Cahit UYANIK
Kıbrıs'ta ilk aşama
bitti. Bu hafta sonuna doğru iki kesim arasındaki pazarlıklar başlayacak ve
yaklaşık 1 ay sürecek. Bu süreçte iki toplumun Annan Planı çerçevesinde
bir arada nasıl yaşayacağının ayrıntıları ortaya konulacak. Bu amaçla
oluşturulacak komitelerden birisinin de ekonomiyle ilgili görev yapacağı
belirtiliyor. Kıbrıs'ta ortaya konulan çözümün zamana karşı dayanıklılığını
belirleyecek en önemli unsurlardan birisi ekonomi. Çünkü ekonomik ilişkiler iki
toplum arasındaki çatışmaları törpüleyip, gelecek nesillerin birbirine daha
güvenle bakmasını sağlayabilir.
(Tıklayınız) KIBRIS'A "BİLİNÇSİZ GÖÇ" ÖNLENMELİ - ANNAN PLANI REFERANDUMUNUN ARDINDAN...
(Tıklayınız) KIBRIS'A "BİLİNÇSİZ GÖÇ" ÖNLENMELİ - ANNAN PLANI REFERANDUMUNUN ARDINDAN...
Lefkoşa'da başlayacak
görüşmelerde Avrupa Birliği'nin (AB) teknik desteğinin alınması ise Rumlar'dan
çok bizim lehimize. Çünkü Rum Kesimi, tam üyelik için verilen 1 Mayıs
tarihinden de anlaşılacağı gibi, hemen hemen her yönüyle AB'ye hazır. Oysa Türk
tarafı için bunu söylemek ne mümkün... Müktesebat uyumunun yanı sıra ekonomik
destekler açısından da Türk tarafı kupkuru. Sırf müktesebat uyumunun
boyutlarını araştırmak için milyonlarca euro gerekebilir. Bir de ekonomik
boyut, "Annan Planı'nın yumuşak karnı" olarak değerlendiriliyor. New York'taki
müzakerelerden çıkan sonuca göre Annan Planı, AB Müktesabatı içine monte
edilecek. Yani bu planın uygulaması aslında AB içerisinde olacak.
Plan uygulanırken,
özellikle Türk tarafının alabileceği ekonomik yardım ve desteklerin teker teker
ifade edilmesi zorunlu görünüyor. Aksi taktirde Rum Kesimindeki o büyük ve
AB'ye girdikten sonra AB Bütçesinden alacağı destekle daha büyüyecek yapı,
hayli ufak kalan bir ekonomiyi kolayca içine çekip emebilir. Bu sebeple Türk
tarafının AB makamları nezdinde Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti içinde ama farklı
ve desteğe ihtiyaç duyan bir bölge olarak tanımlanması gerekiyor. Eğer Türk
tarafı için bu ayrım yapılmazsa, çok uzun zamandır ambargo ile tecrit edilmiş
Türk tarafı sudan çıkmış balığa dönebilir.
Yapılan hesaplamalar, Türk tarafının
ayrı bir bölge halinde tanımlanması durumunda yıllık 200 milyon euro düzeyinde
bir desteği alabileceğini göstermişti. Bilinçli yatırımlarda kullanıldığı
taktirde bu yardım, 5 - 6 yıl içinde Türk tarafındaki temel ekonomik meseleleri
kolayca çözebilir.
Kıbrıs Rum Kesimi, AB
ile yakın ilişkilere girdikten sonra tarım ve sanayi ağırlıklı bir yapıdan
bankacılık, turizm ve hizmetler ağırlıklı bir yapıya doğru yönelmeye
başlamıştı. Türk tarafının da sanırım, AB içindeki geleceğini bu alanlarda
aramasında fayda var. Özellikle Türk tarafındaki el değmemiş koylar ve temiz
doğa Türk ve diğer AB üyesi ülkelerin turizm yatırımlarını kolayca buraya
çekebilir.
(Bu haber, Finansal Forum Gazetesinin 16.02.2004 tarihli sayısında
yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder