31 Aralık 2015 Perşembe

DEVLET GİBİ EKONOMİK KAYNAKLARA SAHİP BİR TERÖR ÖRGÜTÜ: IŞİD


Cahit UYANIK

2004 yılında kurulan Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütü, 2 yıl önce adeta yükselişe geçti.  Bu yükselişte güçlü ekonomik kaynaklara ulaşması ve şu ana kadar bir terör örgütü açısından hiç rastlanmayan bir finansal modele sahip olması önemli rol oynadı. 2014 yılı ortalarında Irak’ın kuzeyindeki en önemli kentlerden Musul’u ele geçiren IŞİD, büyük ekonomik ve mali kaynakların anahtarına da sahip oldu. Bu kaynaklardan en dikkat çekeni ve hemen kullanıma hazır olanı, Irak Merkez Bankası Musul Şubesinin kasasındaki yaklaşık 500 milyon dolar ve tutarı bilinmeyen altın külçelerdi.

Aynı zamanda petrol zengini olan bu bölge, tarımsal üretim, su kaynakları ile maden zenginliği  açısından da iyi durumdaydı.  IŞİD, petrol ticaretinin yanı sıra buradaki tarımsal üretimden de pay almaya başladı. IŞİD bu finansman modeliyle, şu ana kadar ortaya çıkmış hiçbir terör örgütüne benzemiyor ve ‘devlet gibi ekonomik kaynaklara sahip bir terör örgütü’ olarak tanımlanabiliyor. Ancak IŞİD aynı anda, terör örgütlerinin klasik finansman modelini de kullanmaktan çekinmiyor. Fidye, tarihi eser kaçakçılığı, gasp, soygun, organ ticareti, insan ticareti (kölelik), yurt dışındaki zengin gönüllülerin yardımları ile kendisini destekleyen bazı devletlerin gizli yardımları IŞİD’in diğer terör örgütlerine benzeyen gelir kaynakları… Öyle ki IŞİD’in günlük gelirinin 10 milyon dolara ulaştığı tahmini yapılıyor. 

IŞİD’in gelir kaynakları mercek altına alındığında ilk incelenmesi gereken şey, petrol ticareti… IŞİD halen, Irak’ın petrol kaynaklarının yüzde 11’i, Suriye’nin petrol kaynaklarının yüzde 60’ını elinde tutuyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) bünyesinde bulunan ve terörün finansmanın önlenmesi için uğraşan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) adlı organizasyonun hazırladığı Terör Örgütü IŞİD’in Finansman Kaynakları”  adlı rapora göre, Türkiye’nin Suriye sınırındaki petrol kaçakçılığında 2012 yılından bu yana büyük artış yaşandı. Yasadışı petrol ticareti çarkının içinde sadece Türkiye yok. Esad rejimi, İran, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Ürdün de bulunuyor. Peki bu yasa dışı petrol ticareti pratikte nasıl gerçekleşiyor? 

IŞİD, ham petrolü yerel simsarlara piyasa fiyatlarının yarısına satarak gelir sağlıyor. Yerel simsarlar da bu ham petrolü kaçak yollardan, kendi ilişki ağları ile çevre ülkelerde pazarlıyorlar. Eskiden boru hatları ile taşınması, büyük bidonlara doldurularak akarsular üzerinden geçirilmesi, katır sırtında taşınması gibi yöntemlerle gerçekleştirilen kaçak petrol ticareti, son zamanlarda iyice aleniyete döküldü. Çünkü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Antalya’daki G-20 Zirvesi sırasında “IŞİD’i destekleyen 40 ülke var. Bunlardan bazıları da G-20 üyesidir. IŞİD’in kontrolündeki bölgeden petrol taşıyan petrol tankerleri, kilometrelerce uzunluğunda bir konvoy oluşturuyor. Elimizde uydudan çekilmiş fotoğrafları var” deyiverdi. Putin’le neredeyse aynı günlerde, ABD uçakları ilk kez IŞİD’in petrol tankeri konvoylarından birini bombaladı.


Kendisi de önemli bir petrol üreticisi ülke olan Rusya’nın devlet başkanı düzeyinde dillendirdiği petrol ticaretinin IŞİD’e günlük getirisi tahminen 2-3 milyon doları buluyor. Elbette bir terör örgütü için bu kadar büyüklükteki bir gelir düzeyini simgeleyen fiili petrol kaçakçılığı, katır sırtına yüklenen bidonlarda değil ancak tankerlerle yapılabilirdi. Artık cevabı bulunması  gereken şey, Irak ve Suriye’nin göbeğinden çıkan ham petrolün, nasıl olup da limanlara kadar getirilip, denizlere açılan dev tankerlere doldurulduğu veya değişik ülkelerin rafinerilerinin depolarına boşaltılabildiğidir. Bu sorunun cevabı bulunmadıkça, -kara harekatı yapıp petrol kuyularını IŞİD’in elinden almak hariç-  IŞİD’in petrole dayalı finansmanını çökertmek pek mümkün görünmüyor.

IŞİD’in diğer terör örgütlerinden farklı olarak, elde ettiği gelirlerden biri de tarımsal ürünler… Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün raporuna göre IŞİD, Irak’ın temel tarım üretiminin neredeyse yarısını ele geçirmiş durumda. IŞİD’in bu tarım ürünlerinin satışından dolayı, yıllık 200 milyon dolarlık bir gelir sağlayabileceği hesaplanıyor.

IŞİD’in gelir kaynaklarının en önemlilerinden bir başkası, gönüllü bağışlar. IŞİD, uzun yıllardır özellikle Körfez bölgesindeki devletlerde yaşayan zenginler ve bazı cemaatler tarafından destekleniyor. Irak’taki Şiiler ve Suriye’deki Nusayriler’e karşı sünni bir blok oluşturmak isteyen Körfez ülkelerindeki bazı zenginler ve cemaatler, yıllardır yüksek seyreden petrol fiyatları nedeniyle çok büyük bir maddi güce ulaşmış durumdalar. Bu zenginler IŞİD’i, Irak ve Suriye’deki baskıcı rejimlerin yıllarca kötü davrandığı sünnileri koruyan bir güç olarak görüyorlar.  IŞİD’in uyguladığı terörist taktiklerin yıkıcılığını ve İslam dinine yönelik yarattığı nefreti ise pek önemsemiyorlar. Körfez ülkelerinden toplanan gönüllü bağışlar, çoğu zaman kuryeler aracılığıyla IŞİD yöneticilerine ulaştırılıyor. Söz gelimi G-20’nin toplandığı günlerde, hükümete yakınlığı ile bilinen Sabah Gazetesi, İstanbul’da bir kuryenin üzerinde Körfez’den gelen ve IŞİD’e teslim edilecek 450 bin Euro yakalandığı haberini yayınladı.

IŞİD’in ekonomik gücü ve finans kaynaklarına ilişkin ayrıntıları genişletmek mümkün. Ancak IŞİD’in elde ettiği bu kaynakları nerelere harcadığı da önemli. IŞİD, yılda 3-4 milyar dolara ulaştığı düşünülen yıllık gelirini silah ve cephane almak, silah altında tuttuğu kişilere maaş vermek, kontrol ettiği bölgedeki halka (8 milyon kişi olduğu hesaplanıyor) bazı sosyal yardımlar yapmak, devlet gibi davrandığı için bazı kamu harcamalarını gerçekleştirmekte kullanıyor. Ancak IŞİD bölgesi ve IŞİD yönetim mekanizması kapalı kutu olduğu için ayrıntılar pek bilinmiyor. 
 
Peki IŞİD’in ekonomik ve finansal gücüyle nasıl mücadele edilebilir ve zayıflatılabilir? Yazının başında da belirttiğimiz gibi IŞİD, ‘devlet gibi ekonomik kaynaklara sahip bir örgüt’ olduğu için, mücadelenin de buna uygun olması gerekiyor. Yani kimse IŞİD’i ‘resmen’ bir devlet gibi kabul etmese de, mücadelesini ‘teröre başvurmaktan çekinmeyen bir devlet’e göre yapmak zorunda… Aslında bu nüans yeni yeni kabulleniliyor. Çünkü Suriye’deki iç savaş ile Irak’taki güçsüz hükümetler, karadan yürütülecek askeri operasyonları zorlaştırıyor. Bu nedenle bölgedeki Kürt güçlere (Bazen PYD, bazen IKBY) açık destek veriliyor.  

TÜRKİYE, TERÖR OLAYLARI İLE EKONOMİK AÇIDAN ZAYIFLATILMAYA ÇALIŞILIYOR

Hava harekatlarının IŞİD’in ekonomik gücünü azaltacak hedeflere yöneltilmesi gerekiyor ancak bölgede yaşayan 8 milyon kişinin gündelik hayatının sürdüğünün de dikkate alınması şart. IŞİD’in yok edilerek toprakların Esad rejimi ve güçsüz Irak hükümetlerine iade edilmesi seçeneği de pek akla yatkın görünmüyor. Çünkü bu, IŞİD’in doğuş ve güçlenme sebebi olan mezhepler arası çekişmelere yapay bir müdahale olarak görülüyor. Nitekim ABD Başkanı Barack Obama’nın G-20 toplantıları sırasında “Rakka’ya 50 bin askerle karadan girmemiz mümkün. Ama daha önceki tecrübelerin tekrarlanmasından endişeliyiz” dedi. Obama’nın bu cümlesiyle, yerel dinamiklere yapılacak bir dışarıdan müdahalenin olumsuz sonuçlarına dikkat çekmek istediği düşünülüyor. Yani ABD’nin kafasında ‘IŞİD’ten sonra ne olacak?’ sorusu da cevaplanmış değil ki bu durum, kararsızlıklara sebep oluyor.

ABD 2014-Eylül ayında bir IŞİD’le Mücadele Stratejisi açıklamıştı. Zamana yayarak zayıflatma ve yok etmeye dayanan stratejinin bir ayağında IŞİD’in mali kaynaklarını azaltma çabaları bulunuyor. Ancak IŞİD, reel ekonomiden yani üretimden beslendiği için; mücadelenin üretim cephesini bloke etmeye dayanması gerekiyor. Askeri ve istihbarat seçeneklerinin doğrudan üretimi hedef alması; parası azalan örgütün operasyon gücünün zayıflamasını beraberinde getirebilir. Gönüllü yardımların asgariye indirilmesi ve örgüte katılımların caydırılması ile örgüt marjinalize edilebilir.  Ancak her durumda; içinde Türkiye’nin de bulunduğu IŞİD’e karşı koalisyonun, bu terörist örgütün ekonomik gücünü zayıflatmak için zamana yayılmış, sabırlı, dikkatli, özenli ve koordineli bir çabayı sergilemesi gerekiyor. 
(Bu yazı, Diplomatik Gözlem Dergisinin Aralık-2015 sayısında yayınlanmıştır.)

32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN KARA PARANIN MACERASI
TÜRKİYE’NİN KARA PARA İLE İMTİHANI 20 YILDIR SÜRÜYOR/EKONOM 50. ÖZEL SAYI


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder