4 Mayıs 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / CLINTON'IN ZİYARETİNİN ARDINDAN

Cahit UYANIK 

ABD Başkanı Bill Clinton'ın Türkiye ziyareti bitti. Clinton'ın ziyareti Yunanistan'daki kadar abartılı tepkilere neden olmasa da zaten sığ olan fikir dünyamızı altüst etmeye yetti. Clinton'in uçaktan inerken sol  elini neden paltosunun cebine soktuğundan başlayan yersiz eleştiriler zinciri, 'ortada piliç avlamaya çalışan şaşkınlar'a benzetilmeye kadar uzandı. 

Eleştirilerin önemli bir kısmı Clinton'ın dış görünümü, tavırları ve geçmişindeki bazı hatalarının ısıtılıp ortaya sürülmesinden ibaretti. Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin analizi ve eleştirisine pek az rastlandı. Clinton'ın ziyareti bize bir kez daha gösterdi ki, özden çok görünüşe daha fazla önem veren bir toplum olma yolunda son hızla ilerliyoruz.

Bu eleştiriden sonra Clinton'ın ziyaretinden geriye kalan somut ve geleceğimizi yakından ilgilendiren sonuçlara dikkat çekmek istiyorum. ABD Başkanı Clinton, yaklaşık bir yıldır Türkiye politikasında gösterdiği önemli dönüşümün boş yere olmadığını bu ziyareti ile gösterdi.

Clinton'ın 21. Yüzyıl'daki sorunların çözümünün Türkiye'nin tavırları ve Türkiye'ye gösterilecek yaklaşıma göre belirleneceğini dillendirmesi; bu analizlerin dünyadaki gizli-açık mahfillerce yapıldığını gösteriyor. Clinton'ın yaptığı ve teknik itibarıyla (hazırlanış ve sunum) her Türk siyasetçine örnek olması gereken Meclis konuşması, bu değerlendirmelerin Türk Milli İradesi önünde deklare edilmeseydi. 

Clinton'dan geriye kalan bir başka şey ise küçük ve orta boy işletmeler için dağıtılacak 1 milyar dolarlık kredi oldu. Yaklaşık 550 trilyona denk gelen bu rakamın ne kadar önemli olduğu, aynı grubun Türkiye'deki toplam kredi pastasından yüzde 1-2 pay alabildiği hatırlandığında ortaya çıkar. ABD, Türkiye'de giderek kaybolan orta sınıfın deprem nedeniyle büyük bir darbe daha yemesini engellemeye çalıştı. Böylece orta sınıf zevke hitap eden Amerikan kültürü (McDonald's hamburger, Converse spor ayakkabı, Levi's kot pantolon vb.) alıcıları rahatlatılmış oldu.

Clinton'ın 2 günü AGİT'le ilgili olmak üzere toplam 5 gün Türkiye'de kalması, Yunanistan'dan ise koştururcasına ayrılması, Amerikan dış politikasındaki önemli bir manevraydı. ABD geçmişten bu yana Yunanistan ile Türkiye arasında izlediği denge politikasını ilk kez Başkan düzeyinde Türkiye lehine bozmuş oldu. Bu mesaj, Aralık ayındaki Helsinki Zirvesi öncesi önemliydi. Sonuçta Clinton ne melek ne şeytan... Kendi ülkesinin çıkarlarını maksimize etmeye çalışan bir siyasi öge. Türkiye, kişisel zaaf ve düşüncelerden öte, Clinton ve ABD kavramına bunu dikkate alarak yaklaşırsa kendi çıkarını maksimize etmiş olacaktır.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 22 Kasım 1999 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder