahatlatabilir. Ama üretim artışı sağlanmadan girişilecek bu tehlikeli parasal operasyon, tıpkı bağımlılık yapan uyku hapı gibi bir süre sonra yeniden kullanma ihtiyacını ortaya çıkarabilir. 

Taner'in bayraktarlığını yapmaya soyunduğu 'anahtar para' önerisi daha büyük bir felakete yol açabilir. Ekonomi zaten ciddi bir dolarizasyon tehditi altında bulunuyor. Bu tehditi allayıp pullayıp resmi devlet politikası haline getirmek işleri iyice çığrından çıkarabilir. 1994 Krizinde az kalsın elimizden çıkmak üzere olan lirayı 'Ona sahip çıkalım' türü kampanyalarla kurtardığımızı ne çabuk unutuyoruz. 

Ulusal paranın muteber bir yabancı paraya endekslenmesi operasyonu genellikle çok sağlam ve zahmetsiz döviz geliri kaynağına sahip ülkelerde başarıyla uygulanabilir. Üstelik bu yöntemin uluslararası politikaya ilişkin boyutları da vardır. Bunun en güzel örneği sağlam petrol gelirlerine sahip olan ve riyalin dolara  endeksli olduğu Suudi Arabistan'dır. Bu ülke sadece parasını değil tüm ulusal çıkarlarını ABD'ye endekslemiş bir görünümde... Ne bağımsız bir savunma refleksi ne de bağımsız bir ekonomisi var. Oysa Türkiye çok çeşitli kaynaklardan döviz kazanmaya çabalayan ve dinamik ekonomiye sahip bir ülke. 

Sonuç olarak şu söylenebilir: Türkiye eski ve köklü çözümler gerektiren sorunlarına yeni lira ile çözüm bulamaz. Yeni yaftasının yapıştırılması gereken şey, üretim artışına dayanan bir ekonomi politikasıdır.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 22 Eylül 1997 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder