27 Ocak 2015 Salı

TÜRKİYE'DE EKONOMİK KRİZ DÖVİZ CEPHESİNDEN BAŞLAR




Cahit UYANIK

Son haftaların en çok ilgi çeken ekonomik tartışma konusu şu: Ekonomi adı konulmamış bir krize mi girdi? İnsanlar işsizlikten, firmalar iş yapamamaktan, devlet vergi toplayamamaktan şikayetçi. Türkiye, yoksa daha önce hiç görmediği biçimde sessiz bir kriz mi yaşıyor, yoksa bu 'fırtına öncesi sessizlik' gibi, büyük bir ekonomik krizin ön işaretleri mi?

Bu soruya doğru cevap vermek için bir ekonomik krizin nasıl başladığını hatırlamak gerek. Türkiye gibi iç pazardaki tüketicilerin satın alma gücü düşük, dış pazarlara ise 'önce ithal et, malı işleyip ihraç et' şeklinde bir formülle açılmış ülkelerde döviz kuru ve döviz dengesi çok önemli. Döviz kanadında yaşanan bir olumsuz gelişme, iç piyasa fiyatlarını yükseltirken insanların satın alma gücünü azaltıyor, işletmelerin küçülmesine sebep oluyor. Yükselen kur, devalüasyon etkisiyle dış piyasalara açılmada ihracatçılara nispi bir rahatlama getiriyor. Ancak kura dayalı rekabet gücü artışının, bir süre sonra etkisi azalıyor. 

Döviz kuru ve döviz dengesinin bakılacağı göstergeler belli: Cari açık, Merkez Bankasının döviz politikası ve döviz rezervleri, bankalardaki döviz mevduatları, Türkiye'ye yönelik sıcak para akımları. Eskiden bankaların döviz açıklarını gösteren denge de önemliydi. Ama bankacılık reformu sonrasında bu konu zapturapt altına alındı. Dövizi etkileyecek unsurlara, 2001'den sonra özel sektörün döviz borçluluğu eklendi. "Ekonomi krize girdi mi, girecek mi, girer mi?" diye soranlara döviz kanadını dikkatle izlemelerini tavsiye ediyorum. Hele ki dış dünyada da döviz konusunda, özellikle dolar-euro dengeleri konusunda birçok belirsizlik ve karmaşık beklentiler varsa... Özellikle euro'nun değer kaybetmeye başlaması gelirlerini euro, masraflarını dolar cinsinden yapan ihracatçılar için iyi değil. 

Cari açığı hedeflenen 38-39 milyar dolardan 45-49 milyar dolara kadar yükseltme potansiyeline sahip enerji fiyat artışları; Merkez Bankasının bize benzeyen bazı ülkelere göre daha az döviz rezervine sahip olması nedeniyle müdahale kapasitesinin azlığı; MB'nin ekonomik büyüme hızının azalmasını durdurmak için faiz indirimi baskısı altında kalması sonucu sıcak para akımlarının azalması; döviz borcunu ödeyemeyen birkaç büyük özel sektör borçlusunun piyasadan çekilmesi (açık deyimle, iflas etmesi) dövizin havasını bozabilir. Ancak Türkiye'nin bu konuda subap mekanizmaları da var. Bankaların açık pozisyon sorununun olmaması, yine bankaların sendikasyon kredileri yükü nedeniyle TL cinsinden zarar yazmamak için dövizde spekülasyona pek yüz vermemeleri en önemli unsurlar. Türkiye'deki döviz piyasasının iki büyük oyuncusu var: Bankalar ve yabancılar. Yabancıların, zaman zaman yüklü döviz alımına girmeleri kuru yükseltiyor. Ancak kur aniden yükselirse, yastık altı dövizlerin serbest piyasaya çıkmasına sebep oluyor ve adı konulmamış bir 'dövize müdahale' rolü görüyor. Merkez Bankası özerkliği nedeniyle Para Politikası Kurulunun, faiz yükselterek dışarıdan içeriye döviz akışını canlandırabilmesi de bir başka olumlu faktör.

Türkiye şu anda büyük dış piyasalardaki ve ekonomilerdeki olumsuzluklar, dünya gıda sektöründeki kabuk değişimi, küresel ısınmanın ekonomik bir gerçeklik olarak ortaya çıkması gibi etkilerin yanı sıra; içeride de kapatma davasıyla iyice yoğunlaşan siyasi gündem, yaklaşan yerel seçimlerin etkisi altında. Bu faktörler nedeniyle ekonomi, her zamanki performansından daha düşük bir profilde seyretmeye başladı. Herkes önemli kararları beklemeye aldı, büyüme planları yerini mevcudu koruma kaygısına bıraktı. Yılda ortalama yüzde 6 civarında büyümeye alışmış bir ekonomi için, yaşananlar pek alışılmış şeyler değil.

Türkiye, az önce saydığımız bu önemli dış faktörlere ayak uydurmak, kapatma davası ve yerel seçimler öncesi ve sonrasını kazasız-belasız yönetmek zorunda. Bu ortamda döviz ve döviz politikaları (buna bağlı olarak faiz politikası) çok iyi uygulanmalı. Ortam sakinleşmeye başladığında ise bu çalkantılı dönemden az hasarla çıkmanın avantajları, hem içeride hem de dışarıda kullanılmalı.  
(Bu yazı, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşverenler Sendikası-İNTES'in Genç Yöneticiler Grubu'nun yayın organı Genç Yönetici Gazetesinde Mayıs-2008 tarihinde yayınlanmıştır.) 

EKONOMİDEKİ YAVAŞLAMA VE KRİZ KORKUSU HAD SAFHADA; FATURAYI TOPLUM ÜSTLENECEK 2.50'YE DAYANAN DOLAR İÇİN: DOLAR, TELEVOLE YILDIZI MI?

MANDA YUVA YAPMIŞ VATANDAŞIN CEBİNE.50 DOLAR SATIN ALAMAMA MACERAM...
2008 KRİZİNDEN SONRA 'DAHA YERLİ' BİR BANKACILIK BİZİ BEKLİYOR
MB: KAYNAĞI BELİRSİZ DÖVİZ GİRİŞİNDE 5 MİLYAR DOLAR ÇOK DEĞİL
DOLAR YÜKSELDİ, HAZİNE SEVİNDİ...
DÜNYADAKİ KRİZ TÜRKİYE İÇİN 'HENÜZ' FIRSAT YARATMAZ
MB: KAYNAĞI BELİRSİZ DÖVİZ GİRİŞİNDE 5 MİLYAR DOLAR ÇOK DEĞİL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder