29 Ocak 2015 Perşembe

DÜNYA NÜFUSU 9 MİLYARA, TÜRKİYE NÜFUSU 100 MİLYON KİŞİYE DOĞRU GİDİYOR

Cahit UYANIK

İçinde yaşadığımız günlerin yoğunluğu zaman zaman bizi geleceği görmekten alıkoyuyor. Hele hele ekonomik kriz dönemlerindeki belirsizlikler, insanları iyice 'miyopi'ye itiyor. Yani önümüzdeki birkaç haftadan daha ötesini göremez oluyoruz. Oysa geriye doğru dönüp baktığımızda, içinde yaşadığımız sorunların çoğunlukla geçmişte dile getirildiğini, yaklaşmakta olan büyük  tehlikelere dikkat çekildiğini anlayabiliyoruz. O tehlike anı gelip çattığında ise uzun vadeli düşünüp önlem alanlar, gününü gün edip önlem almayanlara göre nispi bir üstünlük sağlayabiliyor. İnsanlığın son yüzyılda uğraştığı en önemli sorunlardan birisi ise hızlı nüfus artışı. Hızlı nüfus artışı beraberinde ekonomiyi baskı altına alması, beslenme sorunları yaratması, güvenlik sorununun açığa çıkmasına sebep olması, yetersiz sağlık ve eğitim hizmetleri meselesiyle uğraşılması, işsizlik artışı, kentleşme ve yerleşme sorunlarının baş göstermesi, insanları iç ve dış göçe zorlaması gibi alanlarda çözümü kolay olmayan sorunlar doğuruyor. Halen içinde geçtiğimiz dönemde yaşadığımız bu sorunlar, önümüzdeki 40 yılın sonunda iyice tavana vurabilir. Şu anda bile çözmekte aciz kalınan hızlı nüfus artışıyla ilgili sorunlar, iyice içinden çıkılmaz hale dönüşüp, hiç de hesapta olmayan toplumsal sonuçlara yol açabilir.  

Hindistan nüfusta Çin'i sollayacak

Beni bu tespiti yapmaya iten önemli sebeplerden biri geçtiğimiz haftalarda Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun (UNFPA) açıkladığı en yeni veriler ve tahminler oldu. UNFPA'nın tahminlerine göre 2009 yılı nüfusu 6 milyar 829.4 milyon oldu ve neredeyse 7 milyar kişiye dayandı. İşin daha endişe verici yanı dünya nüfusunun 2050 yılında 9 milyar 150 milyonu bulacak olması. UNFPA verilerine göre 2009 yılında nüfusu 1 milyar 198 milyon olan Hindistan, 415.8 milyonluk artışla 1 milyar 613.8 milyonluk nüfusa çıkacak ve şu anda kendisinden 147.8 milyon daha fazla nüfusa sahip Çin'in 196.8 milyon önüne geçecek. Yani Çin'in nüfusu şu anda 1 milyar 345.8 milyon iken, 2050'de 1 milyar 417 milyon kişiye çıkacak. Yani 40 yıl sonra Hindistan, Çin'den daha kalabalık bir ülke haline gelecek. Bu dönemde Pakistan 154.4, Nijerya 134.4, Etiyopya 91, ABD 89.2, Kongo Demokratik Cumhuriyeti 81.5, Çin 71.2 milyon artacak. Gördüğünüz gibi önümüzdeki 40 yılda birçok ülkenin içinden adeta nüfus açısından yeni bir ülke daha çıkacak. 2050 yılında nüfusu 50 milyonu geçen ülke sayısı 36 olacak.

Türkiye, Almanya'dan 27 milyon
kişi daha kalabalık olacak

Peki Türkiye ne olacak? Türkiye nüfusu ise 74.8 milyondan 22.6 milyonluk artışla 97.4 milyona  yükselecek. Yani Türkiye'nin nüfusu orta boy bir devlet kadar artış gösterecek. Halen Türkiye nüfusundan az bir nüfusa sahip olan Kongo Demokratik  Cumhuriyeti nüfusta Türkiyeyi geçerken, Almanya ise Türkiye'den geride kalacak. Bu dönemde büyük nüfuslu ülkelerden Japonya'da 25.5, Rusya'da 24.8 ve Almanya'da 11.7 milyonluk nüfus azalması olacak. Almanya'nın nüfusu 82.2 milyondan 70.5 milyon kişiye inecek. ABD, 89.2 milyonla gelişmiş ülkeler içindeki en yüksek nüfus artışlarından birini gerçekleştirerek nüfusunu 314.7 milyondan 403.9 milyona yükseltecek ve üçüncülükteki yerini koruyacak. Halen altıncı sırada yer alan Pakistan 335.2 milyonluk nüfusla dördüncü sıraya yükselirken, dördüncü sıradaki Endonezya altıncı olacak. 2009 itibariyle 154.7 milyon nüfuslu Nijerya ise 2050'de 289.1 milyonluk nüfusuyla dünyada 5. büyük ülke olacak. Şu anda 17'inci sırada yer alan Türkiye 22.6 milyonluk nüfus artışıyla Almanyayı geride bırakacak, ancak Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile Tanzanya'ya geçilmekten kurtulamayacak ve 18'inci sıraya inecek.

Halen 6.8 milyar düzeyinde bulunan dünya nüfusunun 1 milyar 233.3 milyonu gelişmiş ülkelerde, 5 milyar 596.1 milyonu az gelişmiş ülkelerde (bunun 835,5  milyonu da en az gelişmiş ülkelerde) yaşıyor. 2050 projeksiyonunda da 9 milyar 150 milyon olacağı tahmin edilen dünya nüfusunun 1 milyar 275.2 milyonunun gelişmiş ülkelerde, 7 milyar 875 milyonunun  az gelişmiş ülkelerde (bunun 1 milyar 672.4 milyonu en az gelişmiş ülkelerde) olacağı öngörülüyor. Bu yıl en az gelişmiş kıta olan Afrika'nın nüfusu 1 milyarı aşacak. 2009 itibariyle dünya nüfusunun 1 milyar 9.9 milyonluk kısmının yaşadığı Afrika'da, 2050 yılına gelindiğinde nüfus 1 milyar 998.5 milyona ulaşacak. Bu dönemde Arap ülkelerinin nüfusu 352.2 milyondan 598.2 milyona çıkacak. Asya'nın nüfusu 4 milyar 121.1 milyondan 5 milyar 231.5 milyona yükselecek. 'Yaşlı kıta' olarak bilinen Avrupa'nın  nüfusu da azalacak ve 732.2 milyondan 691.1 milyona gerileyecek. Söz konusu dönemde Latin Amerika ve Karayipler'in nüfusu 582.4 milyondan 729.2 milyona, Kuzey Amerika'nın nüfusu da 348.4 milyondan 448.5 milyona  yükselecek. Okyanusya'da ise nüfus 35,4 milyondan 51,3 milyona çıkacak.
2005-2010 döneminde nüfus artış hızı ve şehirleşme oranı değerlendirildiğinde ise nüfusun daha az gelişmiş ülkelerde daha hızlı arttığı bir kez daha görülüyor. BM Nüfus Fonuna göre nüfus artış hızı bu dönemde dünya toplamında yüzde 1.2, çok gelişmiş ülkelerde yüzde 0.3, az gelişmiş ülkelerde yüzde 1.4 ve daha az gelişmiş ülkelerde yüzde 2.3 olacak. 2009 itibariyle şehirleşme oranı dünya genelinde yüzde 50, çok gelişmiş  ülkelerde yüzde 75, az gelişmiş ülkelerde yüzde 45 ve en az gelişmiş ülkelerde yüzde 29 düzeyinde bulunuyor. Şehirleşme oranı kıtalara göre değerlendirildiğinde de bu oran Afrika'da yüzde 40, Arap ülkelerinde yüzde 56, Asya'da yüzde 42, Avrupa'da yüzde 72, Latin  Amerika ve Karayiplerde yüzde 79, Kuzey Amerika'da yüzde 82 ve Okyanusya'da  yüzde 71 olarak hesaplanıyor. 2005-2010 döneminde kıtalara göre nüfus artış hızına bakıldığında da en  yüksek nüfus artış hızının yüzde 2.3 ile Afrika'da, en düşük nüfus artış hızının  ise yüzde 0.1 ile Avrupa'da olduğu görülüyor. Söz konusu dönem için nüfus artış hızı Arap ülkelerinde yüzde 2.1,  Asya'da, Latin Amerika ve Karayiplerde yüzde 1.1, Kuzey Amerika'da yüzde 1 ve Okyanusya'da yüzde 1.3 olarak belirtiliyor.
      
Fona göre bu yıl itibariyle kadın başına çocuk sayısı dünya ortalaması 2.54 olacak. Bu oran çok gelişmiş ülkelerde 1.64, az gelişmiş ülkelerde 2.70 ve daha az gelişmiş ülkelerde ise 4.29. Kadın başına çocuk sayısı kıtalara göre değerlendirildiğinde de Afrika ön plana çıkıyor. Bu oran Afrika'da 4.52 düzeyinde bulunuyor. Kadın başına çocuk sayısı Arap ülkelerinde 3.30, Asya'da 2.32, Avrupa'da 1.51, Latin Amerika ve Karayipler'de 2.21, Kuzey Amerika'da 2.03 ve Okyanusya'da  da 2.43 seviyesinde.

Kadın olmak daha da zorlaşacak

BM Nüfus Fonu'nun (UNFPA) raporunun ana başlık konusu ise “Değişen Dünyayla Yüzleşme: Kadınlar, Nüfus ve İklim” olarak seçildi. Raporda iklim değişikliği sürecinin kadınlar üzerinde daha fazla etkili olacağına vurgu yapıldı. Bunun temelinde kadınların tarımsal iş gücünün çoğunluğunu oluşturması ve gelir getirici fırsatlara daha az erişmelerinin rol oynadığı belirtilerek, tartışmalarda beşeri ve toplumsal cinsiyet boyutlarının da dikkate alınması gerektiği belirtildi. Raporda, insanlığın bilinen tarihi boyunca iklimin değişim gösterdiği ancak önümüzdeki yüzyılda gerçekleşmesi muhtemel ölçüde bir değişikliğin asla  ortaya çıkmadığı belirtildi. Raporda iklim değişikliğinin insanlar üzerindeki etkisinin de karmaşık  olduğu ifade edilerek, göç hareketlerine yol açtığı, geçim yollarını yok ettiği,  ekonomileri bozduğu, kalkınmayı zayıflattığı ve cinsiyetler arasındaki  eşitsizlikleri daha da kötüleştirdiği anlatıldı. Kadınların ev idare ettiği ve aile üyelerinin bakımı sorumluluğunu aldığı  hatırlatılan raporda, bu durumun genellikle hareket kabiliyetlerini sınırladığı  ve aniden baş gösteren havaya bağlı felaketler karşısında savunmasızlıklarını  artırdığı kaydedildi.

İklim değişikliğinin getireceği zorluklar

İklim değişikliğinin, elde edilen kalkınma kazanımlarını geri çevirme  potansiyeline de sahip olduğu ifade edilen raporda, “Söz konusu gerilemelerin  iklime bağlı su kıtlığından, kuvvetli fırtınalardan, sulu tarım için buzullardaki  erime suyunun kaybından, kullanıma amade gıda miktarlarındaki değişimden ve olası  sağlık krizlerinden kaynaklanması muhtemeldir” denildi. Rapora göre, değişen iklim şartları neticesinde sele maruz kalmış, kurak ya da yaşanması zor ortamların terk edilmesiyle büyük ölçekli nüfus hareketlerinin yoğunlaşması muhtemel görünüyor. Raporda, sorunun büyük bölümünün sanayileşmiş dünya tarafından  yaratıldığı, ancak soruna adapte olma noktasında en büyük zorlukla yüzleşecek  olanların dünyanın yoksulları olduğuna işaret edildi. Raporda, hükümetlerin zaten zorluklarla dolu olan kalkınma hamleleri,  yoksulluğu azaltma çabaları, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi sağlama ve  toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirme faaliyetlerinin üzerine iklim  değişikliğinin getirebileceği baskı kaynaklarına karşı erken davranarak gerekli  hazırlıkları yapmaları gerektiği ifade edildi.
(Bu yazı, Türk Standardları Enstitüsü-TSE'nin yayın organı Standard Dergisinin Ocak-2010 tarihli sayısında yayınlanmıştır) 

TÜRKİYE, SUYUNU HOR KULLANIYOR VE KİRLETTİĞİ SUYU ARITMIYOR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder