Türkiye bundan 8 yıl önce Titan Saadet Zinciri ve onun havalı patronu Kenan Şeranoğlu'nu, dillere destan bir doğum günü partisi ile tanımıştı. Lüks bir otomobille doğum gününe gelen ve lüks bir otomobil şeklindeki doğum günü pastasını kesen, tek düğmeli iki parça kumaştan dikilmiş ultra-süper ceketiyle hala hafızalardaki yerini koruyan Şeranoğlu, Titan adlı organizasyonun aslında bir "saadet zinciri" olduğu anlaşılınca gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Daha sonra mahkeme aşamasında ortaya çıkarılan bilgilere göre Şeranoğlu, 8 ayda o dönemde hatırı sayılır bir para olan 2 trilyon lirayı cebe indirmişti. Titan organizasyonu, 30 bin kişiden 2 bin 500'er mark toplamış ve her üyeye, bir önceki üyenin parasından belli bir miktar aktarmıştı. Buna finans literatüründe "saadet zinciri" veya "Ponzi oyunu" da deniliyordu.
24 Ocak 2015 Cumartesi
ENFLASYON HEDEFLEMESİNDE İLK TEST NOKTASI BUGÜN
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) bugün açıklayacağı mart ayına ilişkin enflasyon rakamı, Merkez Bankası'nın (MB) yılbaşında duyurduğu enflasyon hedeflemesi açısından da ilk test noktasını oluşturacak. MB, yıl sonu için belirlediği yüzde 5'lik nihai hedefe ulaşmak için, 3'er aylık dönemler halinde (mart-haziran-eylül) bir "enflasyon patikası" tespit etmişti. Bu patikaya göre, mart ayındaki tüketici fiyatları enflasyonunun (TÜFE) yıllık yüzde 7.4 düzeyinde gerçekleşmesi gerekiyor. Şubat ayındaki yıllık enflasyon rakamı yüzde 8.15 olarak gerçekleşmişti. Bu durumda yüzde 7.4'lük rakamı yakalayabilmek için, mart ayı fiyat endeksinin düşüş yönünde olması gerekiyor.
|
23 Ocak 2015 Cuma
İŞSİZLER "VAKTİM YOK, İŞ ÖĞRETEN KURSA GİDEMEM" DEDİ !
Uzmanlaşmış Meslek Edindirme
Merkezleri (UMEM) Beceri’10 kurslarına ön kayıt yaptıran ancak sonrasında sistemden
çıkan 1086 kişi ile telefonda yapılan ankette, işsizlerin meslek kurslarına
bakış açıları ile ilgili önemli bilgiler toplandı. Kursa devam edilen her gün
için 15 TL harcırah alınan ve kurs sonunda istihdam garantisi bulunan UMEM
Beceri’10 Projesine ön kayıt yaptırıp, daha sonra herhangi bir kursa kayıt
olmayan her 10 kişiden birinin “vakti olmadığı” gerekçesini sunması ilginç bir
bulgu olarak ortaya çıktı.
22 Ocak 2015 Perşembe
AZ BİLİNEN IMF-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİN GEÇMİŞİ...
Cahit UYANIK
Türkiye, Hazine Müsteşarlığı'nın 9 Mart
2010 tarihli resmi açıklamasına göre
Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 20. stand by görüşmelerini anlaşma olmadan
bitirdi. Bu görüşmeler, 19. stand by'ın 2008 mayıs ayı sonunda bitmesinden bu
yana sürüp gidiyordu. Yani 21 ay boyunca süren görüşmeler bir anlaşma olmadan
sona erdi. Bu durum Türkiye'de günlerce tartışıldı. IMF'siz dönemin neler
getirip neler götüreceği üzerinde duruldu. Ben de burada uzun uzadıya IMF
olmadan Türkiye ekonomisinin performansının nasıl seyredeceği konusunda niyet
okuyuculuğuna soyunmayacağım. Bunu hep beraber yaşayıp göreceğiz. Sadece şu
söylenebilir: Türkiye'de IMF olmadan, kendi kendine yeten bir akış halinde,
ekonomisini yürütmesi için yeterli altyapılar kurulmuş gibi görünüyor. Ancak bu
altyapıların korunup, zamana ve şartlara göre geliştirilmeye gereksinimi var.
Türkiye, gerek devlet ve hükümetler olarak, gerek özel sektör olarak bu konuda
duyarlılık gösterirse IMF ile ilişkiler bundan sonra, 'borçlu-alacaklı' değil
'diplomatik’ düzeyde kalabilir. Aksi taktirde yine zorlu bir viraj sırasında
IMF'ye muhtaç duruma düşebiliriz.
İŞTE BARZANİ'Yİ 300 MİLYON DOLARDAN EDECEK AKÇAKALE SINIR KAPISI
Cahit
UYANIK
Bu yıl nisan ayında yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlar gereği devlet, Irak'la ticaret hacmini azaltmadan, Kuzey Irak'taki Barzani yönetimini "güçsüz" hale getirmeyi hedefliyor. Barzani'nin en önemli gelir kaynaklarından birisi Habur Sınır Kapısı'ndan geçiş yapan tırlar ve kamyonlar. Bu araçlardan yılda 300 milyon dolarlık nakit gelir sağlayan Barzani yönetiminin gelirleri, Şanlıurfa-Akçakale'de açılacak Akçakale Sınır Kapısı ile azaltılmaya çalışılacak.
21 Ocak 2015 Çarşamba
İŞSİZLİK SİGORTASINA EL ATMAK, SSK'DA 30 YIL ÖNCE DÜŞÜLEN HATAYI TEKRARLAMAKTIR
Cahit UYANIK
Türkiye'de değişmeyen
kötü siyasi geleneklerden birisi de hazır ve yıllardır biriktirilen kaynakları
fütursuzca tüketmek. Türkiye bu siyasi
pratiği 1970'li yıllardan sonra Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) üzerinden
yaşadı. Kurulduktan sonra işçi ve işverenlerden kesilen primlerle SSK, büyük
bir kaynak gücüne ulaşmıştı. 1970'li yıllardaki çocukluk yıllarımdan
hatırlıyorum; SSK hastanelerine gıpta
ile bakılırdı. Bir kentte eğer SSK'ya bağlı bir hastane varsa ve siz SSK'lı
iseniz şanslı bir vatandaş sayılırdınız. O kentin en iyi doktorları SSK
hastanesinde çalışır, en modern tedaviler orada uygulanırdı. Ama maalesef 1980'li yılların
sonu ve 1990'lı yıllar boyunca SSK hastaneleri yeni yatırımlar yapılmadığı için
en kötü sağlık kurumları olarak ünlendiler.
20 Ocak 2015 Salı
ÇOK SEVDİĞİMİZ AMA PEK TANIMADIĞIMIZ BİR YATIRIM ARACI: ALTIN
Cahit UYANIK

Altın, Türk halkının çok ama çok sevdiği; neredeyse hiç tanımadığı yegane yatırım aracı. Mesela 'karat' ve 'ons' nedir? Altının ayarları neye bağlıdır? Altın fiyatları nasıl artar veya azalır, bunları biliyor muyuz? Oysa diğer yatırım araçları öyle mi? Banka mevduatı ve döviz hakkında birçok bilgisi olan halkımız, bir zamanlar rağbet ettiği borsadan ise çok fazla teknik bilgi ve sürekli takip gerektirdiği için soğumuş görünüyor. Mevduattan ne kadar vergi alındığı, mevduat garantisinin limiti, hangi bankanın mevduata ne faiz verdiği gibi bilgilerin yanı sıra, doların, sterlinin veya euronun geleceğine yönelik düşünce ve beklentiler çoğu kişinin bilgisi dahilindedir. Altında ise 'güven' hissi, çoğunlukla altın hakkında bilgi sahibi olma çabasına baskın çıkar. Altında fiyat takibinin ötesine pek geçmeyiz. Altın belki de; somut, elle tutulabilen, değerini yitirmeyen, kriz dönemlerinde de nakite kolayca dönüştürebilen özellikler taşıdığından Türkler'in gözdesi. Altın aynı zamanda bir ziynet eşyası olarak çok rağbette. Türkler olarak, altınla süslenmeyi çok seviyoruz.

Altın, Türk halkının çok ama çok sevdiği; neredeyse hiç tanımadığı yegane yatırım aracı. Mesela 'karat' ve 'ons' nedir? Altının ayarları neye bağlıdır? Altın fiyatları nasıl artar veya azalır, bunları biliyor muyuz? Oysa diğer yatırım araçları öyle mi? Banka mevduatı ve döviz hakkında birçok bilgisi olan halkımız, bir zamanlar rağbet ettiği borsadan ise çok fazla teknik bilgi ve sürekli takip gerektirdiği için soğumuş görünüyor. Mevduattan ne kadar vergi alındığı, mevduat garantisinin limiti, hangi bankanın mevduata ne faiz verdiği gibi bilgilerin yanı sıra, doların, sterlinin veya euronun geleceğine yönelik düşünce ve beklentiler çoğu kişinin bilgisi dahilindedir. Altında ise 'güven' hissi, çoğunlukla altın hakkında bilgi sahibi olma çabasına baskın çıkar. Altında fiyat takibinin ötesine pek geçmeyiz. Altın belki de; somut, elle tutulabilen, değerini yitirmeyen, kriz dönemlerinde de nakite kolayca dönüştürebilen özellikler taşıdığından Türkler'in gözdesi. Altın aynı zamanda bir ziynet eşyası olarak çok rağbette. Türkler olarak, altınla süslenmeyi çok seviyoruz.
19 Ocak 2015 Pazartesi
MB: HAM PETROLDE FİYAT ARTIŞININ ÜÇTE BİRİ AKARYAKITA YANSIYOR
Cahit
UYANIK
Merkez Bankası (MB), ham petrol fiyatlarındaki artışın
Türkiye'deki akaryakıt fiyatlarını ne yönde etkilediğini araştırdı. MB'nin
yayımladığı son enflasyon raporundaki verilere göre ham petrol fiyatlarındaki
yüzde 10 oranındaki artış, yurt içi akaryakıt fiyatlarını 24 aylık bir dönem
sonunda 3.2 puan artırıyor. Yani uluslararası petrol fiyatlarındaki bir artışın
ancak 1/3'ü yurt içi akaryakıt fiyatlarına yansıyor.
ALARKO VE AKENERJİ SANTRAL KAPATIYOR
Yüksek doğal gaz fiyatları nedeniyle zararda
olduklarını ve elektrik üretiminden vazgeçme noktasına geldiklerini belirten
özel sektör elektrik üreticileri santral kapatmaya başladı. Alarko Holding
iştiraklerinden Alarko Elektrik Santralları Tesis, İşletme ve Tic. A.Ş.'ye
(Altek) bağlı Kırklareli Doğal Gaz Çevrim Santralında bu ay sonunda üretim
duruyor. Akkök Grubu'na bağlı Akenerji de, Bilecik-Bozhöyük’teki santralin
birinci ünitesini 15 Temmuz, ikinci ünitesini 30 Temmuz’da üretim durdurma
kararını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na iletti. Akenerji, mayısta 5 MW
gücündeki Bursa-Orhangazi santralini kapatmıştı. Kapatılan son iki santralin kurulu gücü 81 (Altek) ve
127 (Akenerji) olmak üzere toplam 208 MW düzeyinde bulunuyor. Türkiye'deki
toplam kurulu güç ise 39 bin MW düzeyinde.
16 Ocak 2015 Cuma
TÜPRAŞ ÖZELLEŞTİRMESİ: 37.3 DOLARLIK MASRAFLA 3.6 MİLYAR DOLAR KAZANILDI
Türkiye, 20 yılı aşkın zamandır süren özelleştirme macerasında
mahkeme kararlarına saygı göstermeye başlamasının ödülünü Tüpraş
özelleştirmesindeki ek 3 milyar 625 milyon dolarlık kazançla aldı. Hükümet,
Tüpraş'ın yüzde 65.76'sını 2003-2004 yıllarında yapılan özelleştirme ihalesinde
1 milyar 302 milyon dolara Efremov-Zorlu Ortaklığı'na satmıştı. Ancak Petrol-İş
Sendikası tarafından Ankara 10. İdare Mahkemesi'ne açılan davada mahkeme,
işlemin iptaline karar verdi. 2 Haziran 2004'te verilen bu karar, daha sonra
Danıştay tarafından da onaylanınca hükümet ihaleyi iptal etmek zorunda
kalmıştı.
İŞSİZLERİN MESLEK ÖĞRENİRKEN TERCİH ETTİĞİ KURSLAR: TEKNOLOJİ YOĞUN MESLEKLER
İŞSİZLER,
İŞ BEĞENMİYOR
İŞSİZLERE,
İŞ BEĞENDİRMEK ZOR
İŞSİZLER,
İŞ ÖĞRENMEYE GÖNÜLSÜZ
MESLEKSİZ
İŞSİZLER, MESLEK EDİNMEK İSTEMİYOR (MU?)
BATIDA
İŞSİZLER İŞ BEĞENMİYOR, DOĞUDA YETERİ KADAR İŞ YOK!
İŞSİZLER, TEKNOLOJİ YOĞUN MESLEK KURSLARINA İLGİ GÖSTERİYOR
TOBB ETÜ Sosyal Politikalar Uygulama ve
Araştırma Merkezi (SPM) Direktörü Prof. Dr. Serdar SAYAN, meslek edinmek
isteyen işsizlerin en çok hangi alanlardaki kursları tercih ettiğini açıkladı.
Buna göre işsizler, kurs bitip işe girdiğinde daha yüksek kazanç beklentisi, bu
işlerin gelecekte de önemini koruyacağı ve kendilerini geliştirebilecekleri düşüncesiyle
‘teknoloji yoğun’ sektörlere yönelik mesleki eğitimlere daha çok ilgi
gösteriyor.
Buna göre işsizler, en çok sırasıyla;
-‘elektrik,
elektronik, makine ve beyaz eşya’,
-
‘enerji üretimi ve işletme’ ile
-
‘otomotiv ve taşımacılık’
sektörlerindeki meslek edindirme kurslarıyla
ilgileniyor.
15 Ocak 2015 Perşembe
TÜRKİYE’DE HER 10 ÜNİVERSİTE MEZUNUNDAN 3’Ü YAPTIĞI İŞE GÖRE ‘AŞIRI EĞİTİMLİ'
TÜRKİYE’DE HER 10 ÜNİVERSİTE MEZUNUNDAN
3’Ü YAPTIĞI İŞE GÖRE ‘AŞIRI EĞİTİMLİ’…
TÜRKİYE’DE HER 10 ÜNİVERSİTE MEZUNUNDAN
3’Ü ALDIĞI EĞİTİMDEN DAHA DÜŞÜK BİR İŞTE
ÇALIŞIYOR
Türkiye’de yüz binlerce gencin yaşamları
boyunca yürütecekleri mesleklerine ilişkin üniversite tercihlerini henüz yeni
yaptığı bugünlerde, ilginç bir araştırmanın sonuçları açıklandı. Buna göre,
Türkiye’de halen istihdam edilen her 10 üniversite mezunundan 3’ü, yaptığı işe
göre ‘aşırı eğitim’ almış durumda. Lise veya daha az düzeyde eğitimli mezunların
yürütebileceği işleri, üniversite mezunlarının yapması anlamına da gelen ‘aşırı
eğitimlilik oranı’; Türkiye’deki üniversite
mezunları arasında yüzde 31.8 olarak belirlendi.
PETROLDEKİ DÜŞÜŞ, 73 MİLYAR DOLARLIK CARİ AÇIK KABUSUNDAN UYANDIRDI
Türkiye, ham petrol ithalatına bu yılın ilk 6 ayında 2007 yılının tümüne
ödediği kadar para ödedi. Türkiye'nin ilk 6 ayda ödediği yüksek fatura, yılın
son 5 ayındaki oluşması beklenen düşük fiyatlara rağmen petrol faturasını 20
milyar dolara çok yaklaştıracak. Yapılan hesaplamalara göre ham petrolün
ortalama fiyatı 120 dolar olsaydı cari açık 63, 140 dolar olsa 73 milyar dolara
kadar çıkabilecekti.
14 Ocak 2015 Çarşamba
TATLI UYKU, ANTEP BAKLAVASINA FEDA OLSUN
Coğrafi işaretle tescillenen ve uluslararası tescil alma konusunda önemli
bir adım atan Antep baklavasının, Antepliler için anlamı çok daha yaşamsal.
Antep'te baklava, mesleğin ustalarının sabaha karşı saat üçte "tatlı
uykulardan uyanarak tatlı yapmaya gittiği" bir yaşayış ve üretim biçiminin
öznesi. Müşterisine bu lezzet harikasını taze taze sunabilmek için sabahın
erken saatlerinde tatlı uykular bölünüyor. O nedenledir ki, uykusunu
bölemeyenden baklavacı olmaz. Uyanmak sırf ustaların işi değil tabii. Ustalar
uyanır da çıraklar (şakirtler), kalfalar (halfeler) uyuyakalır mı? Sabahın
üçünde, bütün dükkân tepsi tepsi baklava pişirmek için sabırla çalışmaya
başlar. Baklavacı ustası olabilmek için ise uzun yılları art arda sıralamak
gerekir. Bu unvana ulaşmak, o kadar kolay değil. Getir-götür işleri ile daha
11-12 yaşlarında başlayan bu serüven, yıllarca açılan yufkalarla devam eder.
Yufkaya fıstık koymak, tepsiye yerleştirmek, tepsiye yerleştirilmiş malzemeyi
kendi geometrisi içinde bir estetik barındıran baklava dilimi şeklinde kesmek,
pişirme süresini hesap etmek ve şerbeti dökmek adeta saç ağartacak kadar uzun
bir yaşam dilimini kapsar.
REKABET İHLALİNDE GIDA SEKTÖRÜ BAŞI ÇEKİYOR
Cahit UYANIK
Rekabet
Kurulu, Türkiye'de rekabet kurallarını en fazla ihlal eden sektörün ‘gıda
ürünleri ve içecek' sektörü olduğunu açıkladı. Kurulun, ‘2009 Yılı Faaliyet Raporu'nda yaptığı
değerlendirmeye göre ilk inceleme, ön soruşturma ve soruşturma süreçleri
sonucunda nihai karara bağlanan rekabet ihlallerinde ikinci sırayı ise
‘ulaştırma sektörü' alıyor. Ulaştırmayı, telekomünikasyon ve posta ile petrol
ürünleri sektörü takip ediyor. Rekabet Kurulu, sürekli olarak rekabet ihlali görülen
sektörlerde yapısal tedbirler alınması için kanun koyucu ile bu sektörlerin
düzenlenmesinden sorumlu kamu otoriteleri arasında işbirliği mekanizmaları
kurulması gerektiğine dikkat çekiyor.
12 Ocak 2015 Pazartesi
2015'TEKİ KRİZ TARTIŞMALARINA IŞIK TUTABİLİR: EKONOMİMİZ İTHALATLAŞTI, ASYALILAŞTI, ULUSLARARASILAŞTI
Cahit UYANIK
Türkiye ekonomisi çok uzun yıllardır bir türlü rahatlayamıyor. Enflasyon düşürülüyor ama döviz dengesi bozuluyor. Derken işsizlik, giderek büyüyen ve önü bir türlü alınamayan bir sorun olarak çıkıyor. Ekonomik göstergelerdeki bir çok başarı öyküsü, sokaktaki insan açısından çok fazla bir şey ifade etmiyor. Çünkü sokaktaki insan, sonuçta bir işi olup olmadığının yanı sıra, iyi para kazanmak ve kazandığı paranın değerini kaybetmemesini istiyor. Peki neden böyle oluyor? İnsanlar neden bir türlü kendisini ekonomik açıdan rahat hissedemiyor. Bunun iç olduğu kadar bir çok dış sebebi de var. Çünkü Türkiye ekonomisi 26 yıldır, kendisine yol olarak dışa açık veya ihracata dayalı büyüme modelini seçmiş durumda. Son 15 yılda dünya ekonomisindeki küreselleşme eğilimi de, zaman zaman istemesek de bizi olumlu veya olumsuz yönde etkiliyor. 1990'ların ortasında Avrupa Birliği ile uygulamaya giren Gümrük Birliği de genel ekonomik dengelerimizi etkileyen bir başka unsur. Yani son çeyrek yüzyılda ekonomimizde dış etkenler de, iç etkenler kadar önemli rol oynuyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)