3 Ocak 2015 Cumartesi

'KIZARTILMIŞ HİNDİ ÜLKESİ'NİN VATANDAŞLARI

Cahit UYANIK


Bugün yine 1999 yılı sonundan beri alıştığımız günlerden birisi. Koştura koştura yapılan, bir kaç güne sıkıştırılan ve amiyane tabirle her birisi 'deve dişi' büyüklüğündeki yasal düzenlemelerin ardından gözümüzü IMF Merkezi'ne dikip bekleme günü. IMF'nin 24 icra direktörü sabah uyanıp, kahvaltılarını yapıp, dişlerini fırçalayıp makam arabalarına atlayıp toplantıya girecekler. Masalarına konulan gündemin ilk maddesi "Turkey" olacak. 

Eğer IMF'nin sekretarya hizmetini verenler bu sözcüğün ilk harfini küçük puntoyla yazarlarsa bunun "hindi" veya "kızartılmış hindi" anlamına geldiğini düşünen direktörler, narin ellerini ceket ceplerine atarak altın uçlu dolma kalemleriyle bu vahim hatayı düzeltecekler. Muhtemelen bugün saat 21.00 sularında Türkiye'nin dış borç hanesi yüzde 10-12 düzeyinde daha kabaracak. 

Aynı saatlerde Türkiye'nin dört bir yanındaki devlet, SSK, üniversite, özel poliklinik, ebe Şükriye Hanım ve Hasan Ağa'nın tarlasındaki ağacın altı marifetiyle doğum yapan analar, dünyaya sıfır günahlı ama binlerce dolar borçlu çocuklar getirecekler. Zavallı demeye içim elvermeyen ama aklı başına geldiğinde "Allahım ne yaptım da beni dünyaya Türkiye üzerinden gönderdin" diye soracak bu şanssız çocukların ne stand by'ın inceliklerinden haberi olacak, ne de libor faizlerinden... IMF'nin kendisi ve daha önce kredi vermiş yabancıların faizlerini garantiye alacak kadar dış borcu Türkiye'ye layık gördüğünü belki de hayatı boyunca hiç öğrenemeyecek. 

"Küreselleşme" diye orada burada kulağına çalınan bir kavramın, allanmış-pullanmış, teorize edilmiş, sopa-havuç ikilemini kendine düstur edinmiş emeklilik fonları, sıcak para akımları,  sermayenin deregülasyonu yoluyla yüzlerce milyar doları Batılı bankalar ve vatandaşların kasasına  aktarmak anlamına geldiğini hiç anlamayacak. IMF'nin ve DB'nin yüksek maaşlı bürokratlarının "Her Türk vatandaşının cebine 300 koymuştuk, şimdi 300 dolar daha koyuyoruz" türünden demeçlerini okurken yüzü kızaracak ve içinden bir öfke dalgası gelip geçecek. Ama tepkisini kime ve asıl göstereceğini bilemeyecek. Yıllarca loş bir fabrikada ya da küçücük bir dükkanda çalışmasına rağmen giderek fakirleştiğini görecek.

Öfkesi iyice kabaracak. Ama karıştığı çoluk-çocuk onu hemen frenleyecek. Milyarlarca doları çalanların peşine düşmeyen devletin, kendisini hastane, ilaç, ucuz halk ekmeği, vergi, yaşıyorum belgesi, emekli maaşı kuyruğunda süründürmesine akıl sır erdiremeyecek. Gün gelip yaşamının son günlerinde de boğazından, üstünden başından, sağlığından keserek milyarlarca lirayı geçen cenaze masrafını karşılamak için bir köşeye dolar veya euro yığmaya çalışacak. Ortalama Amerikan vatandaşına göre "kızartılmış hindi ülkesi"nin bir vatandaşı olarak mezar taşında da şu yazacak: Ruhuna el Fatiha...
(Bu yazı, 04.02.2002 tarihinde Finansal Forum Gazetesinde Başkentten Yansımalar köşesinde yayınlanmıştır.)

EKONOMİ TARİHİ ARAŞTIRMALARININ EKSİKLİĞİ VE IMF İLE AZ BİLİNEN GEÇMİŞİMİZ   

IMF'YE BORCUNU TAMAMEN ÖDEYEN ÜLKELER VE TÜRKİYE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder