29 Mayıs 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / CEPLER DOLU, KAFALAR KARIŞIK

Cahit UYANIK 

Türkiye'nin kafası yine fena halde karıştı. Üstelik kafa karışıklığı Başbakan'dan sokaktaki sütçüye kadar sirayet etmiş durumda. Şu IMF ne menem birşeydir? Dost mudur, düşman mıdır? Melek midir, şeytan mıdır? Tarafsız mıdır, büyük devletlerin taşeronu mudur? Herkes aklına geleni söylüyor. 

Kerameti kendinden menkul, yıllarca IMF ve Dünya Bankası ile halvet olmuş bazı iktisat akademisyeni köşe yazarları da 'yenilen pehlivan güreşe doymazmış' pozunu takındılar. Hala başkalarının hatalarını kritik edip duruyorlar. İğneyi kendilerine batırmak ise yok.

Ellerine mikrofon alıp süpermarket süpermarket dolaşan bu uzman köşe sahiplerine göre IMF Programı kusursuzdu. Gevrek kahkahalar atarak "Enflasyon düşüyor değil mi? Onun için işleriniz durgun ha..?" diye soran bu uzmanların yaptığı işi, henüz gelenekleri yerle bir olmayan basın sektöründe yani 10 yıl önce stajyer muhabirler yerine getiriyordu.

Gazeteciliğe başladığım 1988 yılında Ankara'daki mobilyacılar esnafının toplandığı Siteler'de 3 gün taban tepip, 100'e yakın dükkân sahibi ve 2 dernek başkanı ile görüşüp sonunda 15 satırdan oluşan bir haber yazabilmiştim. Başlığı şuydu: Sitelerde 700 mobilyacı kepenk kapattı. Sözün özü, ben olsam halktan özür diler ve üniversiteme geri dönerdim.

IMF ile ilişkilerde kimsenin 'ulusal çıkar' diye birşey düşündüğü yok. 'IMF'den birkaç dilim kredi gelsin, onun yaktığı yeşil ışıkla birkaç milyar dolar kredi toplarız, günümüzü gün yaparız' düşüncesi yaygın. Türkiye'de geçen Ağustos'tan itibaren enflasyon-kur makasının kapanmayacağı anlaşıldığında, Carlo Cottarelli'ye fırça atıp ABD'ye gönderdik. Oysa Cottarelli'yi biz 2001 yılı hedefleri için çağırmıştık. Bir bakan izne çıktı. Başbakan Cumhurbaşkanı ile kavgalıydı, milletvekilleri de Akdeniz'deki turistik tesislerde sırt kızartıyordu. Cottarelli ABD'ye gitti ve amirlerine 'Stand by'ın üçüncü dilimini sakın vermeyin' diye rapor yazdı. Kimse tınmadı. 

Diyorum ya, kimsenin IMF ile 'ulusal çıkar' bazında ilişki kurduğu yok. Kimisi IMF'ye ilişkin bilgi kırıntılarını anlatarak cebini doldurdu, kimisi de herşeyi toz pembe göstererek topluma sahte cennet yaşattı. 'Faizler düşüyor araba ev alın, hem de döviz kredisiyle...' dedi.

Sonuçta olan oldu biten bitti. IMF'nin bizim istediğimiz kadar dost, istemediğimiz kadar düşman olacağını nedense bir türlü analiz edemedik. IMF'yi düşünce sistemi içinde 'olduğu kadar' görebilen bir uzmana yani Kemal Derviş'e işler terk edildi. Bakalım Derviş 'Ekonomi daha kötüye gider de bir seçim sırasında baraj-altı kalırız' diye düşünen partilerin, daha doğrusu parti liderlerinin henüz ufukta bile görünmeyen siyasi desteği ile nereye kadar gidebilecek?

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 12 Mart 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder