4 Ocak 2015 Pazar

NÜKLEER SANTRAL TARTIŞMASI TAM 38 YILDIR DEVAM EDİYOR



Cahit UYANIK

Türkiye, bugünlerde yine nükleer santral inşa edip etmemeyi tartışıyor. Hükümet, önümüzdeki yıllarda elektrik enerjisi açığı yaşamamak ve birim başına enerji maliyetlerini aşağıya çekmek için ilk nükleer santrali 2012-2014 yılları arasında işletmeye almayı planlıyor. Bu sayı, daha sonra 3 nükleer santrale çıkacak. Türkiye'de bu sefer nükleer santral tartışmaları ulusal ve uluslararası konjonktür açısından hayli ilginç bir döneme denk geldi.  Petrol fiyatlarının yakın gelecekte 50-60 dolar düzeyinden düşmesinin beklenmemesi, Türkiye'nin 2010 yılından itibaren ciddi bir enerji krizine girme tehlikesi, Türkiye'nin diğer kaynaklardan ürettiği elektriğin hayli pahalı bir ortalama maliyetinin olması, Türkiye'nin çevresindeki bazı ülkelerde nükleer teknolojiye sahip olma hevesi gibi etkenler  nükleer santralin şansını artırıyor. Ancak biz bu yazıda, Türkiye'deki nükleer santral tartışmalarının geçmişi ve şu anda gelinen noktayı ele alacağız.

Türkiye'de nükleer santral tartışmaları ve çalışmaları çok eskiye kadar gidiyor. Türkiye'de nükleer santral için ilk yer belirleme çalışmaları 1968 yılında Elektrik İşleri Etüd İdaresi (EİEİ) ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından başlatıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi ile yabancı bir mühendislik konsorsiyumuna fizibilite etüdleri yaptırıldı. Yani Türkiye nükleer santral konusu ile ciddi ciddi tam 38 yıl önce ilgilenmeye başlamıştı. Eğer Türkiye bundan 7 yıl sonra ilk nükleer santralini işletmeye alabilirse, tartışmanın başlaması ile bitmesi arasında tamı tamına 45 yıl geçmiş olacak.

Türkiye'nin 1968 yılında başlayan nükleer konusundaki çalışmaları, 1970-1971 yıllarında Türkiye'nin içinde bulunduğu politik ve ekonomik şartlar nedeniyle sonuçsuz kaldı. 1971 yılında Türkiye Elektrik Kurumu'nun (TEK) kurulmasından sonra, 1972-1974 yılları arasında söz konusu ilk çalışma revize edildi. Çalışmalar sonucunda 1976 yılında Silifke'nin 45 km. batısındaki Akkuyu bölgesi, ilk nükleer santral yeri olarak seçildi ve Başbakanlık Atom Enerjisi Kurumundan (TAEK) yer lisansı alındı. Türkiye'de ikinci nükleer santral alanı olarak seçilen yer ise Sinop'tu. Buradaki ilk araştırmalar ise 1980 yılında başladı. Ama bu çalışmalar bitirilemedi.

Akkuyu ile ilgili olarak 1977 yılında üç İsviçreli ve bir Fransız firmasından oluşan konsorsiyum tarafından sağlanan müşavirlik hizmeti ile ilk nükleer santral için uluslararası ihaleye çıkıldı. Bu ihalenin sonucunda İsveç ASEA-ATOM, STAL-LAVAL firmaları ilk sırayı aldılar. Söz konusu bu firmalar, dış kredi ihtiyacının yüzde 85'ini karşılayacak şekilde kredi bulmalarına rağmen, inşaat işlerinin  dış finansman sorunları ve geriye kalan yüzde 15'lik kredide yaşanan sorunlar nedeniyle ihale sonuçsuz kaldı. 

1983 yılında tekrar uluslararası ihaleye çıkılarak yedi firmadan teklif alındı. AECL (Kanada) firmasından 665 MWe, KWU (F. Almanya) firmasından 986 MWe, GE (ABD) firmasından Sinop'a yönelik 1085 MWe gücünde, üç tane birden nükleer santral kurdurulması için niyet mektupları alındı ve görüşmelere başlandı. Sinop'ta yapılan inceleme çalışmaları henüz sonuçlanmadığı için önce GE ile görüşmeler durduruldu. Akkuyu'da yapılacak santral için diğer firmalar ile görüşmelere devam edildi. AECL ve KWU firmaları ile dış kredi için yüzde 100'lük krediyi, iç para ihtiyacının karşılanmasında desteklerini, ilk yakıt yüklemesi ve 1. yıl için yakıt ihtiyacının karşılanması için tekliflerini, yakıt ihalesi dış finansmanını taahhüt ettiler. Ancak o gün iş başında olan hükümet, Eylül-1984'te santralin yap-işlet-devret (YİD) modeline göre yapılması gibi o zamana kadar hiç gündeme getirilmemiş bir teklifi ortaya koyunca KWU firması görüşmelerden çekildi.

AECL firması ise YİD modelini prensipte kabul ettiğini belirterek 1985 yılında ön protokol imzaladı. Buna göre yüzde 60 AECL yüzde 40 TEK iştiraki ile 125 milyon dolar sermayeli bir şirketin oluşturulmasına, santral kurulmasının ve 15 yıl süre ile işletiminin  bu şirketin sorumluluğunda olmasına, söz konusu bu işletim sürecinde tüm borçların ödenmesi ve süre sonunda santralin mülkiyetinin TEK'e  devri önerilmekte idi.  Ancak bu protokolle ilgili olarak Kanada Hükümeti ve kredi sağlayacak kuruluşların ortaya koyduğu şartlar, Türkiye tarafından kabul edilemez bulundu ve 1986 yılında bu çalışmalar durduruldu.

Türkiye 1994'te ön eleme ilanı ile Akkuyu Nükleer Santral Müşavirlik Hizmetlerini yeniden ihale etti. Bu ihaleye 18 yabancı firma teklif verdi. Buna göre ilk nükleer santral Akdeniz kıyısında Akkuyu mevkiinde kurulacaktı. 1993 yılında yatırım programına alınan santralin ihale dosyaları hazırlanarak 17 Aralık 1996 tarihinde uluslararası ihaleye çıkıldı ve teklifler 15 Ekim 1997'de alındı. İhale değerlendirmesinden sonra ihaleyi kazanan firma ile sözleşmenin 1999 yılında imzalanması ve santralin ilk ünitesinin 2006 yılında servise girmesi planlandı. Bu ihaleye teklif veren kuruluşlar Garanti-Koza, Tekfen, Simko, Siemens, Hochtief, Framatome, Gec-Alstom Compenon Bernard, Enka, MNG, Westinghouse Raytheone ve Duke, Mitsubishi, Bayındır İnşaat, Daewoo, İtochu, AECL Hitachi idi. Ancak bu ihale de 2000 yılının Temmuz ayında resmen iptal edildi. 

Evet Türkiye 1977, 1983 ve 1996 yıllarındaki girişimlerin ardından dördüncü kez ihaleye çıkmaya hazırlanıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Türkiye'de 2014'e kadar 3 adet 5 bin megawattlık nükleer enerji tesisi kurmayı planladıklarını söyledi. Güler, nükleer santralin yeri konusunda özel sektörün de tercihinin söz konusu olduğunu ifade ederek, beklenen zaman içinde özel sektör-kamu ortak yatırımı şeklinde ele alınacağını bildirdi. Güler, santralle Türkiye'nin 2020'deki enerji ihtiyacının yüzde 5'inin karşılanacağını söylerken, TAEK tarafından hazırlanan "Nükleer Teknoloji ve Enerji Geliştirme Projesi" Bakanlar Kurulu kararı  için Başbakanlığa sunuldu.

TAEK proje çerçevesince nükleer elektrik santrali için teknik kriterleri dikkate alarak 8 yer önerdi. Bunlar Sinop, Akkuyu-Mersin, Beyşehir-Seydişehir (Konya), Nallıhan-Beypazarı, Akçakoca-Ereğli, İğneada (Kırklareli), Kırıkkale-Nevşehir (Kızılırmak hattı) ve Trakya (Tekirdağ-Edirne). Bakanlar Kurulu şimdi santral yapımı için önerilen bu yerlerden birini veya bir kaçını seçecek. Kurulacak nükleer santral, uluslararası standartlar ve taahhütler dikkate alınarak  ileri teknoloji ile yapılacak. Proje nükleer santrallerin yanı sıra nükleer enerji üretim tesislerinde yerli katkının en yüksek düzeye çıkarılması, yerli tasarım ve üretime dayalı araştırma ve güç reaktörleri ile parçacık hızlandırıcılarının kurulması, tıp ve endüstrinin radyoizotop ihtiyacının yerli olanaklarla karşılanması, uranyum zenginleştirme dahil yakıt çevrimi tesisleri kurulması, uranyum ve toryum aranması, Nükleer Teknoloji Merkezi kurulması gibi faaliyetleri de kapsıyor.

Santral yeri belirlenirken soğutma suyu temini, taşımacılığın kolaylığı, sivil hava uçuşlarının olup olmadığı, sosyal çevre, deprem, tsunami olasılıkları, uluslararası güvenlik gibi konular başta olmak üzere 40'ın üzerinde parametreye dikkat edildi. Nükleer program çerçevesinde Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ile TAEK ortaklaşa uranyum arama faaliyetlerine başlayacaklar. Konuyla ilgili olarak öncelikle bir harita hazırlanacak ve uçakla tüm Türkiye taranacak, ardından detaylı taramaya geçilecek.
(Bu yazı, Türk Standardları Enstitüsü-TSE'nin aylık yayın organı Standard Dergisinin Mart-2006 tarihli sayısında yayınlanmıştır)
SİNOP VE MERSİN-AKKUYU'DA NÜKLEER İÇİN TEKNİK HAZIRLIKLAR HIZLANDI
TÜRKİYE, DÜNYA ENERJİ SATRANCINDA 3 ÖNEMLİ HAMLEYE İMZA ATTI
ELEKTRİĞİN CEBİMİZE YANSIYAN GERÇEK BİRİM FİYATI SÜREKLİ DEĞİŞİYOR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder