3 Mayıs 2015 Pazar

KIBRIS'A "BİLİNÇSİZ GÖÇ" ÖNLENMELİ - ANNAN PLANI REFERANDUMUNUN ARDINDAN...

Cahit UYANIK

Girne'de 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs'a çıkarma yapılan sahile kumarhaneler arasından kıvrıla kıvrıla gidiliyor. Kuzey Kıbrıs'a uygulanan tecritin en açık delili olan kumarhaneler, parıltılı dünyaları altında sönmeye yüz tutmuş hayatlarla beslenerek bir ülkenin ayakta durmasına yardımcı oluyor. Çıkarma Plajına vardığınızda sizi çarşaf gibi bir deniz karşılıyor. Şimdilerde Çıkarma Müzesine dönüştürülen ve eskiden Makarios'un doktoruna ait olduğu söylenen yazlığın bahçesinden Akdeniz'in serin suları öyle mavi görünüyor ki... Sanki 30 yıl önce oralarda yüzlerce şehit bırakılmamış gibi.

(Tıklayınız) KIBRIS'TA EKONOMİK MÜZAKERELERE DİKKAT

Çoğu, telsizlerin yetersizliği nedeniyle birbirine yardıma gidemediği için Rum Ordusunun ateşinde can vermiş Mehmetçikler adına yapılmış muhteşem anıt, 30 yıl önceki kararı birilerinin gözüne gözüne durmadan sokuyor; Daha iyi koşullarda yaşayan insanlar, daha kötü koşullarda yaşayan insanları kurtarmak için canlarını verebilirler. Çünkü rahat bir vicdanla ölmek, sızlayan bir vicdanla yaşamaktan daha yeğdir.  

Kıbrıs'ta cumartesi günü yapılan referandum bundan daha 'hakça ve adil' bir sonuçla bitemezdi. Acaba 30 yıl önce metre metre ölüme yol alan askerler, bugünleri sezmiş miydi? Muharebe meydanlarında kazanılanların müzakere masalarında kaybedildiği bir ülkenin çocukları olarak,  doğru bir davranıştan yanlış bir sonuç çıkarılacağı korkusu yaşıyorlar mıydı? Adil ve hakça çözüme, önlerine katıp kovalamak zorunda kaldıkları Rumlar'ın 'hayır' demesiyle ulaşılacağını kestirebilirler miydi? Bilinmez.

Doğru ile yanlışın birbirine karıştığı müzakere ve referandum süreci, herkes için kayıp ve kazançlarla sona erdi. Rumlar, 1960 Anlaşmasındaki maddeden yani, Türkiye'nin üye olmadığı hiçbir uluslararası kuruluşa girememe maddesinden taviz kopardı ve AB'ye girdi. Veto kartını ele geçirdi. Ama buna karşılık Ada'nın en bakir ve dokunulmamış topraklarını Türklere bıraktığını tescil etti. Türkiye ise Rumların eline tam üyelik silahını verdi ama Kıbrıs'la ilgili şantaj kartını da masaya açtırdı, rahatladı. Üstelik Türkiye'nin en büyük kaygısı olan ulusal güvenliğe de halel gelmedi. 30 bini aşkın Türk askeri adada kaldı. Yunanistan ise AB içinde kendisine tam sadık bir yandaş kazanırken, yıllardır savunulan Enosis hayallerini rafa kaldırdı. 

İnsan durup düşünüyor: Biz Kıbrıs'a neden çıkarma yapmıştık. Oradaki Türkleri soykırımdan kurtarmak, adanın ikiye bölünmesini sağlamak ve kendi ülkemizin burnunun dibinde tüm dünyayı arkalamış şımarık ve saldırgan bir devletin olmamasını sağlamak için değil mi? Öyleyse amaç hasıl oldu. Artık bundan sonrasına bakmak lazım.

Türkiye'nin devleti, özel sektörü, üniversiteleri, sivil toplum örgütleri ile bundan sonra yapması gereken şu: Kuzey Kıbrıs'ı üretir ve ayakta durur bir ülke haline getirmek. Bunun için yabancı devletler tarafından tanınma konusunda acele etmemek gerekir. Önemli olan bu devleti önce yabancı insanların beyninde tanıtmak. Kıbrıs'ın artık iki devletten oluştuğunu ve Türk tarafının da en az Rum tarafı kadar Batılı normlarda yaşanabilecek bir ülke olduğunu anlatabilmeliyiz. 

Kuzey Kıbrıs'ta şu anda önemli bir işsizlik sorunu mevcut. Sorun, Türklerin Güney'e geçerek çalışması ile hafifleyebiliyor. Her şeyden önce Türkiye'den Kuzey Kıbrıs'a niteliksiz göçü engellemeliyiz.  Çünkü Kıbrıs'a gidecek kalifiye olmayan işgücü, Kıbrıs Türklerini Rumlara daha çok mahkum edecektir. Çünkü bu sonuçtan sonra Kuzey Kıbrıs'a 100 bini aşkın yeni nüfusun gideceği ileri sürülmektedir. 

Bilinçsiz göç, bu kadar küçük bir ekonomiyi her açıdan altüst edebilir. O nedenle Kıbrıs'a iş yaratabilecek, altyapı kurabilecek, Kuzey Kıbrıs'ın dünyaya açılımına yardımcı olabilecek insanların gitmesine imkan tanımak gerekir. Türk askerinin adada kalması ile güvenlik sorunu çözüldü. Askerin orada işsiz güçsüz onbinleri değil, bir beyin takımını koruması daha mantıklı değil mi?
(Bu yazı, 26.04.2004 tarihinde Finansal Forum gazetesindeki Başkentten Yansımalar köşesinde yayınlanmıştır.)  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder