4 Mayıs 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / İÇ BORÇLAR 'REEL OLARAK' AZALDİ

Cahit UYANIK 

Başbakan Mesut Yılmaz'ın geçen hafta düzenlediği basın toplantısında gazetecilere toplam 4 doküman dağıtıldı. Yabancı gazeteciler için hazırlanmış İngilizce özet konuşma metni; basın toplantısı sırasında geniş perdede gösterilen vinyetlerle süslenmiş diaların kitap haline getirilmiş baskısı; Mesut Yılmaz'ın okuduğu özet konuşma metni ve Mesut Yılmaz'ın okumadığı geniş konuşma metni... 

Hal böyle olunca geniş metinde yer alıp da özet kitapçığa dahil edilmeyen birçok bölüm gözden kaçtı. Özet kitapçıkta yer almayan cümlelerden belki de en önemlisi iç borçlanmaya ilişkindi. Başbakan Yılmaz "Geçtiğimiz üç aylık dönemde iç borç stoku reel olarak yüzde 2,3 oranında azalmıştır" diyordu.

Bu cümleyi okuduktan sonra adeta içime kurt düştü. Geçmişte çeşitli hükümet ve başbakanların, siyasi kaygılarla iç borç konusunda yaptığı birçok yanlış değerlendirmeye şahit olmuştum. Kimisi iç borçlanmada vade yapısını değiştirdiklerini ileri sürmüştü, kimisi Türkiye'nin iç borç stokunun dünyadaki bazı örnekler dikkate alındığında GSMH'ye yüzdesinin çok düşük kaldığını iddia etmişti.

Bu değerlendirmelerden ilkinin yanlış ve eksik yönü, vade yapısının iç borçların 1 yıl sonraya 'ertelenerek' uzatılmasıydı. İkinci değerlendirmede ise GSMH'sını bile aşacak düzeyde iç borca girmiş ülkelerdeki vadelerin 3 ila 5 yıl arasında değişmesiydi. Türkiye'de ortalama iç borç vadesinin 3-4 aya düştüğü dikkate alındığında elma ile armudun toplanamayacağı kolayca anlaşılabilirdi. 

Geçmişteki bu yanlış değerlendirmelere rağmen kimse, iç borçların reel olarak azaldığını söylememişti. Bu şüpheyi yenmek üzere iç borç konusundaki en sağlıklı verilerin bulunduğu Hazine Müsteşarlığını aradım. Verilen bilgiler iç borç konusunda Yılmaz'ın yaptığı değerlendirmeyi doğruluyordu. 

Türkiye'nin Ocak-1997'deki iç borç stoku 3 katrilyon 387 trilyon liraydı. Aynı yılın Mart ayında bu rakam 3 katrilyon 442 milyar liraya yükselmişti. Aradan 1 yıl geçtikten sonra (Ocak-1997'deki fiyatlarla) Mart-1998'deki iç borç rakamı reel olarak 3 katrilyon 357 trilyona düşmüştü. Yani iç borç stokumuz reel olarak 85 trilyon lira azalmışti.

Bu reel azalmanın geri planında vergi gelirlerinin öngörülenden 227 trilyon lira (Neredeyse bir iç borçlanma ihalesi eder) daha fazla gerçekleşmesinin yanı sıra kararlılıkla uygulanan borçlanma ve para politikası yatıyordu. 

Bütün bunları neden anlattım? Türkiye'nin yönetilmesi ne kadar zor bir ülke olduğu, geçen Pazar ve bu Pazar günü neleri konuşup tartıştığımız hatırlara getirilirse daha iyi anlaşılır. Geçen Pazar hükümetin 9 aylık icraatlarını dinleyip önümüzdeki 3 aydaki yüzde 8'lik enflasyon hedefini konuşuyorduk. Bu Pazar ise Mart-1999'da yapılması kesinleşen seçimin daha erkene alınıp alınmayacağına kafa yoruyoruz. Bindik bir alamete ama...

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 27 Nisan 1998 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder