30 Haziran 2015 Salı

20 YILLIK GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI DEĞİŞTİRİLİYOR


Cahit UYANIK

Takvimler 31 Temmuz 1959’u gösterdiğinde Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) tam üye olmak için başvurdu. Yani içinde bulunduğumuz 2015 yılından tam 56 yıl önce… Bu yazıdaki amacımız artık tüm boyutlarıyla incelenmiş ve irdelenmiş AB-Türkiye ilişkilerini anlatmak değil.

Türkiye’nin yarım yüzyılı geçen Avrupa Birliğine (AB) tam üyelik macerasında bir başka önemli tarih ise 5 Mart 1995’ti. Yani 20 yıl önce… Bu tarihte alınan karar uyarınca Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği, 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girdi. İlgimizi çeken şey, 20 yıldır uygulanan işte bu Gümrük Birliği anlaşmasının revize edilmesine karar verilmesi…
AB ile Türkiye arasındaki dış ticareti ikiye katlaması beklenen değişiklik çalışması, 12 Mayıs 2015 itibarıyla resmen ilan edilerek başlatıldı.

Brüksel’de düzenlenen basın toplantısında AB’nin Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström, revize ihtiyacını “Eski anlaşma, gerçekten çok eski” ifadelerini kullanarak ortaya koydu. Gelinen aşamayı Türkiye ile AB arasındaki ticaret ilişkileri açısından “dönüm noktası” olarak niteleyen Malmström, amacın mevcut yapının ve işleyişinin iyileştirilmesi olduğunu belirterek, “Gümrük Birliği’ni modernize etmenin zamanı çoktan geldi” dedi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de AB ile Gümrük Birliği ilişkisini daha adil yapıya ulaştırmak ve derinleştirmek adına ilk adımın atıldığını anlatarak,  Türkiye’nin revizyondan 5 beklentisini şöyle sıraladı:

1) Eşit ortak olarak, AB’nin danışma ve karar alma mekanizmalarına etkin katılmak.
2) Üçüncü taraflarla AB’nin yaptığı serbest ticaret anlaşmalarına uyum kapsamında
yaşanan sorunlara kalıcı çözüm sağlanması.
3) Karayolu (TIR taşımacılığı) kotalarının kaldırılması.
4) Tarım, kamu alımları ve hizmetler alanındaki ilişkilerin geliştirilip derinleştirilmesi.
5) AB ile ABD arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’na (TTIP) Türkiye’nin de katılımının sağlanması.

“Gümrük Birliğinin revize edilmesi” denilince, öyle kolay bir süreçten bahsetmiyoruz. AB ile Türkiye arasındaki revizyon müzakerelerinin başlamasının en erken 2016 yılı ortalarını bulabileceği düşünülüyor. AB Komisyonu, bu müzakereler öncesinde bir ‘etki değerlendirmesi’ yapma doğrultusunda çalışmalara başlayacak. Sonrasında ise bu çalışma temel alınarak 28 üye ülkeden güncelleme müzakerelerine başlayabilmek için yetkilendirme talep edilecek.

Peki Türkiye bu konuda ne yapacak? Türkiye aslında, Gümrük Birliğini imzaladıktan 5-6 yıl sonra anlaşmadan şikayet etmeye başlamıştı. Çünkü Türkiye, AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına kayıtsız-şartsız uymak zorunda kalıyordu. Üstelik, bu anlaşmalar yapılırken, -karar mekanizmalarında yeri olmadığı için- fikri de sorulmuyordu. Böylece Türkiye, Gümrük Birliğinden dolayı “AB’nin ortağı durumunda ama üyesi olmayan bir ülke” statüsüyle, başka ülkeler için kolay ihracat yapılan bir pazar konumuna düşüyordu. İş ithalata gelince, AB üyesi ülkelere açılan kapılar Türkiye’ye kapatılıyordu. Türkiye hep, haksız yere uğradığı bu kayıplara vurgu yaptı. Konu yıllarca hem medyaya anlatıldı, hem de resmi raporlarda sıkça yer buldu.  AB’nin bir serbest ticaret anlaşması imzalarken, Türkiye’yi de dikkate alarak, kendi üyeleri ile aynı şekilde değerlendirmesi gerektiği ifade edildi ve hep haklı bulundu.

AB’nin 28 Mart 2014’te yayınladığı “AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi” adlı resmi raporda serbest ticaret anlaşmalarının bir asimetri yarattığı açıkça kabul ediliyor. AB’nin serbest ticaret anlaşması imzaladığı ülke sayısı 48 iken, Türkiye’nin imzaladığı ülke sayısı 9 olarak ifade ediliyor ve “Türk şirketleri AB’nin STA müzakere ettiği pazarlardan bazılarına doğrudan karşılıklı erişim imkanı bulamamıştır. Bu durum AB’li ihracatçılar karşısında Türk şirketleri için bir rekabet dezavantajı doğurmuş, Türkiye’nin bu ülkeler ile ticaret müzakerelerindeki pozisyonunu zayıflatmış ve ticaretin saptırılması durumu ile karşı karşıya bırakmıştır” deniliyor. İşte şimdi AB ile revizyon müzakerelerinde bu konu ayrıntısıyla ele alınacak. Türkiye’nin serbest ticaret anlaşmalarından tam ve düzgün yararlanması için bir mekanizma kurulmaya çalışılacak. Belki de Türkiye, AB’nin ortak dış ticaret politikasını yürüttüğü komiteye katılabilecek. 

Taşıma belgeleri kotası da bir başka sorun. AB ülkelerine ihracatını daha çok karayolundan TIR’larla yapan Türkiye, kotaya bağlanan bu alanda çok zorlanıyor. Hatta bazı uzmanlar taşıma belgesi kotalarını, “AB tarafından kullanılan ve Türk ihracatçısını yavaşlatmaya dönük tarife dışı engel” olarak değerlendiriyor. Konuyu tam anlatabilmek için somut bir örnek verelim: Sözgelimi, geçen yıl sonunda İstanbul’da İtalyan yetkililerle yapılan bir toplantıda, Türk taşıma şirketleri sıkıntılarını şöyle dile getirdi:

“Son 5 yılda İtalya ile ticaretimiz yüzde 45 arttı. Ama taşımalar için kota artışı yapılmadı. Kotamız 31 bindi. Ticaret oranına bağlı bir artış olsaydı, sayının 45 bine çıkması gerekirdi. Ama olmadı. 2008’den bu yana konuyu görüşmek istiyoruz ama başarılı olamıyoruz. Belgeler 2 aylık dilimler halinde dağıtılıyor ve son 15 günde belge bulunamıyor. O zaman ticaret aksıyor. Mallar depolarda, gümrüklerde bekliyor.”     

AB-TÜRKİYE GÜMRÜK BİRLİĞİ DEĞİŞİKLİK MÜZAKERELERİ, SIĞINMACI PAZARLIĞININ GÖLGESİNDE KALDI  

İşte bunun içindir ki, Gümrük Birliğinin revize edileceği açıklandığında Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND),  gazete ilanı vererek AB’ye ihracatın yüzde 50’sini taşıdıklarını; transit geçmek zorunda kaldıkları ve taşıma yaptıkları AB ülkelerinden yetersiz izin belgesi verildiğini ifade ederek “Saygın üniversitelerin bilimsel araştırmaları sonucunda bu sebeplerle her yıl ihracatımızdan 6.5 milyar dolar kaybedildiği tespit edildi” görüşünü savundu.  Ardından da kamuoyuna şu çarpıcı soru yöneltildi: “Malları taşıyan araçlar yasaklı iken, mallar serbest olabilir mi?”

Türkiye’nin AB ile revizyon görüşmelerinde üzerinde önemle durduğu bir başka konu ise AB ile ABD arasında müzakereleri süren Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’na (TTIP) Türkiye’nin de dahil edilmesi. Dünya ticaretinin iki büyük gücünün 2013 yılında başlattığı ve 2018’de bitirmeyi hedeflediği TTIP müzakerelerine Türkiye dahil edilmedi. Oysa Türkiye, Gümrük Birliği anlaşması gereği AB ile aynı gümrük oranlarını uyguluyor. Türkiye TTIP’a dahil edilmezse, -serbest ticaret anlaşmalarında olduğu gibi- dış ticarette dezavantajlı bir konuma düşebilir.  AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, durumu “Gümrük Birliği anlaşmasından dolayı, TTIP yürürlüğe girdiği takdirde ABD'de üretilen bütün mallar Türkiye'ye gümrüksüz girecek. Ama bizim ürünlerimiz aynı şekilde sıfır gümrükle satılamayacak.

Belki 5-10 senelik dönemde 50 milyar dolara yükselebilecek bir zarardan bahsediliyor. Onun için biz TTIP Anlaşması'na (TTIP yürürlüğe girdiğinde, Gümrük Birliği ülkelerinde uygulanır) maddesi konulmasını istiyoruz. Bu aşağı-yukarı kabul gördü" diyor.

Gümrük Birliğinin revize edilmesinin en önemli boyutlarından biri de yeni sektörlerin  anlaşmaya dahil edilecek olması… Revize müzakerelerinde şu anda Gümrük Birliğine dahil olmayan  tarım, hizmetler ve kamu alımlarının da kapsama alınması görüşülecek.  Güncelleştirmelerde anlaşma sağlanırsa, halen 160 milyar dolar düzeyindeki AB-Türkiye dış ticaretinin 300 milyar dolara çıkabileceği tahmin ediliyor.

Türkiye, Gümrük Birliği revizyon müzakerelerini AB Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığının öncülüğünde sürdürecek. Ancak bu müzakerelere çok iyi hazırlanmak gerekiyor. Özellikle genel seçimlerden sonra, hangi parti iktidara gelirse gelsin meselenin öncelikli olarak ele alınıp, (bir daha en az 20 yıl konuya el atılamayacağı gerçeğinden hareketle), vizyoner bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerekiyor. Kurulduğu 1965 yılından bu yana AB ile ilgili konular üzerinde çalışan İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV),  devletin yürüttüğü müzakerelerde mutlaka özel sektörün desteğinin alınmasını istiyor. Bu amaçla etkin bir kamu-özel sektör irtibat mekanizmasının oluşturulmasını öneren İKV, müzakere ekibine özel sektörden bir temsilcinin alınmasında ısrarcı.
(Bu yazı, Diplomatik Gözlem Dergisinin Haziran-2015 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder