31 Mayıs 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / POLİ-TİKA, ECEVİT VE SEZER

Cahit UYANIK 

Romalılar siyasete boşuna 'çok yüzlü' anlamında poli-tika dememişler. Başbakan Bülent Ecevit daha bundan birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile küsmüştü. Haftalık olağan görüşmeler Ankara'daki gazeteciler arasında spor toto konusu haline gelmişti. Bu haftaki 'Olağan Bakışma' kaç dakika sürecek, 15 mi, 16 dakika mı? Ecevit'in Çankaya'nın ana kapısından girişi bahisteki dakika hesabına dahil mi, değil mi? 

Köprünün altından çok sular akmadı ama Ecevit'in hastalanıp çok kritik bir geçiş sürecinde yatağa düşmesi, poli-tikaya yeniden ihtiyaç hasıl etti. Ecevit ile Sezer'in arası bugünlerde çok iyi. Nasıl olsa Rahşan Hanım'ın arasının bozuk olduğu önemli bir kabine üyesi ile Cumhurbaşkanının da arası limoni. Siyasi tarihimizdeki 'nankör kedi' sözü hala hafızalarda... Ecevit, siyasetten çekilme kararı alıp, nankör kedi sözünün sahibi ve müellifi de partinin başına geçerse neler olacak? 

Eeee boşuna bu işe poli-tika dememişler. Kenan Paşa da 1982 sonunda seçimi kazanan Turgut Özal'a aylar önce küsmüştü. Ama Özal,  çağrılmayı beklemeden Evren Paşa'dan randevu istemedi mi? Özal Çankaya Köşkünü ziyareti sırasında Evren'i ensesinden çekip yanaklarından öpme hareketine başvurmadı mı?Anlaşılan siyaset, önümüzdeki günlerde renklenecek ve şenlenecek.

Peki Ecevit neden böyle yapıyor? Ecevit tüm analizlerin ötesinde siyasette bir 'bilge kişi' gibi davranıyor. Hasta da olsa güçsüz de olsa geçmişin muhasebesi her an gözünün önünde duruyor. 1970'lerin sonunda kaçırılan Avrupa Birliği treninin müsebbibi olmaktan üzgün. Bu köklü siyasi manevrayla aslında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye "Pire için yorgan yakma. Benim yaptığım hatayı yapma" mesajı veriyor. Bunu yaparken de devlet kavramının en somut görüntüsü durumundaki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den istifade ediyor. Ecevit bu tavrıyla siyasi ihtirasını yenip, kendisini zaman zaman zor durumlara düşüren Sezer'le yakınlaşıyor.

Bu açıdan bakıldığında 7 Haziran'daki zirve gerçekten çok kritik. MHP'nin diğer partilere "Benim dışımda uzlaşıp idam cezasını kaldırın" diyeceği artık malum. En yoğun çatışma günlerinde bile ve yaklaşık 20 yıldır idam cezası infaz etmeyen Türkiye'nin önemli bir siyasi gücü durumundaki MHP'nin, bu tavrını tekrar gözden geçirmesinde fayda var. Bugün her alanda kendimizi mukayese ettiğimiz Yunanistan, 1974'teki cunta yönetiminin liderlerini ağırlaştırılmış müebbet hapisle içeride tutup AB'ye tam üye olmuşken, Türkiye'nin 20 yıllık olumlu sicilini bazı yabancı güçlerin kuklası durumundaki bir münafık yüzünden bozmasını anlamak mümkün değil. Zaman duygu değil, mantığın ve aklın egemen olması gerektiği bir zaman...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 03 Temmuz 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder