Cahit UYANIK
Geçen hafta sonunda Ankara'da en fazla tartışılan konu TÜSİAD'ın Irak'a asker gönderilmesi konusunda yaptığı çarktı. Daha Ocak-Şubat aylarında çiçeği burnundaki ve emanet başbakana sahip hükümete "Irak'a asker göndermezsek fena olur ha!" diye göz dağı veren TÜSİAD'a ne olmuştu böyle?
Üstelik bu açıklama öğleden sonra saatlerinde Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı olduğu biline biline yapılmıştı. Yoksa bu açıklama kendi içinde fikir ayrılıklarına sahip olan MGK üyelerinin bazılarına verilmeye başlanan bir destek miydi? Hal öyle ise bu MGK üyeleri kimlerdi? Ya da TÜSİAD 2003-Ocak ayı konjonktüründe 200 yıllık Avrupalılaşma hedefimizi bir kenara koyup "Biz işimize bakalım yahu... AB filan hikaye, şimdi para Irak'ta..." mı demişti? Geçen hafta sonundaysa TÜSİAD, savaş bitip Türkiye para kazanmaya başlayınca 'barışın da ciddi bir kazanç yolu olabileceğini' mi anlamıştı ve çark etmişti?
Bu spekülasyonları bitirmek ve tavır değişikliğine ilişkin açıklama yapmak TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın boynunun borcudur. Şimdi olmazsa yarın, yarın olmazsa Ocak-2004'teki Genel Kurul'da bu açıklamayı duymak isteyeceğiz. Yıllarını 'Dün dündür, bugün bugündür' felsefesinin acımasızlığina feda etmiş bir kuşak olarak benzeri şeyleri yaşamak istemeyiz doğrusu...
Sahiden Türkiye'de neler oluyor? Neden başta hükümet, TSK, sivil toplum örgütleri olmak üzere herkesin kafası karışık? Irak Meselesi konusunda tutarlı bir tavır takınan kimse yok mu? Elbette var. Bunların başında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer geliyor. ABD Başkanı George Bush'a bile 'uluslararası meşruiyet zemini'ni hatırlatabilen Sezer'in elindeki ölçüt ise basit: Hukuk.
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi hukukçularından biri olan Sezer, son 7-8 yılda girişilen benzeri operasyonların ortak başarı şartının 'hukuksal meşruiyet' olduğunu çok iyi anlamış ve tespit etmiş görünüyor. Bu zemin ki 1990 sonrası dünyanın önüne konulan globalizm ideolojisinin saldırganlaşmaması için geliştirilmiş en önemli araçtır. Meşruiyet Bosna'da, Kosova'da, Afganistan'da işe yaradı. Ancak Irak'ta ise işe yaramadı değil, umursanmadı.
Elbette Sezer bu tavır ve düşüncelerinde yalnız da değil. Toplumda pek çok etkili kişi ve kurum benzer düşünceleri taşıyor. Ancak 'generalden daha çok general' olan medyadaki bazı yanlış düşünceliler tarafından görmezden geliniyorlar. Sezer ise aklı selim sahibi bu kişi ve kurumların düşüncelerine tercüman oluyor. Eh tabi ses çok yüksek bir makamdan gelince duymamak veya duyurmamak mümkün olmuyor.
İşte TÜSİAD son tavır değişikliği ile Sezer ve onun gibi düşünenlerin safına geçti. Bu saf ki ABD yerine AB, fırsatçılık yerine hukuk, duygu yerine aklın egemen olduğu bir yerdir. Hoş geldin TÜSİAD, inşallah bir daha çark etmezsin.
(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde 22 Eylül 2003 tarihinde yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder