Dış ekonomik ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dış ekonomik ilişkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Eylül 2024 Perşembe

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / YUNANİSTAN'LA 'ACEMİ' DOSTLUĞU

Cahit UYANIK 

ATİNA/ANKARA - Türkiye-Yunanistan ilişkileri son 6-7 ayda iyice yumuşadı. Yunanistan'daki nefes nefese seçim yarışı bile bu dostluğu bozamadı. Ankara Ticaret Odasının (ATO)  Türkiye-Yunanistan Dostluk ve İşbirliği Fuarı çerçevesinde düzenlediği Atına gezisine katılma fırsatı bulduk. Bizim edindiğimiz taze izlenimler şöyle sıralanabilir: 

● Türk-Yunan dostluğunun gelişmesinde iş adamlarına büyük bir pay düşecek. Çünkü iki ülke insanının stratejik kararlar verirken birbirine güveni henüz tam değil. İş ilişkilerini daha geliştirerek güven ortamı yaratılabilir. Bu çerçevede Eylül ayındaki Selanik Fuarı ve 2001 yılında İstanbul'da düzenlenecek 2. Türkiye-Yunanistan Dostluk ve İşbirliği Fuarı büyük önem taşıyor.

● İki ülke arasındaki ilişkilerin sıcaklaşma sürecinde siyasetçiler de önemli inisiyatif üstlenecekler. İki ülke insanı birbirine siyasi vekilleri öncülüğünde yaklaşacaklar. Bu çerçevede Yunan Meclisindeki yemin töreni nedeniyle fuar açılışına gelemeyen Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun gönderdiği yazılı mesaj, Yunan Cumhurbaşkanının Türk Heyetine üst düzeyde bir kabul göstermesi iyi niyetin devam edeceğinin göstergesiydi.

● Ancak seçimlerde milletvekili seçilen eski Atina Ticaret ve Sanayi Odası Başkanının Türk Heyeti ile fazla ilgilenmemesi, yeni seçilen oda başkanının ise "Mazbatam henüz onaylanmadı" diyerek ATO'nun ziyaretine katılmaması hoş kaçmadı. Türk iş adamları Yunanistan'la ilişkileri geliştirmeye daha istekli görünürken aynı hava Yunanlı partnerlerinde yoktu. Bunu belki de Yunanistan'ın turizme dayalı ekonomisine yorumlayabiliriz. ATO ile Atina Ticaret ve Sanayi Odası arasında üçer kişiden oluşan bir çalışma grubu kurulması yine de olumlu yönde atılmış bir adımdı.

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / AĞUSTOS SICAĞINDA TEHLİKELİ DANS

Cahit UYANIK 

AKP Hükümeti yine ABD ile tehlikeli bir dansa başladı. Konu, elbetteki Irak'a asker gönderilmesi. ABD'lilerin sütten ağzı yandı ya; yoğurdu üfleyerek yiyorlar. Irak Savaşı öncesinde haftalarca Akdeniz'in ortasında bekletilen birliklerini unutmadılar. Türkiye'den 15 gün içinde cevap beklediklerini Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e ilettiler. 

Ağustos ayı başında yapılacak Yüksek Askeri Şura'da Silahlı Kuvvetler'de komuta kademesi değişiklikleri yaşanacak. Kuvvet komutanlıklarından ordu komutanlıklarına kadar kritik atamalar yapılacak. Yeni komutanlar ise göreve Ağustos ayı sonunda başlayacaklar. Ayrıca 7'inci Uyum Paketi yasalaştığı taktirde Milli Güvenlik Kuruluna büyük ihtimalle ilk kez sivil bir genel sekreter atanabilecek. Bu konu da kendi iç gündemimizi hayli meşgul edeceğe benziyor. 

Meclis ise çok yoğun bir çalışma döneminden henüz çıktı. Söz gelimi Ağustos ayı sonunda tertip edilmeye çalışılacak olağanüstü toplantı, hele hele Irak'a asker gönderme gündemli ise yeni bir fiyasko ile sonuçlanabilir. Hükümetin bir kez daha tezkere reddini göze almayacağı herkesin malumu. Anlaşılan Türkiye'nin normal gündemine dönmesi en erken Eylül ortasını bulabilir. Hem o zamana kadar Birleşmiş Milletler ve NATO'da da durum netleşebilir. Türkiye, anayasasındaki yurt dışına asker göndermeyle ilgili olarak yer bulmuş uluslararası meşruiyet zeminini otomatikman yakalayabilir. Bu ayrıntının  ABD'lilere ve ABD'nin yeni göreve başlayacak büyükelçisine dikkatli ve etraflıca anlatılmasında fayda var. 

30 Ağustos 2024 Cuma

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / İYİ NİYET TAŞLARI

Cahit UYANIK 

"Felakete giden yol iyi niyet taşlarından örülüdür" diye bir söz vardır, bilir misiniz? Geçen hafta yayınlanan Dünya Bankası raporu bence bu taşlardan birisi. Çünkü bu rapor kendisine tutunacak dal arayan, daha 10'uncu ayını doldurmadan içteki itibarı sıfıra yaklaşan Refahyol Hükümeti üyelerinden mal bulmuş magribi muamelesi gördü. Çünkü koca koca ağızlarını doldurarak asgari ücret düzeyi 100 doların altına düşen halkın ürettiklerinin dünyayı hayran bırakmasından kendilerine pay çıkardılar. Sonra da 'ihram şov' yapıp hacca gittiler. 

Bu raporun iç politikada ağızlara sakız edilmesi, Dünya Bankası yetkililerini eminim çok kızdırmıştır. Merak ediyorum Dünya Bankasının Türkiye ile aynı kategoriye soktuğu ülkelerde de benzeri vavelalar koptu mu? Türkiye'nin büyük bir ekonomik potansiyeli olduğu sanki ilk kez mi yazılıp çiziliyor Allah aşkına? Daha geçen yıl ABD, Türkiye'yi 'Yükselen 10 Pazar' arasına koymadı mı?Avrupa Birliği neden kapıyı suratımıza çarpamıyor?

Dünya Bankası raporunun açıklandığı aynı günlerde 5 Nisan Kararlarının 3'üncü yıl dönümünü idrak etmedik mi? O idrak ki hala ekonomi denilen komplike arabanın düşük faiz inadı uğruna beton duvara çarptırılmasının etkilerini bize yaşatıyor. Bana inanmıyorsanız DPT Müsteşarı Necati Özfırat'ın 5 Nisan'a ilişkin geçen haftalardaki değerlendirmelerini okuyuverin. Teknik deyimler arasına sıkışmış zehir zemberek eleştiriler, bürokrasinin felaket sinyallerini işaret ediyor.

14 Ağustos 2024 Çarşamba

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / MECLİS'İN ATEŞLE İMTİHANI

Cahit UYANIK 

Başbakan Bülent Ecevit'in geçen hafta yaptığı bir konuşmada tüm umutlarını yitirmek üzere olan Türk toplumuna Kurtuluş Savaşını hatırlatması hoş bir ortam yarattı. Ama aynı günlerde yüzde ikibinli faizler isteyen bankalarla, bu faizi ödemeyeceğini söyleyen sanayicilerin Osmanlı mirası bir saray-otelde toplantı yapmaları pek de hoş olmadı. 

Merak ediyorum,  acaba bu toplantının faturası kimin cebinden çıktı? Krizden 20 trilyonu aşkın repo geliri sağlayan TOBB'un mu yoksa memlekete 50 milyar dolara yakın zarar veren bir sektörün temsilcileri olarak Bankalar Birliğinin mi? Toplum olarak mütevazı olmayı unuttuk. Krizden nasıl çıkacağımızı bile saraylarda tartışıyoruz.

Bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var: Şu anda birçoğu otele dönüştürülen, bazıları da müze olarak işletilen Osmanlı saraylarının önemli kısmı 1800'lü yılların ikinci yarısında Batı'dan alınan borç paralarla yaptırılmıştı. O dönemde Osmanlı'nın çıkardığı ballı börek türünden dış borçlanma tahvilleri, Avrupalı kızların çeyizlerinin en gözde parçalarını oluşturuyordu.

10 Ağustos 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ERMENİ MESELESİ VE AGSK

Cahit UYANIK 

1970'li yıllardan bu yana peşimizi bırakmayan sözde Ermeni Soykırımı iddiaları, önemli bir müttefikimiz olan Fransa ile aramızı açtı. Fransa'nın Türk insanının gönlünde ayrı bir yeri var. Osmanlı İmparatorluğunda ilk Batılılaşma çabaları Fransa'dan esinlenilerek başlatılmıştı. Fransa'da hala 'Jöntürkler' bir efsane gibi anlatılıyor. 

Fransa son zamanlarda Avrupa Birliği (AB) içindeki 'Akdeniz Dayanışması' çerçevesinde Türkiye'nin tam üyeliği konusunda lehimize lobi yapıyordu. AB içerisinde 1998'e kadar Türkiye'nin aleyhine çalışan Almanya'yı dengeleyen en önemli güç şüphesiz Fransa'ydı.

Peki Fransa niye böyle davranmaya başladı? Bunun elbette nedenleri var. Fransa, AB içinde Türkiye'yi desteklediği için bunun semeresini görmek istiyordu. Ama Türkiye 145 adet helikopter alımı için açtığı ihalede Fransız firmasını eledi. 

Ardından Askeri İstihbarat Uydusu Projesi konusunda anlaşmaya doğru gidilirken Türkiye fikir değiştirdi. Bazı Amerikan uydu imalatçısı firmaların yaptığı lobilerin Türkiye'nin tercihini değiştirttiği konuşuluyordu. Yani Türkiye Ermeni Tasarısının Fransız Parlamentosunda kabulünden önce Alcatel firmasıyla arasını soğutmaya başlamıştı. İşin içinde olanlar ihalenin iptale doğru gittiğini söylüyordu.

3 Ağustos 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / AB, 'KALİTELİ TÜRKİYE' İSTİYOR

Cahit UYANIK 

FRANKFURT - Frankfurt, Almanya'nın ve önümüzdeki yıl euronun fiilen dolaşıma girmesiyle Avrupa Birliğinin (AB) finans başkenti olmaya hazırlanıyor. Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa'nın en büyük borsalarından birisini bünyesinde barındıran Frankfurt, dev gökdelenlerin 400-500 yıllık tarihi mimariyle nasıl iç içe yaşatılabileceğinin güzel bir örneğini sergiliyor. İçinde 15 bin kişinin çalıştığı belirtilen devasa gökdelenler, erken kararan akşam saatlerinde yanan ışıkları ve gece boyunca süren pırıl pırıl siluetleriyle adeta hiç uyumayan dünya finans piyasalarının göstergesi gibiler.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) Frankfurt'taki Heim Textil Fuarına düzenlediği gezi ilginç bir zamanlamaya denk geldi. Daha birkaç yıl önce inşa edilip bitirilen Fuar Merkezi, Frankfurt'un yüzlerce yıllık 'fuar kenti' olma özelliğini yansıtıyor. Binaları arasında özel araçlarla gidilip gelinebilen bu dev tesis, önümüzdeki yıllarda Türk iş adamlarının sıkça ziyaret edeceği bir merkez olacak gibi görünüyor.

Hatta TOBB ve DTM, Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın şahsında devletin ağırlığını kullanarak bu merkezde sabit bir bölüm kiralamak istiyor. Eğer fuar yönetimiyle bu konuda anlaşma sağlanırsa önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağımız, dünyanın ticaret ve finans merkezlerinde kurulacak olan yerleşik 'Türk Ticaret Merkezleri' ağının ilk örneklerinden birisi olacak. 

29 Temmuz 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / EK KREDİDE SİYASİ BOYUT

Cahit UYANIK 

IMF'nin bir türlü bitmek bilmeyen 10'uncu Gözden Geçirme ziyareti için son dönemece bu hafta girilecek. Bu dönemeç, Türkiye'ye 3 milyar 124 milyon dolarlık yeni bir kredi dilimini sunabileceği gibi, büyüklüğü henüz kesinleşmeyen 2002 yılına ilişkin ek yardıma da rakamsal alt yapı arayışına sahne olacak. 

Ek yardımın miktarının  ne olabileceği konusunda şimdiye kadar 9, 13 ve 20 milyar dolar olmak üzere üç rakam telaffuz edildi. Bu rakamların hangi varsayımlara dayandığı belirsiz. Muhtemel ek dış yardımın analizine geçmeden önce, Devlet Bakanı Kemal Derviş tarafından hazırlanıp hükümet liderlerine sunulan 50 maddelik 'Ek Gelir ve Tasarruf Paketi'nin kabul edilmesinin şart olduğunu belirtelim. 

Paket toplam 7 katrilyon liralık bir büyüklüğe karşılık geliyor. Bunun dolar karşılığı yaklaşık 3-3,5 milyar dolar ediyor. Paket, yüzde 6,5 yani 15,8 katrilyon liralık faiz dışı fazlanın neredeyse yarısına denk ki, bu 2002'nin mali disiplini açısından büyük önem taşıyor. Ancak kamuoyuna ilk yansıyan maddelerine göre paketin zaten canı yanmış olan topluma birçok açıdan yeni külfetler getireceğini söyleyebiliriz. Paket, aynı zamanda yüzde 35'lik enflasyonu tutturabilmek için çok ciddi bir talep frenleme mekanizması olarak kullanılacak gibi görünüyor.

28 Temmuz 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / AB FIRÇASININ MÜSEBBİBİ KİM?

Cahit UYANIK 

Geçen haftanın ilginç tartışma konularından birisi Devlet Bakanı Kemal Derviş ve DPT Müsteşarı Akın İzmirlioğlu arasında geçti. Derviş bir AB adayı ülke olarak Türkiye'nin sunduğu Katılım Öncesi Ekonomik Programı (KÖEP) eleştirdi. İzmirlioğlu ise -belki- Derviş'in teknisyen/bakan olarak kabinede bulunmasını fırsat bilerek ona cevap verdi.

İzmirlioğlu açıklamasında verdiği ayrıntılarla haklı gibi görünse de AB'nin yayımladığı raporlarda Türkiye'nin sert bir şekilde eleştirilmesinin önüne geçemedi. Sonuçta bu raporun bihakkın ve eksiksiz hazırlanması görevi DPT'ye verilmişti. Devlet olarak Türkiye'nin itibarı hem 15 AB üyesi ülke hem de diğer 12 aday ülkeye karşı sarsıldı. Bu ülkelerin arasında Türkiye'yi günahı kadar sevmeyen ve yapacağı en küçük hatayı aleyhine kullanmak isteyenlerin bulunduğu ise herkesin bilgisi dahilinde...

Edindiğimiz bilgilere göre AB'nin 20 Kasım 2001 tarihli 'Aday Ülkelerin 2001 Katılım Öncesi Ekonomik Programları-Genel Bakış' başlıklı belgesinde açıkça Türkiye'nin sunduğu KÖEP'in orta vadeli bakış açısından yoksun olduğu belirtiliyor. 

11 Haziran 2024 Salı

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / REFORMLARIN REFORME EDİLME SÜRECİ

Cahit UYANIK 

Türkiye'de 5 yıllık kalkınma planı ve yıllık ekonomik programın kıymet-i harbiyesi kalmadı. Önümüzdeki günlerde Türkiye'de neler olup biteceğini merak edenlerin Avrupa Birliğinin (AB) Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB) ile Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasına (DB) sunduğu mektuplara bakması gerekiyor.

Türkiye'nin AB'nin KOB'una karşılık kabul ettiği Ulusal Program mı? Onu boş verin gitsin. İhale Yasası Meclis'ten geçip Cumhurbaşkanının onayında olduğu günlerde bile, eşik değerlerin bir defa daha değiştirilmesi için AB yetkilileri bürokraside ve ilgili bakanlar nezdinde kulis yapabildiler. Üstelik de arkalarına  DB ve IMF'nin desteğini alarak...

Merak etmeyin Türkiye, en geç Mart ayı sonuna kadar Ulusal Programını revize etmek zorunda. Yeni Ulusal Programımız büyük ihtimalle AB'nin istekleri doğrultusunda şekillenecek. 2002'nin takvimi, bir ay daha dişinizi sıkarsanız iyice netleşecek demektir. 

Türkiye'de olup biteceklerin gün gün sayıldığı bir başka doküman ise yeni stand by karşılığı IMF'ye sunduğumuz Niyet Mektubu... Mektup o kadar detaylı ki masanızdaki ajandanızı açıp tek tek tarihleri ve yapılacakları not etme hissi uyandırıyor. Bunu yapmazsanız sanki çok önemli gelişmeleri kaçıracaksınız da büyük kayıplara uğrayacakmış gibi oluyorsunuz. Kredi portföyünün üçte birini Türkiye'ye kullandırdığını her açıklamasında dikte ettiren IMF'nin, bundan sonra kendisine başvuracak ülkelere bu dokümanları 'Model mektup' olarak sunması beklenebilir.

10 Haziran 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ÇİFTE MEKTUPLU TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ

Cahit UYANIK 

Uluslararası Para Fonundan (IMF) sonra Dünya Bankası (DB) da Türkiye için külliyatlı miktarda bir krediyi onayladı. DB'ye, IMF'ye verilen Niyet Mektubuna çok benzeyen 'Kalkınma Politikası Mektubu' sunuldu. Bu iki mektup, ileride sırf iktisat tarihçilerinin değil sosyal ve siyasal tarih yazarlarının da 'çıkış noktası' kabul edeceği temel metinlerden olacak. Umarız bu çıkış noktasının 'varış noktası' Türkiye'nin bir refah toplumuna dönüşmesi olur.

Bu iki mektubun verildiği ortam, kıyaslamak gerekirse 24 Ocak Kararları ile aynı kefeye konulabilir. Çünkü 24 Ocak 1980 Kararları da ülkedeki temel yapısal problemleri çözmeye yönelik köklü önlemleri içeriyordu. Ülke ekonomisini ithal ikamesine dayalı bir yapıdan, rekabetçi ve dışa açık bir ihracat ülkesine dönüştürmeye talipti. 24 Ocak'ta konulan hedeflerin bazılarına ulaşıldı bazılarına ulaşılamadı. Askeri darbe ile siyasetin parçalı bir yapıya dönüşmesi başta avantaj gibi göründü. Ama 8-10 yıllık nispi bir istikrar döneminin ardından parçalı siyaset yapısı sistemi içten içe kemirmeye başladı.

Ekonomide ise başlangıçta büyük teşviklerle patlayan ihracat 1989'dan sonra durakladı. Çünkü nakit teşviklere son verilmişti. Türkiye'deki güçlü iç pazar yapısı, sanayinin ihracata dönük yapılanmasını hep engelledi. Popülist siyaset anlayışı ise nispeten düşük olan satın alma gücünün açığını kapattı ve iç pazara üretimi ödüllendirdi. Ekonominin üçer aylık dilimler halinde çizdiği cennet-cehennem tablolarının geri planında hep ekonomiye pompalanan karşılıksız kaynaklar mevcut.

9 Haziran 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / WOLFENSOHN NE DEMEK İSTEDİ?

Cahit UYANIK 

Dünya Bankası (DB) Başkanı James Wolfensohn karizmatik kişiliğiyle Türkiye'den adeta rüzgar gibi geçip gitti. Avustralya'da doğan, Amerika'da büyüyen, güzel sanatlar eğitimi almış, çello ustası Wolfensohn; Malatya sarı sıcağında yaşam savaşı veren köylülerle ılımlı diyaloglar kurabildi. Anlayacağınız Wolfensohn tam bir 'dünya vatandaşı' gibi davrandı. Wolfensohn'un sıcak ve dostça tavırları, son 10 yıldır dünyaya pompalanan küreselleşmenin nasıl bir insan tipi yaratması gerektiğine iyi bir örnekti. 

Ancak küreselleşmenin geride bıraktığı deneyim, hiç de Wolfensohn'un şahsında somutlaşan insan tipini ortaya koyamadı. Uzak Doğu'da başlayan, Rusya'da çöreklenen, esintileri bile Türkiye'yi yatağa düşüren global kriz; intiharlar, iflaslar, işsizlik dalgası, rüşvet ve yolsuzluğun kurumsallaşması, yasa dışı göçün hızlanması, insan ticaretinin patlaması, uyuşturucu ticaretinin zirveye çıkması gibi yan etkiler yarattı. Yani insanlık küreselleşmeden yarar değil zarar gördü.

Wolfensohn, İstanbul'daki ilk gününde küreselleşmenin önündeki sorunları bildiğini belirten çok net mesajlar verdi. Dünya nüfusundaki hızlı artışın iş bulmayı giderek zorlaştıracağını, insanların hoşnutsuzluğunun dini düşüncelerle desteklenmiş siyasi akımları iyice güçlendireceğini anlattı. Wolfensohn, verdiği bu iki mesajı Türkiye'ye bağlamayı çok iyi başardı. Çünkü Türkiye önünde 100 milyonluk nüfus projeksiyonu olan bir ülke. Bu, önümüzdeki yıllarda işsizlik sorununun giderek ağırlaşacağının işareti. 

27 Mayıs 2024 Pazartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ABD HAZİNESİ'NİN GARANTİSİ REDDEDİLMELİ

Cahit UYANIK 

Türkiye uzun zamandır görülmedik bir askeri hareketlilik içinde. Tekirdağ'dan Güneydoğu'ya askeri birlik kaydırılması, tankların garajlarından çıkıp yollara dökülmesi, kurulan çadırlar ve seyyar köprüler birşeylerin kararının verildiğini gösteriyor. Anlaşılan o ki Türkiye, arka bahçesi konumundaki Kuzey Irak'ta önemli düzeyde bir askeri güç konuşlandıracak. Bu gücün ağırlıklı olarak mekanize birliklerden oluşan ve 50 bin kişiyi aşan bir büyüklüğe kadar ulaşacağı yönünde tahminler var. Ancak neler olacağını bekleyip görmemiz gerekecek.

Düğmeye basılacak olan gelişme ise Çarşamba günü ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Birleşmiş Milletler'de yapacağı konuşma olacak gibi görünüyor. ABD şimdilerde yüzlerce milyon dolar döktüğü bir askeri harekatı, içi boş delillere dayandırmayacak kadar akılcı bir ülke. Çarşamba gününden sonra büyük bir askeri harekat için adımlar daha hızlı atılmaya başlanacak.

Bu ortamdan Türkiye'nin nasıl etkileneceği ise meçhul. Askeri açıdan büyük bir problem olması mümkün görünmüyor. Çünkü Silahlı Kuvvetler bölgenin en güçlü ordusu sayılabilir. Onunla sürtüşmek Saddam dahil kimseye pek hayır getirmez. Ancak ekonomik geleceğimiz açısından neler yaşanacağı konusunda aynı iyimser öngörüde bulunmak imkan dahilinde değil.

31 Mart 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE FİNANS YAYGARACILARI

Cahit UYANIK 

Yıllar önce ekonomi gazeteciliğine başladığımda yabancı ekonomilerin başlarına gelen felaketler, yeni yeni Türk okuyucusunun ilgisini çekiyordu. Krizden krize sürüklenen ABD'nin arka bahçesi Brezilya, Meksika, Şili, Venezuela ve Arjantin'le ilgili haberleri okurken 'Vah, vah, vah' diye iç geçirdiğimi hatırlıyorum. 

Şimdi Hazine Müsteşarlığı Basın Müşaviri olan arkadaşım Orsoy Girgiç'in Brezilyalı futbolcunun tekinin Avrupa takımlarından birisinde, ülkesinin ödeyemediği dış borçlara karşı rehin kalışına ilişkin haberi birkaç gün gazetelerin ilk sayfalarından inmemişti. O zaman bizim için gırgır ve makara konusu olan bu tip manzaralar, 2003 yılının Kurban Bayramı öncesinde gelip kapımıza dayandı.

Türkiye, gırtlağına kadar borca batmış bir vaziyette. Artık Türkiye'nin borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği tartışması bir yana, yabancı bir Hazine'nin garantisi ciddi ciddi konuşuluyor. Düyun-i Umumiye, İstanbul'dan kalkıp binlerce kilometre ötedeki senatörlerin, milletvekillerinin iki dudağı arasına, oradan yerini bile bilmediğimiz binalardaki, Türkiye'yi hala padişahlıkla yönetiliyor sanan uzmanların disketlerine kadar yayılma istidadı gösteriyor. Çok yazık, çok...

24 Mart 2024 Pazar

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / KAPILANMAK VE YAPILANMAK

Cahit UYANIK 

Kavşak noktasına yaklaşıldığı anlaşıldıktan sonra AB tartışmaları iyice sertleşti. Çünkü AB en geç bu yıl sonuna kadar bize bir şeyler söyleyecek ve Türkiye'deki birçok gelişme buna göre belirlenecek. Bu ortamda yine ulusal problematiğimiz nüksetti. Konuları demeçler ve nutuk atarak tartışıyoruz. 1963'te açılmış bir vizyonu 39 yıl sonra tartışıp komik duruma düşüyoruz. Tartışmaların çoğu temelsiz ve 'dedim-dedi' ekseninde gelişiyor. Oysa Avrupalılar kendi kendimize değil onlarla tartışmamızı bekliyorlar.

Peki tüm siyasi partilerde AB konusunda genel bir konsensus oluşmuşken, AB karşıtlarının sesinin bu kadar gür çıkmasını neye bağlamalı? Elbette ki kafa karıştırma çabasına...Türkiye, AB konusunu bugüne kadar hep 'kapılanmak ve yapılanmak' olarak gördü. Tam üye olunca AB bütçesinden büyük fonlar koparılıp ekonomide ne kadar sorunlu alan varsa yeniden yapılandırılacaktı. 

Ancak Soğuk Savaş bittikten sonra AB üyesi olmak isteyenlerin sayısı artınca işler değişti. AB şimdilerde önümüzdeki yıl tam üyelik müzakeresine başlayacağı 10 ülkeyle 2010 yılını nasıl bulacağının hesaplarını yapıyor. Daha geçen hafta sonu yapılan İspanya'daki zirvede bu genişlemenin nasıl finanse edileceği ayrıntısıyla tartışıldı. Bir uzlaşmaya varıldığı da söylenemez. 

23 Mart 2024 Cumartesi

BAŞKENTTEN YANSIMALAR / HAVUÇ-SOPA

Cahit UYANIK 

ABD'nin kullandıracağı 8,5 milyar dolarlık kredi Türkiye'nin üzerinde uygulanan havuç-sopa politikasının en önemli aracı haline geldi. Öyle bir havuç ki bir ucunda IMF ile ilişkiler, öbür tarafında Irak'a asker gönderme konusu var. Zavallı ülkemiz o havucu mideye indirmek için sürdürdüğü uzun koşusunda sopa yiye yiye bir hal oldu. 

Uzaktan bakıldığında Türkiye; havuç canavarı, ABD vatandaşı çizgi film kahramanı tavşan Bugs Bunny'nin maceralarındaki yan karakterlerden birisi olarak görülebilir. Hani o kredi Türkiye'ye 4'üncü Gözden Geçirme sonrasında yani Mayıs ayında verilecekti? Olmadı. Havuç bir adım daha öteye gitti. Hani o kredi 5'inci Gözden Geçirme sonrasında gelecekti. Olmadı. Tam ulaştığımızı  sandığımız anda havuç, yine bir Gözden Geçirme sonrasına götürülüp bırakıldı. Aman dikkat, Bugs Bunny bizi uçurumdan aşağı yuvarlamasın.

15 Mart 2024 Cuma

İSLAM DÜNYASINDA TÜRKİYE'NİN EKONOMİ KONULARINDAKİ ÖNCÜLÜĞÜ 25 YAŞINA ULAŞTI

Cahit UYANIK 

Türkiye geçen Kasım ayı başında İstanbul'da ekonomi ağırlıklı, önemli ve çok sayıda ülkenin veya uluslararası kuruluşun katıldığı bir toplantıya daha ev sahipliği yaptı: İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesinin (İSEDAK) 25'inci toplantısı... Türkiye daha bu toplantıdan 1 ay önce IMF-Dünya Bankası Sonbahar Dönemi Yarıyıl Toplantılarına ev sahipliği yapmıştı. Böylece Türkiye ve İstanbul, dev kongre organizasyonları yapma konusundaki becerisini de dünyaya iyice göstermiş oldu.

Peki İSEDAK toplantılarının önemi neydi? Bu konuya daha önce az ilgi duymuş veya hiç bilgi sahibi olmayanlar için öncelikle İKT'yi anlatıp, ondan sonra İSEDAK'a geçmekte fayda var. İKT, günümüzde nüfusunun çoğunluğu veya bir kısmı Müslüman olan ülkelerin üye olduğu, Genel Sekreterliği Suudi Arabistan'ın  Cidde şehrinde bulunan ve üye ülkeler arasında politik, ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal dayanışma ve işbirliğini amaçlayan uluslararası bir kuruluş. Teşkilatın üye sayısı 57. Ayrıca birçok gözlemci üyesi var. İKT, Birleşmiş Milletlerden sonra en fazla üyeye sahip teşkilat. İKT'nin resmi dilleri ise İngilizce, Fransızca ve Arapça. İslam ülkelerinin devlet başkanlarının katılacağı bir zirve konferansı tertiplenmesi fikri, İsrail işgali altında bulunan Kudüs'teki El-Aksa Camisinin 1969 yılı Ağustos ayında kundaklanmasına bir reaksiyon olarak ortaya çıktı ve 1969 yılı Eylül ayında 24 ülkenin katılımıyla Rabat'ta Birinci İslam Zirve Konferansı gerçekleştirildi. Böylece İKT'nin temelleri atıldı. Bunu takiben 1970 yılı Mart ayında İslam Ülkeleri Dışişleri Bakanları Cidde'de toplandı ve İKT Genel Sekreterliğini kurdu. 

İKT Anayasası (Charter) ise 1971 yılında yapılan İkinci İslam Ülkeleri Dışişleri Bakanları Konferansınca hazırlandı ve 1972 yılında toplanan Üçüncü Dışişleri Bakanları Konferansı tarafından onaylandı. İslami dayanışmanın önemini vurgulayan ve üye ülkelerin Birleşmiş Milletler Anayasasına ve insan haklarına saygılı olduklarını belirten bu Anayasa, 1 Şubat 1974 tarihinde Birleşmiş Milletlerce tescil edildi. İKT'nin faaliyetleri esas olarak Zirve Konferansları, Dışişleri Bakanları Konferansları ve Daimi Komitelerin toplantıları tarafından belirleniyor. Bu toplantılarda İslam ülkelerinin siyasi, ekonomik ve kültürel meseleleri görüşülerek, üye ülkeler arasında dayanışma ve işbirliğini amaçlayan kararlar alınıyor. İKT'nin en üst düzeyde yöneticiliği olan Genel Sekreterlik görevini şu anda bir Türk, Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu yürütüyor. 

14 Aralık 2023 Perşembe

SEN DE AKLINI KULLAN, TL'Yİ KORU!

Cahit UYANIK 

Ahaber TV'nin internet sitesi FED'in faiz artışını "skandal" diye yorumlamış...

Herkes kendi türküsünü söyler. FED kendi parasını koruyup kollamakla yükümlüdür.

Ne demişti 71'de ABD Hazine Bakanı: Dolar bizim paramız ama sizin probleminiz...

Beyaz saçlı kadın Yellen'in umurunda mı TL, Türkiye, Tayyip veya Trump...

Merkez Bankası bağımsızlığının bedelini çok ağır şekillerde ödemiş ABD ne yapacaktı?

Bize mi soracaktı?

19 Kasım 2023 Pazar

ACILARIN EKONOMİ YÖNETİMİ

Cahit UYANIK 

Acıların ekonomi yönetimi...

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ve

FED Başkanı Jerome Powell...

Ekonomiyi adam etmek için saçını süpürge etmiş Janetiye ile..

Bindelik fiyat artışlarını izlemekten helak olmuş acıların çocuğu Küçük Jeromecik...

14 Kasım 2023 Salı

TÜRKİYE'DE BU YIL (2009) SUYUN VE PARANIN ULUSLARARASI KADERİ KONUŞULACAK

Cahit UYANIK

Türkiye ve İstanbul, bu yıl oldukça önemli toplantılara ev sahipliği yapacak. Toplantılarda yaşamın temel unsuru suyun ve ekonominin temel unsuru paranın kaderi konuşulacak. Toplantılardan ilki 16-22 mart tarihleri arasında yapılacak 5'inci Dünya Su Forumu. İkinci önemli toplantı ise 6-7 Ekim'deki Uluslararası Para Fonu (IMF)-Dünya Bankası Yıllık Toplantısı. Su sorunlarına çözüm bulmak için, küresel işbirliğine doğru atılan en önemli adımlardan biri olarak tanımlanan 5'inci Dünya Su Forumunun ana teması "Su İçin Farklıkların Birleştirilmesi” başlığını taşıyor.

Bu ana tema Avrupa ile Asya, Orta Doğu ile Afrika, Güney ve Kuzey arasındaki coğrafi kavşak noktalarının altını çizmesinin yanında dünyanın zengin ve fakir, gelişmiş ve gelişmekte olan bölgeleri gibi çeşitli su kültürleri arasındaki kavramsal ayrılıklara gönderme yapıyor. “Farklılıkların Birleştirilmesi” kavramı aynı zamanda yerel, ulusal, bölgesel ve küresel çapta su kullanıcıları, karar-alıcılar, su uzmanları ve çalışanları arasında ileri seviyede bir bilgi alışverişi ve gelişkin bir anlayış oluşturma hedefini de ifade ediyor. Bu farklı bakış açıları arasında bir alışveriş sağlamak amacıyla köprüler inşa etmek, farklılıkların üzerine çıkma ve çeşitli taraf ve sektörleri bir araya getirme fırsatları yaratacak.

6 Kasım 2023 Pazartesi

ÇOK ULUSLU YATIRIM DEVLERİNİN TÜRKİYE'DEN İSTEKLERİNİ NASIL YORUMLAMALIYIZ?

Cahit UYANIK

Türkiye'de zaman zaman iç siyasi gündem o kadar yoğunlaşıyor ki, üzerinde uzun uzun çalışılan ve ayrıntılı organizasyonlar için uğraşılan ekonomi toplantılarında çıkan sonuçlar bile dikkatli biçimde değerlendirilemiyor. Türkiye bundan 5 yıl önce "Türkiye Yatırım Danışma Konseyi" toplantısının ilkini düzenlemek için büyük çaba sarf etmişti. Çünkü tüm dünyada, doğrudan yabancı sermaye çekmek isteyen ülkelerin hemen hepsinde bu tip organizasyonlar yapılıyordu. Bu toplantılarda hükümet yetkilileri ile büyük mali güce ve yatırım portföyüne sahip çok uluslu şirketlerin üst düzey yöneticileri bir araya geliyordu. Toplantıda hükümetin yapmak istedikleri ile o şirketlerin ülkeyi nasıl gördükleri ve yatırım ortamının sürmesi için neler yapılması gerektiğini tartışmaları bekleniyordu. Türkiye, ilk toplantıyı düzenledikten sonra devamını getirdi ve geçtiğimiz 18 Haziran tarihinde bu zirvenin beşincisini gerçekleştirdi. Maalesef; oldukça yüksek seyreden iç siyasi gündem ve belki de kanıksandığı için toplantıdan çıkan sonuçlar, yeteri kadar tartışılmadı ve değerlendirmelere konu olmadı.   

"Türkiye Yatırım Danışma Konseyi Beşinci Toplantısı Sonuç Bildirisi" 18 uluslararası şirketin üst düzey yöneticisinin Türkiyeyi 2008 yılı itibarıyla nasıl gördüğü ve geleceğe yönelik beklentilerinin çok ayrıntılı bir özeti gibiydi.  Bildiride YDK üyeleri olarak, Türkiye’de yatırım ortamına ilişkin kaydedilen gelişmeleri değerlendirmek ve bundan sonra belirlenecek öncelikler hakkında tavsiyelerde bulunmak üzere davet edilmiş olmaktan onur duyulduğu belirtiliyordu. Beşinci Konsey toplantısının 2004 yılında yapılan ilk Konsey toplantısından bugüne kadar Türkiye'nin yatırım ortamının iyileştirilmesi kapsamında katettiği aşamanın teyit edilmesi bakımından uygun bir zemin yarattığına dikkat çekilen bildiride, "Türkiye 2004 yılına kadar, uzun yıllar boyunca  yıllık yaklaşık 1 milyar ABD Doları tutarında uluslararası doğrudan yatırım çekmiştir. Bugün, Türkiye 2007 yılında çektiği 22 Milyar ABD Doları tutarındaki uluslararası doğrudan yatırım girişi açısından gelişmekte olan ülkeler arasında beşinci, dünyada ise on altıncı sırada yer almıştır. Bu anlamda hükümeti tebrik ediyoruz. Son altı yıldaki güçlü büyüme performansı sayesinde Türkiye, GSYH açısından dünyanın on yedinci, Avrupa’nın altıncı büyük ekonomisi haline gelmiştir" deniliyordu. Böylece bildiride, kendi çalışmaları ve tavsiyeleri ile artan yabancı sermaye yatırımları arasında doğrudan bir bağlantı kuruluyordu.