18 Aralık 2014 Perşembe

BÜLENT ECEVİT: EKONOMİDE DEVLETÇİLİKTEN, ÖZEL SEKTÖRÜ ANLAMAYA UZANAN ÇİZGİ


Ecevit Davos'ta-2000 yılı
Cahit UYANIK

Türk siyasi yaşamının son 50 yılına damgasını vuran Bülent Ecevit, ekonomide de önemli kararların altına imza attı. Tarihi süreç içinde Ecevit'in bu kararlarından bazıları hatalı bulundu ve eleştirildi, bazı kararları ise aradan onlarca yıl geçmesine rağmen önemini ve ağırlığını yitirmedi. Ecevit'in siyasi yaşamında, ekonomi ile ilgili dönüm noktalarını 4 başlıkta toplamak mümkün. 1961-65 döneminde işçilere sendikalaşma hakkı tanıması, 1970'li yıllarda Kıbrıs Harekatı öncesi ve sonrasında karşılaştığı petrol şokları, 1978-1979'daki derin ekonomik kriz ve devalüasyonlar, 2001 ekonomik krizi ve ardından uygulamaya koyduğu Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı.


Ecevit'in 50 yıllık siyasi yaşamında ekonomiye bakışını, devletçilikle başlayan ama sonradan özel sektörle de uzlaşmaya varan bir gelişim çizgisi olarak açıklamak mümkün. Ecevit'in literatüre armağan ettiği ve son başbakanlığı döneminde yaşama geçmesi için büyük çaba sarfettiği Köykent Projesi ise yoğun nüfus göçünün etkisiyle başarılı olamadı.           

Ecevit'in 27 Mayıs İhtilali sonrasında İsmet İnönü hükümetlerinde yürüttüğü Çalışma Bakanlığı döneminde işçiler; grevli, toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkı ile tanıştı. Ecevit siyasi yaşamı boyunca, bu sebeple işçilerden büyük saygı ve sevgi gördü. Ecevit'in işçilere son armağanı ise 2002 yılında çıkardığı İş Güvencesi Yasası oldu. Bu nedenle işçi sendikaları dün "Başımız sağolsun" diye açıklamalar yaptı. 1980 Darbesi'nden sonra hak kayıplarına uğrayan işçiler, bir daha aynı özgürlük düzeyini yakalayamadı. 

Ecevit'in 1970'lerdeki başbakanlığı dönemleri ise ekonomi açısından hep döviz dengesini kurma arayışı ile geçti. 70'lerin ilk yarısında tüm dünyayı saran petrol şoku, artan petrol ithalatı faturası nedeniyle, çok az ihracat yapabilen ve döviz kaynakları sınırlı olan Türkiye'yi derinden etkiledi. 1974 Kıbrıs Harekatı sonrasında karşılaşılan ambargolar da Ecevit'in elini iyice zayıflattı.

Ecevit'in büyük bir umut dalgası ile 1977 seçimlerinden sonra kurduğu hükümet de, döviz dengesizliği ve yarattığı sorunlar ile boğuşup durdu. Ağır zamlar ve devalüasyonlar, Ecevit ile oy topladığı geniş halk kitlelerinin arasını açtı. Ecevit, IMF ve AB ile ağır koşullar içeren anlaşmalara imza attı ve seçimde söz verdiği "Hakça Düzen"i bir türlü uygulayamadı. Bu nedenle tarihe dönüp bakıldığında, Ecevit'in 1979'daki çözüm arayışları yerine; Mayıs ayında TÜSİAD'ın birkaç hafta üstüste gazetelere verdiği "Ekonomide Gerçekçi Çıkış Yolu" başlıklı ilanlar hatırlanıyor.

Ecevit'in 1999-2002 dönemini kapsayan başbakanlığında ise Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik krizini ve kayıplarını yaşadı. Yüzde 150'ye yaklaşan fiyat artışları, yüzde 10'u geçen küçülme ve döviz kurunun 2 katından fazla yükselmesi, dış finans çevreleri ile yakın ilişkileri bulunan Kemal Derviş'in Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı ile aşılmaya çalışıldı. Bir esnafın, Başbakanlık Binası girişinde, Ecevit'in gözleri önünde yazarkasasını yere atarak parçalaması ise ekonomi tarihine belki de "en etkili bireysel eylem" olarak geçti.

Ecevit, Derviş'in hazırladığı, kamuya güçlü mali disiplin getiren ve ekonomide olumsuz siyasi etkilerinin azaltılmasını amaçlayan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nı "kerhen" destekledi. Aradan geçen sürede programın olumlu etkileri görülmeye başlandı ve Ecevit iş dünyası ile arasını iyice ısıttı. Ancak farklı düşüncelere sahip 3 partili koalisyon hükümeti içindeki tartışmalar ve erken seçim baskısı nedeniyle Derviş'i eleştirdi. Ecevit, Derviş'in istifasından sonra da aynı programı sürdürdü. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı, bazı nüanslarla, 2002 sonunda iktidarı devrettiği Ak Parti tarafından da halen sürdürülüyor.
(Bu analiz, Bülent Ecevit'in vefatının ardından Referans Gazetesinin; 7 Kasım 2006 tarihli sayısında "Ecevit'in Ekonomi Politikası: Devletçilikten Özel Sektörle Uzlaşmaya" başlığı ile yayınlanmıştır.)  

14 YIL ÖNCEKİ 21-22 ŞUBAT DA FIRTINA GİBİ GEÇMİŞTİ: KUR, ARTIK DALGALANMAYA BIRAKILMIŞTI

KEMAL DERVİŞ'İN PORTRESİ: GENÇLİĞİNDE TAM BİR ECEVİT FANATİĞİYDİ
EKONOMİ TARİHİ ARAŞTIRMALARININ EKSİKLİĞİ VE IMF İLE AZ BİLİNEN GEÇMİŞİMİZ
3 PARTİ, GENEL MERKEZLERİ İÇİN 80 MİLYON YTL HARCADI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder