27 Mayıs 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / VUR DEYİNCE ÖLDÜRMEK

Cahit UYANIK 

Türk toplumunun derdi ölçüsüzlük, vur deyince öldürür. IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli, Türkiye-IMF ilişkilerinin geride kalan 50 yılında acaba Türkiye'ye gelen kaçıncı misyon şefi? Belki 10, belki 15... Hiç misyon şefi görmemiş gibi 15-20 kameralı, canlı yayın araçları ile mücehhez, dakikada bir canlı yayınlar yapılarak; zavallı bir misyon şefine IMF Başkanı değeri atfetmek olsa olsa bizim gibi bir basında görülürdü. Ve görüldü de... Olayın baklava-börekli televole muhabbeti kısmını ise hiç açmıyorum. Bu söylediklerim iğnenin bize batan bölümü...

Sıra geldi çuvaldıza... Türk toplumunun derdi ölçüsüzlük demiştik. IMF Heyetini şimdiye kadar dolmuş usulü minibüslere doldurup bürokrasi turu attıran ekonomi yönetimi, acaba neden şimdi zırhlı araçlara, atmaca bakışlı yakın korumalara, ekonomi muhabirlerini tepeden tırnağa aramak gibi 'zecri' tedbirlere başvuruyor? 

IMF Heyeti daha önce defalarca Türkiye'ye geldi. İstanbul’da ve Ankara'da Cottarelli'nin kuklaları yakıldı. 'IMF defol' diye bağırıldı. Bu gösteri yürüyüşü görüntülerini televizyonlardan izleyip de içine en azından bir 'meczup saldırısı' korkusu düşmeyen ekonomi yönetimi, niye şimdi böyle davranıyor? Kapılara isim bırakarak binaya giren, çifter çifter güvenlik çemberlerinden geçen, elindeki sarı basın kartını sallayan ekonomi gazetecilerine neden bu muamele reva görülüyor?

Tüm bu olup bitenleri ve güvenlik önlemlerindeki ölçüsüzlüğü sadece Usame Bin Laden'e bağlamak mümkün mü? Bence hayır. IMF'nin bu ziyareti gösterdi ki hem Türkiye hem IMF şeffaflıktan vazgeçti? Akredite gazetecilerin haber takibine bile tahammül gösterilemedi. Daha önce yaklaşık 1,5 saat süren basın toplantısının süresi 50 dakikaya indirildi. Hani ellerinden gelse onu da yapmayacaklardı. Ama şeffaflığı kurtarmak için birkaç soruya geçiştirerek yanıtlar verdiler. Ama yakında takke düşecek ve kel görünecek. 3'üncü Ek Niyet Mektubunda ne gibi yeni taahhütlerin altına girdiğimiz açık seçik ortaya çıkacak. Yoksa alınan bu olağanüstü tedbirler, verilen büyük tavizlerin bir habercisi olmasın. Umarım öyle olmaz. 

İğne ve çuvaldızı bir yana bırakırsak... Ne Türk basını IMF'ye yabancı, ne de IMF Türk basınına...  Ama ilişkilerin belli bir norma oturtulması gerekiyor. Türk halkı kendi çıkarlarını yakından ilgilendiren çok önemli görüşmelerden 20 gün boyunca haberdar olamadı. Haber alma özgürlüğünün engellenmesi sınırlarına dayanan bu uygulamalardan bir an önce vazgeçilip IMF, Hazine ve Türk basını arasındaki ilişkileri herkesi memnun edecek bir platforma oturtmak zorundayız.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 20 Kasım 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder