24 Kasım 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / 'BEYAZ KUMAŞ' İHTİYACI

Cahit UYANIK 

Beyaz renk genellikle saflık, temizlik ve dürüstlüğü temsil eder. İnsan oğlu doğduğunda bembeyaz zıbınlara sarılıp ana kucağına verilir. Hastalandığımızda  beyaz giysileri içindeki doktor ve hemşireler ile beyaz duvarları arasında hastanelerde şifa ararız. İslamiyette insanın öbür dünyaya götürebileceği tek mal-mülk de beyaz renkli birkaç metrelik kefen parçasıdır. İnsan oğlu bu büyük hesaplaşma noktasına, dünyada ilk karşılaştığı nesnenin rengiyle aynı bir başka nesne ile yolculuk eder. 

Hafta sonunda 'Beyaz Enerji Operasyonu' çerçevesinde bir politikacı eskisi ile bazı bürokratlar ve bir iş adamının jandarma tarafından göz altına alındığı haberini duyduğumda aklıma beyaz renkle ilgili bu düşünceler üşüştü. Gözaltına alınanların suçlu olup olmadığı yürütülecek soruşturma ve açılacak dava sonucunda belli olacak. Ama kesin olan şu ki ülkemiz ve toplumumuzda 'beyazlık ihtiyacı' giderek artıyor.

Daha önce de bu köşede dile getirmiştim: Bu ülkede yolsuzluk sadece özel bankalarda, gümrüklerde ve Maliye'de yaşanmıyor. Devletin her yıl düzenlediği 40-60 bin adet alım-satım ihalesinin çok büyük bölümü hileli... Okulların yaptığı ihalelerde kantin mafyası, devlet dairelerinin tümünde temizlik şirketleri mafyası, hastane malzemesi alımlarında medikalciler mafyası, sosyal güvenlik kurumları ilaç alımlarında ilaç kupürü mafyası, yargıda para karşılığı karar çıkartma mafyası, kamuya akaryakıt alımlarında yakıt mafyası, hastane otoparklarında otopark mafyası, okul kitaplarında kitap mafyası var.

Bu listeyi daha fazla uzatabiliriz. Ancak mafyaların hepsinin ortak özelliği şu: Bunların devlet içinde bürokratlar, zaman zaman siyasetçilere kadar uzanan elleri kolları var. İlişki bazen siyasi partilerin il ve ilçe başkanları aracılığıyla kuruluyor. 

Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan'ın Ankara-Etlik'teki bir SSK arazisinin etrafını tel örgüyle çevirebilmek için yaşadığı macerayı geçen hafta okuduk. Araziye çöreklenmiş koyun tacirleri bile Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'a ulaşıp 'tavassut' istemiş. Buna ancak 'Koyun tacirleri nire, Mesut Yılmaz nire?' diye tepki verebiliyorum sadece...

Yine geçen hafta DİSK Eski Genel Başkanı ve DSP İstanbul Milletvekili Rıdvan Budak'ın dolaylı da olsa bir uyuşturucu kaçakçısı ile ilişkisi ortaya dökülüp saçıldı. Budak kendini "Ben onu doğrudan tanımam. Falanca sendikacı arkadaşımın filanca arkadaşı aracılığıyla benimle ilişki kurmuşlar" dese de pek inandırıcı olamadı. Uzun yıllar Meclis Başkan Vekilliği görevini yürüten Kamer Genç de "Urfi ile sadece saunada birkaç kez yan yana düşmüştük" dese de kendini kurtaramadı. Genç, mafya şefinin otomobilindeki kazada ölen bir başka Meclis Başkan Vekili ile halef-selefti ve söylediğine pek şaşırmadık; çünkü böyle şeyleri kanıksamaya başlamıştık. 

Lafı fazla uzatmayalım; insanın en son ne zaman 'beyaz kumaş'a ihtiyacı olacağını Allah bilir ama siyaset ve kanunun sağlayacağı toplumsal beyazlık ihtiyacı artık dayanılmaz boyutlarda... Ne dersiniz, sizce de öyle değil mi? 

(Bu yazı Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde  08 Ocak 2001 tarihinde yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder