28 Ağustos 2018 Salı

HAM PETROL 100 DOLAR OLURSA... FATURAMIZ 19 MİLYAR DOLARA ÇIKABİLİR


DÜNYA, HAM PETROL FİYATLARINDA İSTİKRARLI  BİR DÖNEME GİRMEYE HAZIRLANIYOR  

Cahit UYANIK

Ham petrol fiyatları 1970’li yıllardan bu yana daima yakından izlenen bir ekonomik gösterge.  Yaklaşık 50 yıldır değişik evrelerden geçen ham petrol fiyatlarının istikrarlı bir düzey tutturması, hem üretici ülkeler hem de Türkiye gibi ithalatçı ülkeler için çok elzem. Fiyatlar; aşırı düştüğünde üretici, aşırı yükseldiğinde ithalatçı ülkeleri mağdur ederek ekonomik ve siyasi dengeleri bile bozabilecek olaylara sebep oluyor. Ham petrol fiyatlarında son 7-8 yılda 147 dolar ile 29 dolar arasında yaşanan dalgalanmalar, bunun en güzel örneğini oluşturuyor.    

159 litreden oluşan varil başına ham petrol fiyatı, 2012 yılında ortalama 111,63 dolar olarak gerçekleşip son 5 yılın zirvesine çıkmıştı. Bunun üzerine bazı analistler, Avrupa’daki 5 ülkeyi etkileyen dış borçları geri ödeyememe krizi ve küresel ekonomideki zayıf büyümenin bu fiyatları taşıyamayacağını ve fiyat düşüşünün yakın olduğunu söyledi. Daha iyimser olanlar ise ham petrol fiyatlarının 2008 yılında 150 dolara kadar yaklaştığını hatırlatıp, para bolluğu bulunduğunu ve yatırımcıların ilgisiyle de tırmanışın süreceğini ifade ettiler. 

(Tıklayınız) DÜNYA PETROL PİYASASI NEDİR VE NASIL İŞLİYOR?

Bütün bu tartışmalar sürerken Amerikan Merkez Bankası (FED), 2013 yılı Mayıs ayında bir açıklama yaptı ve 2008 Finansal Krizinden çıkmak için piyasalara para sürmeyi bırakacağını bildirdi. Bu açıklamanın ardından yaklaşık 15 ay daha 100 doların üzerindeki seyrini koruyan ham petrol fiyatları, FED’in parasal sıkılaştırmasının hissedilmesi ve ABD’nin kaya gazından petrol üretimini sürekli artırmasıyla gerileme eğilimine girdi. Ham petrol fiyatları, FED’in açıklamasından 2 yıl sonra 60 dolara kadar düştü; 30 ay sonra yani Ocak 2016’da ise 29,8 dolara bir varil ham petrol satın alınabiliyordu.  Bir başka deyişle petrol fiyatları, 3 yılda 111 dolardan 30 dolara inmişti.


Ancak ham petrol fiyatları, 2017 yılından bu yana tekrar artış eğilimine girdi. Fiyat artışında Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (OPEC) öncülüğünde 2016 Kasım ayında imzalanan üretim kısıtlaması anlaşması oldukça etkiliydi. OPEC aslında; petrol fiyatında yaşanan sert düşüşe rağmen gerek pazar payı kaygısı gerekse de iç anlaşmazlıklar nedeniyle uzun zamandır üretim kısıntısı kararı alamıyordu.

OPEC Kasım-2016’daki anlaşmayla günlük üretim tavanını 33,6 milyon varilden 32,5 milyon varile indirdi. Anlaşmaya OPEC üyesi olmayan ülkeler de katıldı ve petrol üretimlerini günlük 600 bin varil düşüreceğini taahhüt etti. OPEC üyesi olmayan Rusya günlük 300 bin varil kısıtlamayla anlaşmaya büyük destek verdi. Anlaşmanın açıklandığı Kasım ayının son gününde ham petrol fiyatları 50 doların üstüne çıktı. Anlaşma yaklaşık 1,5 yıl uygulandıktan sonra 2018-Haziran ayında gözden geçirildi. 23 Haziran 2018 tarihindeki toplantıda OPEC ve OPEC üyesi olmayan ülkeler toplam üretimlerini günlük 1 milyon varil artırmakta anlaştı. Üretim miktarındaki bu önemli artışa rağmen, petrol fiyatları mevcut 70-75 dolar düzeyinden aşağı düşmedi. Şu anda ham petrol fiyatlarının 2018 yılını 80 dolardan kapatma ihtimali olduğuna dair güçlü ve önemli tahminler bulunuyor. Hatta bazı analistler, ABD’nin İran’a Kasım ayında uygulatmaya başlayacağı ham petrol ambargosu sonrasında, bu fiyatın 100 dolara yaklaşacağını bile dile getiriyorlar.

Bütün bu tablo ham petrol fiyatlarında 60-80 dolar aralığının hem üretici ülkeler hem de ithalatçı ülkeler tarafından kabul gördüğünün bir işareti. Hiç kimse ham petrol fiyatlarının büyük bir jeopolitik gerilim olmadan 100 dolar sınırını aşmasını istemiyor. Söz gelimi Kasım ayında başlayacak ABD ambargosuna karşılık vermek için İran’ın Hürmüz Boğazını kapatmasının ham petrolde 200 doları bile gündeme getirebileceğini söyleyenler bulunuyor. Ancak bunun sürdürülmez olduğu ve birçok ham petrol üreticisi ülkenin kullandığı bu yolun kapatılmasının bir sıcak çatışmaya yol açacağı herkesin ortak düşüncesi…

Ham petrol fiyatlarını önümüzdeki 6 ayda etkileyebilecek en önemli unsur ise ABD’nin, İran’ın ham petrol ihracatına koyduğu ambargo. Mayıs ayında nükleer anlaşmadan çekilen ABD, bu ülkeye yönelik yeni ambargolar açıklamıştı. Bunlardan en önemlisi de ithalatçı ülkelerden İran’dan ham petrol almamalarını istemesi oldu. Ancak İran’ın OPEC yetkilisi Hossein Kazempur Ardebili, ABD Başkanı Donald Trump’ı eleştirerek “Tüm dünyadaki, özellikle ABD’deki tüketicilerin benzin istasyonlarında gereksiz (yüksek) fiyatlar ödemesinin sorumluluğu sadece (Trump’ın) omuzlarında olacak; petrolün varilinin 100 doların üstüne çıkacağı günler de gelecek” dedi. İranlı yetkilinin bu sözleri sarf ettiği günlerde Trump, OPEC’i petrol fiyatlarını yükseltmekle suçluyordu. Trump böylece, bir yandan İran’a ambargo uygulatmak isterken, öte yandan ham petrol fiyatlarının yükselmesinden endişe ettiğini gizlememiş oluyordu.

ABD olsun, diğer tüm ülkeler olsun ham petrol fiyatlarının 100 dolara çıkmasının; enflasyonu yukarı iten ve ekonomik büyümeyi azaltan, kendi tüketicilerinin cebinden petrol üreten devletlerin kasasına haksız kaynak transferine neden olan etkisinin çok iyi farkında. ABD Merkez Bankası Başkanı Jeremy Powell, Temmuz ayında yaptığı açıklamada kademeli faiz artırımından yana olduklarını söylerken, daha hızlı ve oranı daha yüksek faiz artırımına sebep olabilecek enflasyon artışının ham petrol fiyatlarından kaynaklanabileceğini söyledi.  

Yılda 190 milyon varile yakın ham petrol ithal eden Türkiye de benzeri endişeleri yaşıyor. Türkiye, toplam ham petrol faturasını ilan etmiyor. Ancak 2017 yılında 65 dolarlık ortalama petrol fiyatından dışarıya 12,5 milyar dolarlık ödeme yaptığı tahmin ediliyor. Bu yıl ham petrol fiyatları ortalama 80 dolar olarak gerçekleşirse toplam fatura 3 milyar dolar artarak 15,5 milyar dolara yükselecek. İran bağlamındaki jeopolitik gerilimle 2019 yılında ham petrol fiyatları 100 dolar olursa, fatura 19 milyar dolara sıçrayacak. Bu, aynı malı satın alabilmek için son 1 yılda yüzde 50 daha fazla yani 6,5 milyar dolar ekstradan ödeme yapmak anlamına geliyor. Elbette  ham petrole bağlı olarak fiyatları ayarlanan doğal gaz ve likit doğal gaz fiyatlarının da artacağını ve ek faturanın iyice kabaracağını kolaylıkla ifade edebiliriz. Ham petrol fiyatlarındaki 10 dolarlık düşüş ve artışlar Türkiye’nin cari açığını 4,4 milyar dolar artırıp azaltıyor. Aynı 10 dolarlık düşüş veya artış, enflasyonu ise 0,5 puan düşürüp yükseltebiliyor.

Petro-politiğin en önemli unsuru olan ham petrol fiyatlarında istikrar sağlama arayışlarında Rusya da çok önemli. Şimdiye kadar OPEC ile pek uyumlu olmayan Rusya’nın, son 2 yılda bu politikasını değiştirdiği dikkat çekiyor. Rusya, OPEC’le uyguladığı petrol üretimini kısıtlama anlaşması sonucunda fiyatların yükselmesinden 21-22 milyar dolar ek gelir sağladığını açıkladı. Rusya’nın OPEC ile bu uyumunun devam etmesi beklenirken, OPEC’in en önemli üyesi Suudi Arabistan da fiyatın istikrarlı olmasından yana tavır koymaya başladı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman, OPEC olarak Rusya ile 10-20 yıllık bir işbirliği anlaşması üzerinde çalışıldığını açıkladı. Çünkü Salman, ülkesindeki iddialı projeler için sağlam ve istikrarlı kaynaklar yaratmak istiyor. Suudi Arabistan, son fiyat düşüşlerinde az kalsın Uluslararası Para Fonu’na muhtaç konuma geliyordu. Hatta IMF, 2015 yılında yayınladığı bir raporda böyle giderse Suudi Arabistan’ın 5 yıl içinde iflas edebileceğini ileri sürmüştü. Salman, ülkesinin bir daha benzeri korkuları yaşamasını istemiyor. 

Bütün bu gösterge ve haberler, petrol fiyatlarında (olağanüstü jeopolitik gerilimler hariç) göreceli bir istikrar dönemine girilmesine hazırlık yapıldığını gösteriyor. Elbette böylesi bir durumun Türkiye açısından olumlu sonuçları olacağını kolaylıkla söyleyebiliriz.
(Bu yazı Diplomatik Gözlem Dergisinin Ağustos 2018 tarihli sayısında yayınlanmıştır.) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder