Türk siyasi yaşamının son 50 yılına
damgasını vuran Bülent Ecevit, ekonomide de önemli kararların altına imza attı.
Tarihi süreç içinde Ecevit'in bu kararlarından bazıları hatalı bulundu ve
eleştirildi, bazı kararları ise aradan onlarca yıl geçmesine rağmen önemini ve
ağırlığını yitirmedi. Ecevit'in siyasi yaşamında, ekonomi ile ilgili dönüm
noktalarını 4 başlıkta toplamak mümkün. 1961-65 döneminde işçilere sendikalaşma
hakkı tanıması, 1970'li yıllarda Kıbrıs Harekatı öncesi ve sonrasında
karşılaştığı petrol şokları, 1978-1979'daki derin ekonomik kriz ve
devalüasyonlar, 2001 ekonomik krizi ve ardından uygulamaya koyduğu Güçlü
Ekonomiye Geçiş Programı.
Ecevit'in 50 yıllık siyasi yaşamında ekonomiye bakışını, devletçilikle başlayan ama sonradan özel sektörle de uzlaşmaya varan bir gelişim çizgisi olarak açıklamak mümkün. Ecevit'in literatüre armağan ettiği ve son başbakanlığı döneminde yaşama geçmesi için büyük çaba sarfettiği Köykent Projesi ise yoğun nüfus göçünün etkisiyle başarılı olamadı.
Ecevit'in 50 yıllık siyasi yaşamında ekonomiye bakışını, devletçilikle başlayan ama sonradan özel sektörle de uzlaşmaya varan bir gelişim çizgisi olarak açıklamak mümkün. Ecevit'in literatüre armağan ettiği ve son başbakanlığı döneminde yaşama geçmesi için büyük çaba sarfettiği Köykent Projesi ise yoğun nüfus göçünün etkisiyle başarılı olamadı.
Ecevit'in 27 Mayıs İhtilali sonrasında
İsmet İnönü hükümetlerinde yürüttüğü Çalışma Bakanlığı döneminde işçiler;
grevli, toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkı ile tanıştı. Ecevit siyasi yaşamı
boyunca, bu sebeple işçilerden büyük saygı ve sevgi gördü. Ecevit'in işçilere
son armağanı ise 2002 yılında çıkardığı İş Güvencesi Yasası oldu. Bu nedenle
işçi sendikaları dün "Başımız sağolsun" diye açıklamalar yaptı. 1980
Darbesi'nden sonra hak kayıplarına uğrayan işçiler, bir daha aynı özgürlük
düzeyini yakalayamadı.
Ecevit'in 1970'lerdeki başbakanlığı
dönemleri ise ekonomi açısından hep döviz dengesini kurma arayışı ile geçti.
70'lerin ilk yarısında tüm dünyayı saran petrol şoku, artan petrol ithalatı
faturası nedeniyle, çok az ihracat yapabilen ve döviz kaynakları sınırlı olan
Türkiye'yi derinden etkiledi. 1974 Kıbrıs Harekatı sonrasında karşılaşılan
ambargolar da Ecevit'in elini iyice zayıflattı.
Ecevit'in büyük bir umut dalgası ile 1977
seçimlerinden sonra kurduğu hükümet de, döviz dengesizliği ve yarattığı
sorunlar ile boğuşup durdu. Ağır zamlar ve devalüasyonlar, Ecevit ile oy
topladığı geniş halk kitlelerinin arasını açtı. Ecevit, IMF ve AB ile ağır
koşullar içeren anlaşmalara imza attı ve seçimde söz verdiği "Hakça
Düzen"i bir türlü uygulayamadı. Bu nedenle tarihe dönüp bakıldığında,
Ecevit'in 1979'daki çözüm arayışları yerine; Mayıs ayında TÜSİAD'ın birkaç
hafta üstüste gazetelere verdiği "Ekonomide Gerçekçi Çıkış Yolu"
başlıklı ilanlar hatırlanıyor.
Ecevit'in 1999-2002 dönemini kapsayan
başbakanlığında ise Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik krizini ve kayıplarını
yaşadı. Yüzde 150'ye yaklaşan fiyat artışları, yüzde 10'u geçen küçülme
ve döviz kurunun 2 katından fazla yükselmesi, dış finans çevreleri ile yakın
ilişkileri bulunan Kemal Derviş'in Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı ile
aşılmaya çalışıldı. Bir esnafın, Başbakanlık Binası girişinde, Ecevit'in
gözleri önünde yazarkasasını yere atarak parçalaması ise ekonomi tarihine belki
de "en etkili bireysel eylem" olarak geçti.
Ecevit, Derviş'in hazırladığı, kamuya
güçlü mali disiplin getiren ve ekonomide olumsuz siyasi etkilerinin
azaltılmasını amaçlayan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nı "kerhen"
destekledi. Aradan geçen sürede programın olumlu etkileri görülmeye başlandı ve
Ecevit iş dünyası ile arasını iyice ısıttı. Ancak farklı düşüncelere sahip 3
partili koalisyon hükümeti içindeki tartışmalar ve erken seçim baskısı
nedeniyle Derviş'i eleştirdi. Ecevit, Derviş'in istifasından sonra da aynı
programı sürdürdü. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı, bazı nüanslarla, 2002
sonunda iktidarı devrettiği Ak Parti tarafından da halen sürdürülüyor.
(Bu analiz, Bülent Ecevit'in vefatının ardından Referans Gazetesinin; 7 Kasım 2006 tarihli sayısında "Ecevit'in Ekonomi Politikası: Devletçilikten Özel Sektörle Uzlaşmaya" başlığı ile yayınlanmıştır.)
14 YIL ÖNCEKİ 21-22 ŞUBAT DA FIRTINA GİBİ GEÇMİŞTİ: KUR, ARTIK DALGALANMAYA BIRAKILMIŞTI
KEMAL DERVİŞ'İN PORTRESİ: GENÇLİĞİNDE TAM BİR ECEVİT FANATİĞİYDİ
EKONOMİ TARİHİ ARAŞTIRMALARININ EKSİKLİĞİ VE IMF İLE AZ BİLİNEN GEÇMİŞİMİZ
3 PARTİ, GENEL MERKEZLERİ İÇİN 80 MİLYON YTL HARCADI
14 YIL ÖNCEKİ 21-22 ŞUBAT DA FIRTINA GİBİ GEÇMİŞTİ: KUR, ARTIK DALGALANMAYA BIRAKILMIŞTI
KEMAL DERVİŞ'İN PORTRESİ: GENÇLİĞİNDE TAM BİR ECEVİT FANATİĞİYDİ
EKONOMİ TARİHİ ARAŞTIRMALARININ EKSİKLİĞİ VE IMF İLE AZ BİLİNEN GEÇMİŞİMİZ
3 PARTİ, GENEL MERKEZLERİ İÇİN 80 MİLYON YTL HARCADI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder