2 Mayıs 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / TÜRK ÖZELLEŞTİRME ŞURASI TOPLANSIN

Cahit UYANIK 

Yaklaşık 3 ay önce Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar'a bu sütundan bir açık mektup yazmıştım. Ortalıkta 'Bakın benim dediğim çıktı' diyen bol miktarda başarıperest varken, bu mektubu yeniden hatırlatmayacağım. Atatürk'ün söylediği gibi olmuşla ölmüşe çare yok. Ancak POAŞ-Türkbank özelinde ve özelleştirme genelinde gelinen nokta hiç de iç açıcı değil. Türkiye Cumhuriyeti 75. Yılını kutlarken kara para ve çetecilerin cirit attığı 'Özelleştirme arasatı'na layık bir ülke değildir. 

Türkiye'de 1994 yılından bu yana özelleştirme adı altında tam bir komedi oynanıyor. Politikacılar, özelleştirmeyi yapısal dönüşümün değil kamu finansman açıklarının kapanması için bir araç görüyor. Buna çanak tutan bürokrat, gazeteci, iş adamı, akademisyen tayfası da alkışı basıyor. 

Üstelik kapalı kapılar ardında yaşanan binbir türlü kirli pazarlık ve ihale cinlikleri, komedinin bilmem kaçıncı perdesini 'canlı yayında ihale' anonsuyla kapatıyor. Kameranın sadece insanların yüzünü resmettiğini: onların iç dünyasını ve pazarlıklarını öğrenmek için farklı farklı yolların bulunduğunu unutur gibiyiz.

Daha bundan birkaç yıl önce bir Özelleştirme İdaresi Başkanı, ihalelere giren paranın kara mı ak mı olduğunun çok umurlarında olmadığını bir dost sohbetinde söylemişti. Bu başkan şimdi özel sektörün saygın bir holdinginde üst düzey yönetici olarak çalışıyor. İsim önemli değil, böyle bir zihniyetten ihalenin helal süt emmiş bir patrona gitmesini sağlayacak inisiyatifi kullanması beklenebilir mı? 

Peki özelleştirmeyi tümüyle askıya almak doğru mu? Hayır. Türkiye yolsuzlukların, arsızlıkların, hilelerin, yalanların, dolanların, üçkağıtların, entrikaların ülkesi olmamalı. Kamunun da iler-tutar yanı kalmadı. Atalarımız 'Bir musibet bin nasihatten iyidir' demişler. Şu POAŞ ihalesinden çıkan oyun içinde oyunu, koskoca İş Bankasının başına gelenleri, Cumhuriyetin ilk bankası Türkbank'ın 'Özelleştirme kisvesi' adı altında geçirdiği mafyalaşma tehdidini bir ders olarak alalım. 

Üstüne pay düşen herkesi; siyasi partileri, akademisyenleri, bürokratları, gazetecileri, iş adamlarını, yabancı sermaye temsilcilerini, konunun uzmanlarını çağırıp bir Türk Özelleştirme Şurası yapalım. Özelleştirmede temel uzlaşma ve temel ayrılık noktalarını tespit ettikten sonra Özelleştirme Yasasını yeniden yazalım. Kirli ve kara paranın Türkiye Cumhuriyetinin en temel kazanımlarını ele geçirmesini önleyecek mekanizmaları kuralım.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 26 Ekim 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder