10 Ocak 2015 Cumartesi

KIBRIS'TA EKONOMİK MÜZAKERELERE DİKKAT

Cahit UYANIK

Kıbrıs'ta ilk aşama bitti. Bu hafta sonuna doğru iki kesim arasındaki pazarlıklar başlayacak ve yaklaşık 1 ay sürecek. Bu süreçte iki toplumun Annan Planı çerçevesinde bir arada nasıl yaşayacağının ayrıntıları ortaya konulacak. Bu amaçla oluşturulacak komitelerden birisinin de ekonomiyle ilgili görev yapacağı belirtiliyor. Kıbrıs'ta ortaya konulan çözümün zamana karşı dayanıklılığını belirleyecek en önemli unsurlardan birisi ekonomi. Çünkü ekonomik ilişkiler iki toplum arasındaki çatışmaları törpüleyip, gelecek nesillerin birbirine daha güvenle bakmasını sağlayabilir.

(Tıklayınız) KIBRIS'A "BİLİNÇSİZ GÖÇ" ÖNLENMELİ - ANNAN PLANI REFERANDUMUNUN ARDINDAN...

Lefkoşa'da başlayacak görüşmelerde Avrupa Birliği'nin (AB) teknik desteğinin alınması ise Rumlar'dan çok bizim lehimize. Çünkü Rum Kesimi, tam üyelik için verilen 1 Mayıs tarihinden de anlaşılacağı gibi, hemen hemen her yönüyle AB'ye hazır. Oysa Türk tarafı için bunu söylemek ne mümkün... Müktesebat uyumunun yanı sıra ekonomik destekler açısından da Türk tarafı kupkuru. Sırf müktesebat uyumunun boyutlarını araştırmak için milyonlarca euro gerekebilir. Bir de ekonomik boyut, "Annan Planı'nın yumuşak karnı" olarak değerlendiriliyor. New York'taki müzakerelerden çıkan sonuca göre Annan Planı, AB Müktesabatı içine monte edilecek. Yani bu planın uygulaması aslında AB içerisinde olacak.

Plan uygulanırken, özellikle Türk tarafının alabileceği ekonomik yardım ve desteklerin teker teker ifade edilmesi zorunlu görünüyor. Aksi taktirde Rum Kesimindeki o büyük ve AB'ye girdikten sonra AB Bütçesinden alacağı destekle daha büyüyecek yapı, hayli ufak kalan bir ekonomiyi kolayca içine çekip emebilir. Bu sebeple Türk tarafının AB makamları nezdinde Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti içinde ama farklı ve desteğe ihtiyaç duyan bir bölge olarak tanımlanması gerekiyor. Eğer Türk tarafı için bu ayrım yapılmazsa, çok uzun zamandır ambargo ile tecrit edilmiş Türk tarafı sudan çıkmış balığa dönebilir. 

Yapılan hesaplamalar, Türk tarafının ayrı bir bölge halinde tanımlanması durumunda yıllık 200 milyon euro düzeyinde bir desteği alabileceğini göstermişti. Bilinçli yatırımlarda kullanıldığı taktirde bu yardım, 5 - 6 yıl içinde Türk tarafındaki temel ekonomik meseleleri kolayca çözebilir.

Kıbrıs Rum Kesimi, AB ile yakın ilişkilere girdikten sonra tarım ve sanayi ağırlıklı bir yapıdan bankacılık, turizm ve hizmetler ağırlıklı bir yapıya doğru yönelmeye başlamıştı. Türk tarafının da sanırım, AB içindeki geleceğini bu alanlarda aramasında fayda var. Özellikle Türk tarafındaki el değmemiş koylar ve temiz doğa Türk ve diğer AB üyesi ülkelerin turizm yatırımlarını kolayca buraya çekebilir.

(Bu haber, Finansal Forum Gazetesinin 16.02.2004 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder