20 Mayıs 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 'KİM YAPACAK?' SEÇİMİ...

Cahit UYANIK 

Tüm Türkiye gözünü dikti 4 Kasım sabahını bekliyor. Futbol liglerindeki son birkaç hafta gibi fikstürün altı ve üstü kaynıyor. Sadece iktidara namzet iki güçlü partinin birbirine ne kadar yaklaşacağı veya fark yapacağı ile kimlerin baraj altında kalacağını tartışıyoruz. Kimsenin 4 Kasım'dan sonra ekonomik ve sosyal politikaların nasıl değişeceğini düşündüğü yok. Gerek AKP gerekse CHP tepki oyları ile yelkenlerini doldurdular. Baraj üstüne çıkması muhtemel sürpriz partiler de tepki oyları ile yol alıyorlar.

Ekonomi politikamız ise IMF'ye teslim. Zaten vatandaşın da istediği bu. Her anketten toplam yüzde 50'den fazla oyla çıkan AKP ve CHP, IMF politikalarından sapmayacaklarını her fırsatta dile getiriyorlar. IMF'ye büyük bir tepki olsa bu oy oranlarını korumaları mümkün mü? Bakmayın siz seçim afişlerine yansıyan, IMF'yi suçlayan sloganlara...Vatandaş bu politik sistemin öz iradesiyle kendi kendisini sınırlamayacağını çok iyi biliyor. Kendisini krize sokanın IMF değil banka hortumcularına göz yuman siyasetçiler ile afyonlu şerbet kabilinden siyasi vaatlerle geleceğini karartan seçim kampanyaları olduğunu çok iyi değerlendiriyor. 

Son iki ayda IMF'nin etkisinin azalmasıyla ortalık nasıl abuk subuk, ölçüsüz, adaletsiz, verdimse ben verdim popülizmiyle doldu, vatandaş gözlemliyor. Tansu Çiller'in emeklilere 10 milyar dolar vaadi kimsenin umurunda değil. Çünkü uygulama imkanı yok. Bülent Ecevit desteği ile Masum Türker ve Sümer Oral'ın sadece memur emeklilerini kollayan (bürokrat elitizminin zirve noktası) seçim zammı, işçi ve esnaf emeklilerine ikinci sınıf vatandaş hissi verebiliyor. 

Seçim kampanyalarının en göz alıcı vaadinin milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılması olmasının geri planında hep bunlar yatıyor. Bu vaadin geniş kitlelere görünürdeki ekonomik ve mali getirisi sıfır. Ama yine de büyük ilgi çekiyor. Çünkü artık halk 'seçilmiş krallar' değil 'seçilmiş hizmetkarlar' bekliyor. 

Ağır bir ekonomik krizden henüz çıkamamış geniş kitleler, cebinin 'seylap' felaketini andıran türden parayla doldurulması ama hemen ardından motopomplar kurularak çeşitli yerlere boşaltılmasını istemiyor. Vatandaş, maddi kazanımlarının korunması ve devamına yönelik icraatlar bekliyor. Milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılması ise bu yollardan birisi...

Seçimden sonra gelecek tüm iktidarların sosyal politikaları da hemen hemen birbirinin aynısı olmak zorunda. Eğitime, sağlığa, spora, gençliğe, adalete, alt yapıya daha fazla kaynak ayırmak, işsizliğe çareler üretmek... İşte bütün bu sebeplerden ötürüdür ki, halk denenmiş ve tam olarak başaramamış siyasetçileri bir yana koyup, dingin ve denenmemiş olanları iktidara getirmeye hazırlanıyor. Anlayacağınız bu seçim neyin yapılacağı değil, kimlerin yapacağının seçimi olacak gibi görünüyor.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 28 Ekim 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder