4 Mayıs 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KRİTİK 6 AY VE SEÇİM

Cahit UYANIK 

Türkiye'nin önümüzdeki 6 ayına şöyle bir göz atalım. Haziran'da AB'nin Sevilla Zirvesi var. Gündem, AB'nin yeni genişleme dalgasında alınan mesafe olacak. Sürpriz konu ise AB'ye yönelik olarak gittikçe yoğunlaşan insan kaçakçılığı. Bu noktada Türkiye'ye bazı baskılar gelebilir. Türkiye'nin şimdiden gardını alıp "Ne yardım ediyorsunuz da, ne istiyorsunuz?" demeyi kafasına koyması gerek. 

Avrupa yıllardır akılcı bir göçmen politikası izlemek yerine, her slogan atanı özgürlük savaşçısı sanıp sınırlarına kabul etmenin diyetini ödemeye başladı. Bu diyet, bize fatura edilmemeli. Aynı günlerde Kıbrıs Sorunu için biçilen vadenin son günleri dolacak. Dünyanın büyük patronları tarafların toprak paylaşımı, egemenlik hakları gibi temel konularda uzlaşmasını bekliyor.

Temmuz'da IMF ve Dünya Bankası başkanlarının yanı sıra belli başlı çok uluslu şirketlerin en üst düzey yöneticilerinin katılacağı Yatırımcı Konseyi toplanacak. O zamana kadar Yabancı Sermaye Kanununun çıkması gerek. Türkiye'nin önümüzdeki 2 yılda daha kritik hale gelecek olan dış kaynak girişini sağlam yollara bağlama arayışında ilk büyük adımını dikkatli atması zorunlu. Temmuz'da Meclis'in kapalı olması siyasi tansiyonu düşüreceği için, ülkede göreceli bir huzur ve sükun ortamı yaratılmalı.

Sonbaharda ise yılbaşında başlatılan görüşmelerin ilk meyvelerini toplamak için ABD'ye gidilecek. Ortak Ekonomik Komisyon toplantılarının ikincisinde, aylardır üzerinde çalışılan konular ele alınacak. Umut bağlanan Nitelikli Sanayi Bölgeleri (NSB) ile Genelleştirilmiş Tercihler Sisteminin bir an önce beklenen ivmeyi sağlamaya başlaması gerek.

Yine sonbahar aylarında AB'nin İlerleme Raporu yayımlanacak. Rapor, yılın sonundaki Kopenhag Zirvesine temel oluşturacak. Türkiye'nin gözünü dikip beklemesi gereken iki gelişme ise Haziran ayı ortasındaki Fransa ve Eylül ayındaki Almanya seçimleri... Eğer Avrupa'daki sağ rüzgar büyürse Kopenhag Zirvesi aleyhimize dönebilir. Türkiye'nin tam üye adaylığının seçimlerde esen sol rüzgarın ardından tanındığını unutmamalıyız. 

Türkiye önümüzdeki 6 ayın hemen hemen her gününü birbirinden önemli gelişmelerin odağında bulunarak geçirecek. Bu ortamda seçime kalkışmak tıpkı bir maceraya atılmak gibi olabilir. Birçok kritik gelişmenin vuzuha ereceği ayların sükunetle geçirilmesinde fayda var. 

Nasıl olsa hesaplaşmak için koskoca bir 2003 yılı hepimizi bekliyor olacak, aceleye ne hacet? Mart-2003'ten itibaren ne zaman istenirse seçim yapılabilir, ta ki 2003-Aralık ayına kadar... En azından hükümet ortaklarının seçim tartışmalarını bir süreliğine unutmasında ülkenin geleceği açısından fayda var.

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 27 Mayıs 2002 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder