Türkiye, komşusu Suriye’de
yaşanan iç savaş sebebiyle son 2 yıldır, hiç de alışık olmadığı büyüklükte bir
mülteci sorunu ile karşı karşıya. Ülkelerinden kaçan yaklaşık iki milyon
Suriyeli, Türkiye’ye sığınmış durumda. Bu tablo gösteriyor ki, -iç savaş öncesinde
nüfusunun 22 milyon kişi olduğu düşünülürse- her 10 Suriyeliden biri artık
Türkiye’de ikamet ediyor. Suriyelilerin yaklaşık yüzde 13’ü yani 250 bini
mülteci kamplarında barındırılırken geriye kalan bölümü (Yaklaşık 1.7 milyon
kişi), ülkenin neredeyse tamamına yayılmış durumda… Ancak bunların önemli bir
kısmının Gaziantep, Kilis, Hatay, Şanlıurfa, Adıyaman, Mardin, Adana, Mersin,
Ankara ve İstanbul’da yaşadığı düşünülüyor. Türkiye’nin Suriyeli mültecileri
ağırlamak için 6 milyar dolar (16 milyar TL) tutarında para harcadığı, sırf bu
amaçla kullanılması için gönderilen dış yardımların sadece 370 milyon dolar
düzeyinde kaldığı ise en son dile getirilen rakamlar…
Bu kısa özetten de
anlaşılacağı gibi yazımızın konusu Suriyeli mültecilerin Türkiye ekonomisinde
yarattığı ve yaratabileceği etkiler… Türkiye, izlediği “açık kapı politikası”
yoluyla kabul ettiği Suriyeliler sebebiyle, dünyada “sınırları içinde en çok
sayıda mülteci barındıran ülke” durumuna geldi. Oysa tüm Avrupa
ülkelerindeki mülteci sayısı 200 bin
dolayında bulunuyor. İngiltere merkezli Küresel İnsani Yardım Programı adlı
sivil toplum kuruluşu tarafından her yıl hazırlanan ‘Küresel İnsani Yardım
Raporu-2015’e göre, Türkiye insani yardımlarda “küresel stratejik aktör” oldu. Raporda 2013
yılı verileri kullanılarak “Türk hükümetinin Suriyeli göçmenleri konuk etmek
üzere harcadığı 1.6 milyar dolar eğer uluslararası bir yardım olsaydı,
Türkiye’yi miktar açısından üçüncü en büyük, brüt milli gelirde yardımın aldığı
pay açısından ise ikinci büyük yardımda bulunan ülke yapardı” deniliyor.
Raporda uluslararası yardımdaki öncülüğü nedeniyle “Dünya İnsani Zirvesi”nin Mayıs 2016’da ilk kez Türkiye’de düzenleneceği belirtiliyor.
26-27 Mayıs 2016’da gerçekleştirilecek zirveye Birleşmiş Milletler de büyük
önem veriyor.
Türkiye’nin 6 milyar dolar harcama alicenaplığında
bulunarak kazandığı küresel aktörlük unvanı, sokakta nasıl yankılanıyor?
Suriyeliler, Türkiye ekonomisinde işsizliği artırdı mı? Hacettepe Üniversitesi
Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nin Aralık-2014’te yayınladığı
“Türkiye’deki Suriyeliler: Toplumsal Kabul ve Uyum Araştırması” birçok sorunun
cevabını vermeye çalışıyor. Araştırma, zaman zaman bazı sorunlar yaşansa da,
Türkiye toplumunun Suriyelileri “toplumsal kabul düzeyi”nin olağanüstü yüksek
olduğunu ortaya koydu. Ancak Türk vatandaşları, Suriyelilerı misafir olarak
değerlendiriyor ve bu nedenle toplumsal kabulün yüksek çıktığı da araştırmada
ifade ediliyor. Buna karşılık; Suriyelilerin Türkiye’de geçirdikleri 2-3 yılda
60 bin çocuk doğurmaları, Türkiye’de birçok şirket kurmaları, işyeri açmaları
kalıcı olmak istediklerinin göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) verilerine
göre 2014 yılında Türkiye’de kurulan 4.736 yabancı ortak sermayeli şirketin
1.257’si; 2015 yılının ilk 5 ayında kurulan 1.950 yabancı ortak sermayeli şirketin
608’i Suriye vatandaşlarına ait… Bu, yabancı ortaklı her 4 şirketten birinin
Suriyelilerce kurulduğunun kanıtı… Bu durum, “mültecilerin işsizliğe neden
olduğu veya olacağı” yönündeki önyargıları kırıcı özellikler taşıyor. Şöyle ki: Hacettepe Üniversitesinin az önce sözünü
ettiğimiz araştırmasında, “Suriyeliler işsizlik yaratıyor mu?” sorusuna yanıt
vermenin güç olduğu ifade ediliyor ve “2013-Türkiye İstatistik Kurumu
verilerine göre Türkiye’de işsizliğin düştüğü üç il dikkat çekici biçimde
Kilis, Gaziantep ve Adıyaman olmuştur. Üstelik sadece işsizlik düşmemiş,
istihdam kapasitesi de artmıştır. Bu şaşırtıcı sayılar bize Suriye’den gelen
sığınmacıların yarattığı yeni ekonomiyi göstermektedir. Yine pek çok Suriyeli
işadamının kriz nedeniyle Türkiye’ye sermaye taşıdığı ve bunun da ciddi bir dış
sermaye girişi sağladığına dair iddialar mevcuttur” deniliyor. Yani sokaklarda
dilenen veya dilendirilenler bir yana; Suriyeliler kendi göbeğini kesen, hatta
Türkiye ekonomisine olumlu etki sağlayan bir görünüm sergiliyorlar.
Kişisel deneyimlerimize göre; Suriyelilerin belki de
en büyük şansları, Türkiye’nin orta gelir düzeyine (yani 10 bin dolarlık kişi
başı gelir düzeyine) çıkmış bir ülke olması… Bu durum, dünyadaki diğer orta
gelir düzeyindeki benzerlerinde olduğu gibi, Türk vatandaşlarının “ağır ve
yorucu işleri beğenmemesi” eğilimini
yaratıyor ki, burada devreye Suriyeliler giriyor. Düşük ücretlerle çalışmayı
kabul ederek ekonomik canlılığın sürmesini sağlıyorlar… Suriyelilerin Türkiye ekonomisinde yarattığı
bir başka etki ise oluşturdukları ek taleple gıda fiyatlarını yukarı çekmeleri
olabilir. Türkiye, 2-3 yıldır gıda fiyat artışında mevsim koşullarının etkisini
hep konuşuyor ancak Suriyelilerin etkisi henüz gündeme gelmiş değil. Ancak kötü
giden mevsim koşulları ile kararsız bir dengede bulunan gıda fiyatlarının, Suriyelilerin
ek talebiyle yukarı doğru hareketlenmesi
mümkün. Yine Suriyelilerin barınma talebi nedeniyle pek çok şehirde ev
kiralarının artması ve bunun enflasyonu artırıcı yönde etkilemesi de söz konusu
olabilir.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) ile
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) sahada çalışarak elde ettiği bulgulara
dayandırdığı ve Ocak-2015 tarihinde yayınladığı “Suriyeli Sığınmacıların
Türkiye’ye Etkileri” başlıklı araştırmada ise ‘ekonomik etkiler’ şu şekilde
sıralanıyor:
•
Suriyelilerin ekonomik alandaki etkilerine genel olarak bakıldığında risk ve
fırsatların iç içe geçtiği bir tablo söz konusudur.
•
Kiralarda artış gözlenmektedir ve kiralık ev bulmak giderek zorlaşmaktadır.
•
Sınır illerinde enflasyon artışı ortaya çıkmıştır.
•
Özellikle küçük işletmelerde kaçak işçi çalıştırma yaygınlaşmaktadır.
•
Kaçak Suriyeli çalıştıran ve çalıştırmayan firmalar arasında haksız rekabet
ortaya çıkmaktadır.
•
Yerel halk iş fırsatlarının ellerinden alındığına inanmaktadır. Ancak iş
dünyası açısından bakıldığında bu iddianın karşılığının olmadığı
görülmektedir. Normal şartlarda işini
kaybedecek kişiler de Suriyeliler nedeni ile işsiz kaldığını düşünmektedir.
Ayrıca sığınmacılar genelde yerel halkın çalışmayı tercih etmediği alanlarda
istihdam edilmektedir. Böylece vasıfsız işgücü gerektiren iş kollarında işgücü
açığı kapanmaktadır.
•
Suriyelilerin sınır illerinde işgücü açığını kapatması bölgedeki yatırım
ortamına olumlu katkı sunmaktadır.
•
Ücret düzeyinde önemli düşme gözlenmektedir.
•
Suriye’deki ve Türkiye’deki Suriyelilere sağlanan insani yardım malzemelerinin
ve hizmetlerin yerel firmalardan temin edilmesi, özellikle gıda ve tekstil
firmaları için bir fırsat oluşturmaktadır.
•
Başta Halep’ten olmak üzere, tüccar ve yatırımcı Suriyeliler de Türkiye’ye
gelmektedir. Deniz ve limanın varlığı bu Suriyeliler için Mersin’i bir cazibe
merkezi kılmaktadır. Bu konuda öne çıkan bir diğer il Gaziantep’tir.
•
Gaziantep Ticaret Odası’na kayıtlı Suriyeli firma sayısı iç savaş öncesinde 60
civarında iken 2014 Ekim itibarıyla 209’a yükselmiştir.
•
Suriyeli sermayenin Türkiye’ye kanalize olması ile ilgili büyük fırsatların
kaçtığı ileri sürülmektedir.
•
Ortadoğu ülkeleri ile ticaret ve yatırım ilişkisi olan ve o pazarları iyi bilen
Suriyeli tüccar ve yatırımcılar bu ülkeler ile olan ticaret ve yatırım
ilişkisine katkı sunmaktadır.
•
Suriyeliler küçük işletmeler (fırın, ayakkabı üretimi, vb.) yoluyla üretim ve
ticarete katkı sağlamaktadır. Ancak bu işletmelerin tamamına yakınının kaçak
olması dolayısıyla vergi vb. yasal yükümlülükleri yerine getirmemeleri haksız
rekabete neden olmaktadır.
İki bilimsel çalışma, TOBB’un verileri ve kişisel
deneyimlerimizin ortaya koyduğu sonuç şöyle özetlenebilir: Suriyeliler, gerek
işgücü gerekse sermaye olarak Türkiye ekonomisine yavaş yavaş entegre
oluyorlar. Bu entegrasyonun sağlıklı olması ve ülke ekonomisini olumlu yönde
etkileyecek şekilde gelişmesi için Türkiye’nin bir eylem planı ve yol haritası
ortaya koyması gerekiyor.
(Bu yazı, Diplomatik Gözlem Dergisinin Temmuz-2015 sayısında yayınlanmıştır.)
TÜRKİYE, “SURİYELİ MİSAFİRLER” İÇİN EKONOMİK AÇIDAN CAZİP OLMAKTAN ÇIKINCA, SIĞINMACI SORUNU AVRUPA’YA SIÇRADI
TÜRKİYE, “SURİYELİ MİSAFİRLER” İÇİN EKONOMİK AÇIDAN CAZİP OLMAKTAN ÇIKINCA, SIĞINMACI SORUNU AVRUPA’YA SIÇRADI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder