6 Mayıs 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 512 MİLYON 120 BİN TL

Cahit UYANIK 

Geçen Cumartesi günü Türkiye'de sıra dışı bir olay yaşandı. Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürü Sermet Ünal, 50 bin dolar (Yaklaşık 27,5 milyar TL) rüşvet alırken polis tarafından yakalandı. Sanığın evinde yapılan aramada ise 25 bin dolarlık (Yaklaşık 14 milyar TL) bir rüşvet çeki daha bulundu.

Bu olay neden sıra dışı idi? Çünkü bu kadar yüksek düzeyde bir memurun rüşvet alırken yakalanması pek görülür bir şey değildi. Rüşvet suçu alanı da vereni de mahkemeye düşürdüğü için genelde 'intikam' duygusu sonrasında ortaya çıkıyordu. 'Alan memnun veren memnun' olduğunda bu suçu ortaya çıkarmak pek mümkün değildi. 

Bu olay, Türkiye'de sık sık sözü edilen rüşvet tarifesi ve bu tarifeden yararlanma isteğinin devletin birinci dereceden memurlarına kadar sirayet ettiğini somut şekilde gözler önüne serdi. Yıllar önce rüşvetin teorisi üzerine okuduğum bir kitapta aynen şu cümle yer alıyordu: 

"Rüşvetin bir iyi bir kötü yanı vardır. Kötü yanı ahlaki çürümenin belirtisi olmasıdır. İyi yanı ise rüşvet alınan olayın düzeltilmesi için somut verilerden yola çıkarak diğer yöneticilere bir fırsat tanımasıdır. Rüşvet olan yerde devletin işlemeyen çarkları kolayca tespit edilebilir. Etkili önlemler alınabilir."

Bu analizden yola çıkarsak son olaydan nasıl bir ders almalıyız? Herşeyden önce devletin, bu genel müdüre reva gördüğü maaşa göz atalım. Maliye Bakanlığının son ilan ettiği verilere ve yüzde 15 zamlı maaşa göre; genel müdür aylığı 512 milyon 120 bin TL. Genel müdürler, Aralık ayında ise 444 milyon 904 bin TL maaş alıyormuş. Lojmanı, makam arabası ve diğer ufak tefek avantajlarıyla bu maaşın 1 milyara bile çıkmayacağını kolayca garanti edebiliriz. Devletin, bir uçağın fiyatının milyonlarca dolar olduğu sivil havacılık konusunu takip ettiği kurumun başındaki kişinin maaşı yalnızca ve yalnızca 900 dolar.

Bu maaş rezaleti tablosunu daha genişletebiliriz. Sivil Havacılık Genel Müdürü özelinde yaşanan bu sert ve acımasız tablo, ne yazık ki devlette çok yaygındır. Her devlet memuru elbette rüşvet yemiyor. Ama özellikle aķçeli görevlerde rüşvetsiz çalışan memurlara 'aptal, geri zekalı, vatan kurtaran şaban' gözüyle bakıldığı bir gerçek. Devletin düşük maaşlı ancak yüksek düzeyli makamları, ekonomik kurtuluş ve refaha açılan bir kapıya dönüşmüş durumda. Her milletvekilinin önünde yüksek düzeyli bir göreve atanmak için yapılan başvurular dağ gibi yığılmış halde...

Bu kişiler acaba maaşlarındaki 30-40 milyon liralık artış yüzü suyu hürmetine  mi yüksek düzeyli bir makama atanmak için yoğun çaba sarf ediyorlar? Elbette ki hayır. Lafı hiç eğip bükmeye gerek yok: Bu makamlar, aynı zamanda rüşvete açılan birer kapıya dönüşmüş durumda. Devlet, bu makamları resmen insanların sütüne terk etmiş gibidir. Devletin acilen bir personel ve üst düzey yönetici reformu yapması kaçınılmazdır. 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 24 Ocak 2000 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder