Ekonomi gazeteciliğinde iyi işler, iyi kıyaslamaya dayanır. Öyleyse kıyaslayalım bakalım.
22 Ağustos 2020 Cumartesi
DOĞAL GAZ BULDUK, ŞİMDİ ZENGİN Mİ OLDUK YANİ? CARİ AÇIK KÂBUSU BİTTİ Mİ?
15 Ağustos 2020 Cumartesi
MEDYA HİKAYELERİ: İLANINDA BİR MİKTAR HABER BULUNMUŞTUR
Hani bir sarhoş fıkrası vardır...
Aşırı alkollü şahsın, içtiği alkol miktarını belirlemek için hastanede kanı alınır.
Kandaki alkol oranını görünce laborantın aklı uçar ve rapora şöyle yazar: "Alkolünde bir miktar kan bulunmuştur."
Amiral gemisi olduğu söylenen gazetenin bugünkü kağıt baskısını görünce nedense aklıma bu fıkra geldi:
"İlanında bir miktar haber bulunmuştur."
(Bu yazı 15 Ağustos 2014 tarihinde Facebook sayfamda yayınlanmıştır.)
30 Temmuz 2020 Perşembe
DÜNYADA 40,3 MİLYON 'MODERN KÖLE' VAR VE DAHA FAZLA MÜCADELE GEREKİYOR
Cahit UYANIK
“1750 ilkbaharı başlarında, Batı Afrika’nın Gambiya kıyılarından içeri doğru nehir boyunca dört günlük yol çeken Juffure köyünde, Omoro ile Binta Kinte’nin bir oğulları oldu” diye başlıyor ünlü siyahi yazar Alex Haley’in Türkçe’ye Kökler (Roots-The Saga of an American Family) ismiyle çevrilen romanı… Doğan çocuğa Kunta Kinte adı verildikten 216 yıl sonra Haley, 1966 yılında kendi ailesinin köklerini araştırmaya ve ulaşacağı bilgilere göre romanını yazmaya karar verdi.
Haley, 10 yıl süren araştırma ve romanı yazma sürecinde; 7 kuşak geriye gidebildiğinde karşısına Toby adlı bir köle çıktı. İşte Toby, Haley’in kuşaklar öncesinden büyük dedesi, köle tacirlerince kaçırılıp Lord Ligonier adlı gemiyle Annapolis’e (Maryland) getirilip köle olarak satılan Afrikalıdır. Satın alan beyaz adam, bir müslüman olan Kunta Kinte’nin ismini Toby olarak değiştirmiştir hemen… Köle Toby, yaşamı boyunca dört kez esaretten kurtulmaya çalışmış; sonuncusunda, bir daha kaçmaya yeltenmesin diye, ayağı acımasızca kesilip topal edilmiştir.
Toby, kölelik yapması için kaçırılan 12,5 milyon Afrikalıdan (Bunlardan 10,7 milyonu zorlu okyanus yolculuğuna dayanabildi; 1,8 milyonu öldü ve denize atıldı) sadece biriydi. Şanslı olan Haley Ailesi, 200-250 yıl geriye yani Kunta Kinte’ye kadar giden köklerini öğrenmelerini yazar olan oğulları Alex’e borçluydu. Ancak 25 Mayıs 2020 tarihinde Minneapolis kentinde beyaz bir polisin diziyle boğazına basıp nefessiz bıraktığı George Floyd ve ailesi, atalarının Afrika’nın neresinden getirilip köle yapıldıklarını hiçbir zaman bilemeyeceklerdi. ABD’de kölelik dönemi, 1619 yılında ilk Afrikalı insanların getirilmesiyle başladı ve 1866 yılında köleliğin kaldırılmasıyla tam 247 yıl sürdü. Siyahiler ABD’de, daha sonraki 154 yılda sözde özgürdüler ancak bu zaman diliminin üçte ikisini, ikinci sınıf vatandaş olarak geçirdiler. 1960 ve 1970’lerdeki büyük mücadeleleri sonrasında ‘kağıt üzerinde de olsa’ beyaz ırkla tıpatıp aynı haklara sahip oldular.
25 Temmuz 2020 Cumartesi
EKONOMİ HİKAYELERİ: 'HAYATTA KALMA SAPMASI' NEDİR?
II. Dünya Savaşı sırasında Müttefikler, Naziler tarafından vurulan uçaklardaki kurşun deliklerini haritaladılar ve düşman topçularının ağır hasar verdiği alanları güçlendirmeye çalıştılar.
Hedefleri uçağın daha fazla kırmızı noktalı (veya daha fazla merminin isabet ettiği) alanları yeniden inşa etmek ve güçlendirmekti. Teorik olarak, bu mantıklı bir çıkarımdı. Sonuçta, bunlar en çok etkilenen bölgelerdi.
Ama bir matematikçi olan Abraham Wald farklı bir sonuca vardı: kırmızı noktalar sadece eve dönebilen uçaklara verilen hasarı temsil ediyordu.
Gerçekten güçlendirilmesi gereken alanlar, mermilerin isabet etmediği yerlerdi. Çünkü bunlar, uçak vurulduğunda hayatta kalamayacağı yerlerdi.
Bu fenomene hayatta kalma sapması denir. Yalnızca hayatta kalan örneklere odaklanmanızdan kaynaklı bir hatadır.
(Mühendis Beyinler Facebook sayfasından alıntıdır)
3 Temmuz 2020 Cuma
KAPAK HABERİ / COVID-19 SONRASI DÜNYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ: "DAHA İÇE DÖNÜK, DAHA DEVLETÇİ, DAHA YEREL"
Cahit UYANIK
Doğu’da “Hekimlerin Piri ve Hükümdarı”, Batı’da ise “Avicenna” olarak tanınan Türk hekim İbn-i Sina (980-1037) “El Kanun Fit Tıb” kitabında bulaşıcı hastalıklara karşı çözüm önerilerini şöyle sıralamıştı:
“Sirke ile temizlik yapın. Ellerinizi, bulaşıklarınızı ve kıyafetlerinizi mutlaka sirke ile yıkayın. Birlikte dolaşmayın. Beş-on kişi bir araya gelerek kalabalıklar oluşturmayın. Pazarları terk edin. Paraları bırakın. Toplu halde ibadet etmeyin. Salgından korkmayın, hastalıktan sakının, hastalarınızı terk etmeyin. Evinizde oturun ve neşeli olun. Hastalık neşeden kaçar.”
İbn-i Sina’nın bundan bin yıl önce tavsiye ettiği önlemlerin çoğu, 2019 yılı sonunda başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi için de aynen uygulandı. Salgının 5’inci ayına girilmesiyle beraber, pek çok ülke önlemleri gevşetmeye başladı. Ancak pek çok uzman, sonbahar geldiğinde salgında ikinci dalga yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu kararlılıkla vurguluyorlar. Salgından kurtuluş için bütün umutlar, en erken 2021 yılı başında kullanıma hazır hale gelebileceği umut edilen aşıda… Şu anda görev başında bulunan yöneticilerin çoğu, aşı bulunduktan sonra da dünyadaki ekonomik düzenin ‘kaldığı yerden’ aynen devam edeceğini hesaplıyor.
Fakat bazı kurumlar, uzmanlar ve akademisyenler, bundan 5-6 yıl sonra daha farklı bir ekonomik düzenin gelişebileceği konusunda öngörülerinin yer aldığı çalışmaları yayınlamaya başladılar. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) belki de bu kurumlardan ilki oldu. TÜBA’nın geçtiğimiz Nisan ayı ortasında yayınlanan ve her biri kendi uzmanlık alanlarının önde gelen isimlerinden 24 akademisyen tarafından hazırlanan ‘COVID-19 Pandemi Değerlendirme Raporu’nda ekonominin geleceği için ‘Küreselleşme yerine, içe kapanan milli yaklaşımlar ön plana çıkacak’ vurgusu dikkat çekti. Roma İmparatorluğunda 3. yüzyılda yaşanan ve kayıtlara geçen ilk büyük salgından, günümüze kadarki çok sayıda pandeminin sebep olduğu ekonomik ve toplumsal değişim ve dönüşümlerin tek tek anlatıldığı raporda, bakteri ve virüslerin yakın çağlardaki ekonomik yapılanmaları nasıl etkilediği de şu şekilde analiz edildi:
16 Haziran 2020 Salı
TÜRKİYE'DE İHALE YOLSUZLUĞU NASIL YAPILIR? 90 TEKLİF MEKTUBU DA AYNI KİŞİLERCE YAZILINCA...
9 Haziran 2020 Salı
OPEC İLE OPEC+ ÜLKELERİ ARASINDAKİ FARK NEDİR? OPEC DIŞI (NON-OPEC) ÜLKELER HANGİLERİDİR?
7 Haziran 2020 Pazar
İSTANBUL'UN BÖLGESEL VEYA ULUSLARARASI FİNANS MERKEZİ OLMASI İÇİN 7 ŞART YERİNE GETİRİLMELİ
6 Haziran 2020 Cumartesi
KULİS: MERKEZ BANKASI BİR ZAMANLAR KENDİNİ 'PARA KURULU'NA BENZETMİŞTİ!

30 Mayıs 2020 Cumartesi
KAPAK HABERİ / IMF: COVID-19 SALGINININ DÜNYA EKONOMİSİNE MALİYETİ 9 TRİLYON DOLAR OLABİLİR

Cahit UYANIK
“Karantina” sözcüğü İtalyanca kökenli ve 40 sayısına ‘quaranta’ deniliyor. Ekonomisi ticarete dayanan Venedik Cumhuriyetinde salgın hastalık (özellikle veba) bulaşmaması için, Çin’den gelen gemiler açıkta 40 gün bekletildikten sonra limana kabul ediliyordu. Bu uygulama 1400’lerin ilk yıllarında başlamıştı ve uzun yüzyıllar boyu devam etti. Ancak karantinaya rağmen vebanın yayılması önlenemedi. Veba salgını sebebiyle karantina uygulamaları öyle çılgın bir hal aldı ki, bu hastalığa yakalanan İtalyan vatandaşları da Poveglia Adasına gönderildi. Burada 160 binden fazla kişi öldü, öldürüldü ve toplu mezarlara gömüldü. Terk edilmiş haldeki Poveglia Adası, hala dünyanın en korkutucu ve ürkütücü toprak parçalarından biri olarak biliniyor.
Karantina uygulaması, İtalya’dan sonra denize kıyısı olan hemen hemen tüm ülkeler tarafından benimsendi. Osmanlı İmparatorluğu, 1865’te İzmir-Urla ve 1892’de İstanbul-Tuzla’da iki karantina merkezi (Türkçede ‘tahaffuzhane’ deniliyor) kurdu ve aktif olarak kullandı. İzmir-Urla’daki karantina merkezi, şehrin açıklarında bir adacık üzerinde Fransızlar tarafından inşa edilmişti.
Peki veba Avrupa’ya nasıl ulaşmıştı ve günümüzdeki COVID-19 virüs salgınıyla benzerliği nereden geliyor? 15. yüzyıl başında Avrupa’ya veba, tıpkı COVID-19’da olduğu gibi Çin’den gelmişti. O yıllarda vebanın taşınmasını ticaret gemileri sağlarken, 21. Yüzyılın başında ise COVID-19’un yayılmasında başrol yolcu uçaklarındaydı. Dile Kolay; HSBC Grubunun 1 yıl önce yayınladığı ‘Gökyüzü Ülkesi (Flyland)’ adlı rapora göre dünya genelinde günde 107 bin uçuş gerçekleşirken, 11,9 milyon insan uçakla seyahat etmekteydi. Raporda “Böylece gökyüzünde her gün neredeyse Küba’nın nüfusu büyüklüğünde sanal bir ‘Gökyüzü Ülkesi’ oluşuyor. Her 100 ‘Flyland’ vatandaşından 2’si hayatının aşkıyla uçakta tanışmaktadır” deniliyordu. Globalizmin fiili uygulamasının en önemli aracı konumundaki yolcu uçakları, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan salgını tüm dünyaya yayarak ‘global salgın’ın yani pandeminin taşıyıcı ve dağıtıcısı oldular.
29 Nisan 2020 Çarşamba
COVID-19, BİYOTEKNOLOJİK İLAÇ VE AŞILARIN YILDIZINI İYİCE PARLATTI
16 Nisan 2020 Perşembe
EKONOMİ FIKRALARI / KRAL, ÖRDEK AVINA ÇIKARSA....
Av uşakları, çevredeki ördekleri ürkütüp, kralın önünden geçirtiyorlar.
Sonunda kral, önünden geçen bir ördeği nişan alıp ateş ediyor, maskarasına soruyor:
-Vurdum mu?
Maskara:
-Majesteleri, zavallı ördeğin hayatını bağışlamak alicenaplığında bulundular.
(Anonim)
(Tıklayınız) EKONOMİ FIKRALARI: PATLICAN DALKAVUĞU...
14 Nisan 2020 Salı
IMF, COVID-19'LA MÜCADELE İÇİN 2 ACİL FİNANSAL DESTEK AÇIKLADI: RFI VE RCF
IMF, COVID-19 salgınının ekonomik etkisiyle karşı karşıya olan üye ülkelere acil maddi yardım sağlıyor. IMF, bu amaçla Hızlı Finansman Aracı (RFI) ve Hızlı Kredi Tesisi (RCF) adı verilen ve daha önce de uygulanan iki finansal destek aracını daha güçlendirdi ve kullanım imkanlarını kolaylaştırarak kredi tutar limitlerini artırdı. Üye ülkeler de bu kredileri süratle kullanmaya başladı.
RFI ve RCF; (stand-by'lardan farklı olarak) IMF kaynaklarının herhangi bir koşulsallık olmadan veya sınırlı düzeyde koşulsallığa bağlı olarak kullanabilmesine imkan tanıyor. COVID-19 bağlamında; olası bir başvuru durumunda Türkiye'nin Hızlı Finansman Aracı (RFI) programına daha uygun olduğu görülüyor. (RFI'yı 14 Nisan 2020 itibarıyla Arnavutluk, Kosova, Kuzey Makedonya, Kırgızistan, Gabon, Senegal kullandı.)
Hazine ve Maliye Bakanlığının resmi verilerine göre Türkiye'nin IMF'deki kotası 4 milyar 658 milyon 600 bin SDR. (26 Ocak 2016'dan önce Türkiye'nin IMF'deki kotası 1 milyar 455 milyon 800 bin SDR idi ve bu tarihten sonra 3 kattan fazla arttı. Türkiye böylece IMF'nin 20. büyük üyesi oldu).
TCMB'nin 14 Nisan 2020 tarihinde açıkladığı kurlara göre 1 SDR 1,37 dolar düzeyinde bulunuyor. Bu durumda Türkiye'nin IMF'deki kotası 6 milyar 383 milyon dolara denk geliyor. Hazine Eski Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez'in hesaplamasına göre Türkiye RFI'dan kotasının 1,5 katına kadar yani 9,5 milyar dolar krediyi, 3,8-5 yıl vade ve yıllık yüzde 1,5 faizle kullanabilecek.
11 Nisan 2020 Cumartesi
IMF'YE "YAPMAYACAĞIZ" DİYE SÖZ VERDİK; İTHALATI AZALTMAK İÇİN GÜNLERCE TARTIŞTIK
8 Nisan 2020 Çarşamba
TRUVA HAZİNELERİMİZİ ALMANLARDAN VE RUSLARDAN İSTİYORUZ
Senaryosunu da o yazmış.
Truva Hazinelerinin Alman hırsız arkeolog Schliemann tarafindan kazılma, çıkarılma, yurt dışına kaçırılması anlatılıyordu.
Son 30 senedir Truva kazısını yürüten hocamızın teni güneşte çalışmaktan simsiyahtı ve Schliemann'ın Truva'ya büyük zarar verdiğini, Hazineyi bulmak için her tarafı yıktığını anlatıyordu acı acı...
Kaçırma olayının ardından yıllar suren hukuk savaşı da anlatıldı bir başka hocamız tarafından... Ama Truva Hazineleri kendi toprağına getirilememiş tekrar...