DÜNYA, HAM PETROL FİYATLARINDA İSTİKRARLI BİR DÖNEME GİRMEYE HAZIRLANIYOR
Cahit UYANIK
Cahit UYANIK
Ham petrol fiyatları 1970’li yıllardan bu yana daima yakından
izlenen bir ekonomik gösterge. Yaklaşık
50 yıldır değişik evrelerden geçen ham petrol fiyatlarının istikrarlı bir düzey
tutturması, hem üretici ülkeler hem de Türkiye gibi ithalatçı ülkeler için çok elzem.
Fiyatlar; aşırı düştüğünde üretici, aşırı yükseldiğinde ithalatçı ülkeleri
mağdur ederek ekonomik ve siyasi dengeleri bile bozabilecek olaylara sebep
oluyor. Ham petrol fiyatlarında son 7-8 yılda 147 dolar ile 29 dolar arasında
yaşanan dalgalanmalar, bunun en güzel örneğini oluşturuyor.
159 litreden oluşan varil başına ham petrol fiyatı, 2012
yılında ortalama 111,63 dolar olarak gerçekleşip son 5 yılın zirvesine çıkmıştı.
Bunun üzerine bazı analistler, Avrupa’daki 5 ülkeyi etkileyen dış borçları geri
ödeyememe krizi ve küresel ekonomideki zayıf büyümenin bu fiyatları
taşıyamayacağını ve fiyat düşüşünün yakın olduğunu söyledi. Daha iyimser
olanlar ise ham petrol fiyatlarının 2008 yılında 150 dolara kadar yaklaştığını hatırlatıp,
para bolluğu bulunduğunu ve yatırımcıların ilgisiyle de tırmanışın süreceğini
ifade ettiler.
(Tıklayınız) DÜNYA PETROL PİYASASI NEDİR VE NASIL İŞLİYOR?
Bütün bu tartışmalar sürerken Amerikan Merkez Bankası (FED), 2013 yılı Mayıs ayında bir açıklama yaptı ve 2008 Finansal Krizinden çıkmak için piyasalara para sürmeyi bırakacağını bildirdi. Bu açıklamanın ardından yaklaşık 15 ay daha 100 doların üzerindeki seyrini koruyan ham petrol fiyatları, FED’in parasal sıkılaştırmasının hissedilmesi ve ABD’nin kaya gazından petrol üretimini sürekli artırmasıyla gerileme eğilimine girdi. Ham petrol fiyatları, FED’in açıklamasından 2 yıl sonra 60 dolara kadar düştü; 30 ay sonra yani Ocak 2016’da ise 29,8 dolara bir varil ham petrol satın alınabiliyordu. Bir başka deyişle petrol fiyatları, 3 yılda 111 dolardan 30 dolara inmişti.
Ancak ham petrol fiyatları, 2017 yılından bu yana tekrar artış
eğilimine girdi. Fiyat artışında Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (OPEC)
öncülüğünde 2016 Kasım ayında imzalanan üretim kısıtlaması anlaşması oldukça
etkiliydi. OPEC aslında; petrol fiyatında yaşanan sert düşüşe rağmen
gerek pazar payı kaygısı gerekse de iç anlaşmazlıklar nedeniyle uzun zamandır
üretim kısıntısı kararı alamıyordu.
OPEC Kasım-2016’daki anlaşmayla
günlük üretim tavanını 33,6 milyon varilden 32,5 milyon varile indirdi. Anlaşmaya
OPEC üyesi olmayan ülkeler de katıldı ve petrol üretimlerini günlük 600 bin varil
düşüreceğini taahhüt etti. OPEC üyesi olmayan Rusya günlük 300 bin varil kısıtlamayla
anlaşmaya büyük destek verdi. Anlaşmanın açıklandığı Kasım ayının son gününde
ham petrol fiyatları 50 doların üstüne çıktı. Anlaşma yaklaşık 1,5 yıl
uygulandıktan sonra 2018-Haziran ayında gözden geçirildi. 23 Haziran 2018
tarihindeki toplantıda OPEC ve OPEC üyesi olmayan ülkeler toplam üretimlerini
günlük 1 milyon varil artırmakta anlaştı. Üretim miktarındaki bu önemli artışa
rağmen, petrol fiyatları mevcut 70-75 dolar düzeyinden aşağı düşmedi. Şu anda
ham petrol fiyatlarının 2018 yılını 80 dolardan kapatma ihtimali olduğuna dair
güçlü ve önemli tahminler bulunuyor. Hatta bazı analistler, ABD’nin İran’a
Kasım ayında uygulatmaya başlayacağı ham petrol ambargosu sonrasında, bu
fiyatın 100 dolara yaklaşacağını bile dile getiriyorlar.
Bütün bu tablo ham petrol
fiyatlarında 60-80 dolar aralığının hem üretici ülkeler hem de ithalatçı
ülkeler tarafından kabul gördüğünün bir işareti. Hiç kimse ham petrol
fiyatlarının büyük bir jeopolitik gerilim olmadan 100 dolar sınırını aşmasını
istemiyor. Söz gelimi Kasım ayında başlayacak ABD ambargosuna karşılık vermek
için İran’ın Hürmüz Boğazını kapatmasının ham petrolde 200 doları bile gündeme getirebileceğini
söyleyenler bulunuyor. Ancak bunun sürdürülmez olduğu ve birçok ham petrol
üreticisi ülkenin kullandığı bu yolun kapatılmasının bir sıcak çatışmaya yol
açacağı herkesin ortak düşüncesi…
Ham petrol fiyatlarını önümüzdeki
6 ayda etkileyebilecek en önemli unsur ise ABD’nin, İran’ın ham petrol
ihracatına koyduğu ambargo. Mayıs ayında nükleer anlaşmadan çekilen ABD, bu
ülkeye yönelik yeni ambargolar açıklamıştı. Bunlardan en önemlisi de ithalatçı
ülkelerden İran’dan ham petrol almamalarını istemesi oldu. Ancak İran’ın
OPEC yetkilisi Hossein Kazempur Ardebili, ABD Başkanı Donald Trump’ı
eleştirerek “Tüm dünyadaki, özellikle ABD’deki tüketicilerin benzin
istasyonlarında gereksiz (yüksek) fiyatlar ödemesinin sorumluluğu sadece
(Trump’ın) omuzlarında olacak; petrolün varilinin 100 doların üstüne çıkacağı
günler de gelecek” dedi. İranlı yetkilinin bu sözleri sarf ettiği günlerde
Trump, OPEC’i petrol fiyatlarını yükseltmekle suçluyordu. Trump böylece, bir
yandan İran’a ambargo uygulatmak isterken, öte yandan ham petrol fiyatlarının
yükselmesinden endişe ettiğini gizlememiş oluyordu.
ABD olsun, diğer tüm ülkeler
olsun ham petrol fiyatlarının 100 dolara çıkmasının; enflasyonu yukarı iten ve
ekonomik büyümeyi azaltan, kendi tüketicilerinin cebinden petrol üreten
devletlerin kasasına haksız kaynak transferine neden olan etkisinin çok iyi
farkında. ABD Merkez Bankası Başkanı Jeremy Powell, Temmuz ayında yaptığı
açıklamada kademeli faiz artırımından yana olduklarını söylerken, daha hızlı ve
oranı daha yüksek faiz artırımına sebep olabilecek enflasyon artışının ham
petrol fiyatlarından kaynaklanabileceğini söyledi.
Yılda 190 milyon varile yakın
ham petrol ithal eden Türkiye de benzeri endişeleri yaşıyor. Türkiye, toplam ham
petrol faturasını ilan etmiyor. Ancak 2017 yılında 65 dolarlık ortalama petrol
fiyatından dışarıya 12,5 milyar dolarlık ödeme yaptığı tahmin ediliyor. Bu yıl
ham petrol fiyatları ortalama 80 dolar olarak gerçekleşirse toplam fatura 3
milyar dolar artarak 15,5 milyar dolara yükselecek. İran bağlamındaki
jeopolitik gerilimle 2019 yılında ham petrol fiyatları 100 dolar olursa, fatura
19 milyar dolara sıçrayacak. Bu, aynı malı satın alabilmek için son 1 yılda yüzde
50 daha fazla yani 6,5 milyar dolar ekstradan ödeme yapmak anlamına geliyor. Elbette ham petrole bağlı olarak fiyatları ayarlanan
doğal gaz ve likit doğal gaz fiyatlarının da artacağını ve ek faturanın iyice
kabaracağını kolaylıkla ifade edebiliriz. Ham petrol fiyatlarındaki 10 dolarlık
düşüş ve artışlar Türkiye’nin cari açığını 4,4 milyar dolar artırıp azaltıyor.
Aynı 10 dolarlık düşüş veya artış, enflasyonu ise 0,5 puan düşürüp
yükseltebiliyor.
Petro-politiğin en önemli
unsuru olan ham petrol fiyatlarında istikrar sağlama arayışlarında Rusya da çok
önemli. Şimdiye kadar OPEC ile pek uyumlu olmayan Rusya’nın, son 2 yılda bu
politikasını değiştirdiği dikkat çekiyor. Rusya, OPEC’le uyguladığı petrol
üretimini kısıtlama anlaşması sonucunda fiyatların yükselmesinden 21-22 milyar
dolar ek gelir sağladığını açıkladı. Rusya’nın OPEC ile bu uyumunun devam
etmesi beklenirken, OPEC’in en önemli üyesi Suudi Arabistan da fiyatın
istikrarlı olmasından yana tavır koymaya başladı. Suudi Arabistan Veliaht
Prensi Muhammed Bin Salman, OPEC olarak Rusya ile 10-20 yıllık bir işbirliği
anlaşması üzerinde çalışıldığını açıkladı. Çünkü Salman, ülkesindeki iddialı
projeler için sağlam ve istikrarlı kaynaklar yaratmak istiyor. Suudi Arabistan,
son fiyat düşüşlerinde az kalsın Uluslararası Para Fonu’na muhtaç konuma
geliyordu. Hatta IMF, 2015 yılında yayınladığı bir raporda böyle giderse Suudi
Arabistan’ın 5 yıl içinde iflas edebileceğini ileri sürmüştü. Salman, ülkesinin
bir daha benzeri korkuları yaşamasını istemiyor.
Bütün bu gösterge ve haberler,
petrol fiyatlarında (olağanüstü jeopolitik gerilimler hariç) göreceli bir
istikrar dönemine girilmesine hazırlık yapıldığını gösteriyor. Elbette böylesi
bir durumun Türkiye açısından olumlu sonuçları olacağını kolaylıkla söyleyebiliriz.
(Bu yazı Diplomatik Gözlem Dergisinin Ağustos 2018 tarihli sayısında yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder